Anadolu’dan seçil, sonra sırtını dön!

Basın İlan Kurumu. Kısa adı (BİK). Görevi, resmi ilanların gazeteler arasında eşit şekilde dağıtımını düzenlemektir. Özellikle Anadolu’daki gazetelerin-gazetecilerin sosyal ve kültürel bağlarının güçlendirilmesine öncülük etmek, teknik ve ekonomik destekle dengelerin korunmasına katkı sunmaktır.
Kuruluş amacı iyi, güzel de, bunu yapabiliyor mu sorusu gündeme geldiğinde, doğrusunu söylemek gerekirse pek de iyimser bir tablo çıkmıyor karşımıza.
Nedenleri çok…
Sözde bağımsız olan BİK’in iktidar yanlısı görüntü vermesi güvensizlik yaratıyor.
Öncelikle 36 üyeli BİK yönetim biçiminin nasıl şekillendiğine bakalım:
“a) Gazete ve dergi sahiplerinin kendi aralarında seçecekleri; satışı 100 binin üzerinde olanlardan 1, satışı 100 ile 50 bin arasında olanlardan1, satışı 50 ile 10 bin arasında olanlardan 1, satışı 10 binin altında olanlardan 1, İstanbul, Ankara, İzmir dışında kalan Anadolu’daki gazete sahiplerinden 3, en çok üyeye sahip gazeteciler sendikasından 2, İstanbul, Ankara ve İzmir’deki en fazla sarı basın kartlı üyeye sahip gazeteci derneklerinden 1’er,
b) Cumhurbaşkanınca görevlendirilen 1, Başbakanlık 3, Adalet Bakanlığı 1, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 1, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 1, İçişleri Bakanlığı 1, Kültür ve Turizm Bakanlığı 1, Maliye Bakanlığı 1, Milli Savunma Bakanlığı 1, Basın ve Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü 1,
c) İstanbul, Ankara ve Ege Üniversitesi Hukuk Fakülteleri ile Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden 1’er, İstanbul, Ankara ve Ege Üniversitesi Basın Yayınla ilgili eğitim yapan ya da enstitülerden 1’er, ticaret siciline kayıtlı ilan prodüktörlerinden 1, Türkiye Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği’nden 1, Türkiye Barolar Birliği’nden 1, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü’nden 1, Anadolu Ajansı’ndan 1 temsilci” yer alıyor.
Özel yapılanmadan anlaşılacağı gibi BİK’in ipleri siyasal iktidarın elinde.
Bu yönetime “Bağımsız” denilebilir mi?
Daha da ilginç olanı anlatalım: BİK, Anadolu’daki gazete sahiplerini temsil etsin diye 2 yılda bir seçim yapıyor ve yönetime sözde 3 üye alıyor. Bunu da her nedense Basın ve Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü aracılığı ile gerçekleştiriyor.
Tam bir rezalet!
Düşünebiliyor musunuz? Anadolu’daki gazete sahiplerinin Basın İlan Kurumu’nda kendilerini temsil edecek üyelerin seçimini “Taşeron” bir kurum belirliyor. Yani, gazete sahipleri kendi aralarından 3 temsilci seçerken, BİK devreye giriyor. “Siz beceremezsiniz, organizasyonu ben yaparım. BYEGM aracılığı ile genel kurulu ben toplarım. Gününü, saatini, yerini, gündemini ben gerçekleştirim” diyor ve kafasına göre ayar çekiyor.
Gazetelerin üzerinde Demoklas’in kılıcı gibi sallanan BİK’in önceden saptadığı adaylar sandıktan dayatmayla çıkıyor.
Sözde genel kurulda, adayların ya da tek bir gazete sahibinin konuşma hakkı bulunmuyor. 2 yılda bir “Oldu denilsin” diye sahnelenen oyunun içinde önerge verilemiyor, Anadolu’daki gazete sahiplerinin sorunlarıyla ilgili iki satır bile gündeme getirilemiyor. Sonra bunun adına “Seçim yapıldı” deniyor.
Nereden bakılırsa bakılsın mızrak çuvala sığmıyor.
Gelelim Vehbi’nin kerrakesine
Laf olsun diye yapılan seçimlerde (!) Anadolu’daki gazeteleri temsil etmek için BİKİ’in yönetimine girenlerin sergiledikleri marifetlerine ne demeli?
Bilindiği gibi BİK’in temel görevlerinin başında, resmi ilanların adaletli bir şekilde dağıtılması yer alıyor.
Gel gör ki 36 üyeli yönetime, Karadeniz, Marmara ve İç Anadolu’dan 1’er temsilci alınırken, Doğu Anadolu, Güney Doğu Anadolu, Ege ve Akdeniz Bölgesine büyük haksızlık yapılıyor.
Dört bölgemize kısıtlama getirilerek ayrı bir tartışma yaratılıyor.
Resmi ilanların fiyatlarını belirleyen ve eşit şekilde dağıtılmasını sağlayan kurumda, sınırlı sayıda gazete sahibinden başka kimi ararsan bulabilirsin. Özellikle Anadolu’daki sayıları bin 200’ü geçen gazetenin 3 temsilciyle sınırlandırılması, yaygın medyaya ne denli peşkeş çekildiğini göstermeye yetiyor.
Burada, adaletsiz ve yanlı bir yapı içinde seçilen(!) 3 temsilcinin ne yaptığını sorabilirsiniz.
Küçük bir örnek vererek yazımıza nokta koyalım: 26 Ocak 2013’teki son “Özel toplantı”da Karadeniz Temsilcisi Şevket Erzen, İç Anadolu Temsilcisi Mustafa Aslan ve Marmara Temsilcisi Nuri Kolaylı oldu.
Bana göre yönetime atamayla giren bu 3 isimden 2’si, Mustafa Aslan ile Nuri Kolaylı, BİK’in İstanbul’da 27-29 Kasım 2013 tarihinde yaptığı son toplantıda, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Atilla Sertel’in sütun/santimetreye önerdiği 2.20 TL’lik zam teklifine karşı çıkmıştır.
Mustafa Aslan ile Nuri Kolaylı, BİK’in Bakanlar Kurulu’na önerdiği 60 kuruşluk zam teklifine destek vererek güçlünün yanında yer almış ve Anadolu’ya sırt çevirmiştir.
Buna, Anadolu’dan seçildikten sonra, “Sermayenin havlu taşıyıcılığını yapıyor” denmez de, ne denir?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.