Ali Yazır ’emanete’ hizmete talip

İnsanî yanı siyasî yanının üzerinde siyasîler vardır hani.
Siyaseti olması gerektiği gibi, halkı için, vatanı için yapan, sadece hizmet için talepkâr olan, sadece icraat için aday olan,
Halk’a hizmetin Hak’ka hizmet olduğuna inanan insanlar.
Azınlıktalar evet. Ama varlar…
Onların farkını fark etmek ve yetki almalarına uzanan yolda kendilerine destek vermek hangi siyasî görüşten olursa olsun, insanca yönetilmek isteyen herkesin boynunun borcu olmalı.
****
Uzun ömür içinde kısa sayılacak bir zamandır da olsa yakından tanıdığım, fikrini ve zikrini onayladığım, özü gibi sözünü de bir saydığım, hem eğitimci, hem yazar, hem yorumcu, hem de siyasetçi ve üstelik tutkulu bir Bursaspor sevdalısı olan Ali Yazır’ın MHP’den Milletvekilliği için aday adaylığını açıkladığı basın toplantısına katıldım ben de.
Yerel seçimlerde Yıldırım Belediye Başkanlığı için adaylığını koymuş, o seçimde MHP, tarihinin oy rekorunu kırmış, lakin Ali Yazır ipi göğüsleyememişti. “Demek ki onun yolu daha uzaklara gidecek” diye düşünmüştüm o zaman…
Ali Bey’in beni gördüğünde geleceğimden habersizliğinin verdiği şaşkınlık ve sonrasında sıcak karşılamasıyla geçtik MHP Bursa İl Merkez Binasındaki toplantının yapılacağı salona.
Ali Yazır konuşmasına geçtiğimiz aylarda vefat eden MHP Yıldırım İlçe Başkan Yardımcısı Dr. Ertuğrul Çetinkaya ile çocukluk arkadaşı MHP Encümen adayı Ali Tiryaki’yi anarak başladı.
Bu davaya hizmet için aday olan tüm arkadaşları için dua ettiğini, tüm milletvekili aday adaylarının hepsinin birbirinden kıymetli olduklarını belirtti.
Yazır, “Ülkücü hareket şehit ve gazileriyle bedel ödemiştir. Birliğimizi ve dirliğimizi görenler ülkücü hareket karşısında titremektedirler. MHP ile hem Bursa, hem Türkiye nefes alacak. Şimdi iktidar olmaz zamanı.” derken salonu hıncahınç dolduran partililer ve misafirleri yüksek bir sinerjiyle ateşledi.
“Ali Yazır olarak ben, iktidara giden bu yolda tüm ülkücü camianın hizmetkârı, hatta paspası olmaya hazırım” derken onun “makam” peşinde koşmadığını, çalışmak ve politika üretmek için makamı hedeflediğini gördük.
Konuşmasında on üç yıldır iktidarda bulunan hükümetin bilinen, bazen de bilinmesine rağmen sümen altı edilen icraatlarına(!) dikkat çekti bolca.
Memleketin kanında on üç yıldır dolaştırılan zehirli bölücü fikirlere panzehir olacaklarını söyledi ve “Biz bu iktidara DUR diyeceğiz” dedi.
Konuşmadan kısa kısa başlıklar yazarsak:
Eğitime; 
Son on üç yılda okuma yazma bilmeyen öğrenciler üretildi. Okullarda ne devam mecburiyeti ne de sınıfta kalma var. Eğitim amacından çıktı. Anadolu Liselerinde ilk kez kaynaştırma öğrencileri eğitim görür hale geldi. Anadolu Lisesi nakil işlemlerinde taban puan şartı kaldırıldı ve kalite düşürüldü.
Öğretmen ve öğrenciler yandaş sendikaların tehditleriyle bunaltıldı, idareciler iş yapamaz hale geldi.
Torba Yasaya; 
Son yasayla her vatandaş artık makul şüpheli. Güvenlik ve disiplin farklı anlam yüklenerek uygulanmaya kondu.
Din istismarına; 
Din tacirliği zirve yaptı. Camiler siyasi okul haline getirildi, surelere makara diyenler bakan yapıldı.
Açılım sürecine; 
Ülkemizin doğu ve güneydoğusundaki halkımız PKK’nın kucağına itildi. Cumhurbaşkanı Kürt sorunu var mı yok mu henüz karar vermiş değil. Karakolda doğruyu söyler mahkemede şaşar haline geldi.
İşsizliğe; 
2005 sonrasında Türkiye’de 55 milyar dolarlık özelleştirme yapılmasına rağmen ne yazık ki Türkiye’de işsizlik % 10.7 oranında. Özelleşmeye rağmen işsizlik yükseldi.
Son 1 ayda 59 bin esnaf kepenk kapattı. Halkımız borçlandırılarak kendi sistemlerinin kölesi haline getirildi.
Ekonomiye;
Sayın Arınç tehdit ediyor. Beni seçmezseniz maaş alamazsınız. Bu bile Türkiye’yi ne hale getirdiklerinin itirafıdır.
Merkez Bankasının Ocak ayı resmi kuru 1.78 idi, şimdi 2.64. Arada % 48 devalüasyon var. Türk halkı % 68 fakirleşti. Halkın cebindeki para alındı.
Faiz Lobisine; 
En fazla faiz verene vatan haini diyor Cumhurbaşkanı. Oysa Türkiye 1923’ten 2002’ye kadar 135 milyar lira faiz ödedi. 2002 ile 2013-2014 yılları arasında ise 598 milyar lira, yani dört kat fazla ödedi.
“Kim hain? Adres belli!”
Bugün dünyada bütün zengin devletlerin kasaları para dolu. Deflasyondaki ülkeler parayı vermek için neredeyse para verecekler. Türkiye’deki sendikasyon krediler ise % 80’i yabancı olan bankalar tarafından oralara gidip yıllık % 1 ile düşük faizli para alıp içeride % 8 faiz ile para satıyorlar.
“Haram zıkkım olsun!”
İşte faizi destekleyen zihniyet maalesef başımızda.
Yoksulluğa; 
Yoksulluğu bitireceğiz, kimsesizlerin kimsesi olacağız derken, Türkiye’de bugün % 15’i, yani yaklaşık 12 milyonu açlık sınırının altında yaşayan bir hale getiildi. Bu rakama her yıl 8-18 bin insan katılmakta.
Kadın cinayetlerine; 
2002’de cebir yoluyla ölen kadın sayımız 62.  2014’te 282 kişi. Artış oranı % 354. Kadın şiddeti ve cinayetleri arttı.
Suç oranlarına; 
2014 Ekim verilerine göre 152 bin mahkum var. 12 Eylül döneminde 79 bin idi. Önüne geleni hapse attılar.
Demokrasiye; 
Türkiye Demokrasiyle yönetiliyor diyorlar. Türkiye’de grev hakkı yok. Grevleri güvenlik açısından yasaklıyoruz diyorlar.
“İşçinin hakkını aramak ne zamandan beri güvenlik oluyor?”
Yerel’e; 2002-2015 Bursa’da boşanma oranı % 76. Türkiye’deki oran % 31.
Sosyal Kültür’e; 
2008’de Bursa’da 20 kütüphane var iken bu sayı bugün 17.
“Okumayın” diyorlar!”
Okumayan bir toplum istiyorlar. Bursa’da yaklaşık 70 bin kitap azalmış. 324 bin kitaptan 250 bin kitaba inmiş.”
Bursa Büyükşehir Belediyesi hizmetlerine; 
Dünyanın hiçbir yerinde belediye hizmetleri özel sektörün fiyatlarından üstünde değildir. 30 Mart seçimlerinde tramvay kişi başına taşıma maliyeti 60 kuruş denildi, 2.25 kuruşa biniyoruz. BUKART yoksa 3 lira. Dolmuşlar ise 2 lira. Bursa’da toplu taşımacılık özelden pahalı.
“Belediye ticaret mi yapacak hizmet mi üretecek?”
Bursa suyuna; 
“Bursa’da su çeşmeden içilir” diyor Büyükşehir Belediye Başkanı. Sayın Altepe evinizde şişeden mi çeşmeden mi içiyorsunuz, arıtmanız var mı yok mu? onu sormak istiyorum.
Kırmızı Kazıklara; 
Bursa’nın her tarafı Kırmızı Kazıklarla dolu. Kim zengin olduysa bundan onu kutluyorum. Bu kazığı çok mu aradınız?
“Memlekete kazığı attınız, millete de kazığı attınız. Daha ne olacak?”
(Burada basının bu konuya değinmediğini söyledi Ali Yazır. Lakin benim gibi herkesin şikâyetçi olduğu o kavuniçi direklere de yer verdiğim Yolların Azizliklerine Dikkat yazımı okumamıştı.  Fakat bu direkler o kadar çok çoğaldı ki başlı başına bu konu üzerine bir yazı yazmak gerekliliğinde mutabıkız.)
Atatürk Stadyumu yıkım projesine; Atatürk Stadı yıkılmasın diye BASKOP’u kurduk. Hukuki mücadele başlattık.
Altın Ceylan’a kadar olan alanı bir Arap iş adamına peşkeş çekmişler. Planlar hazırlanmış. Stadın yıkılma meselesinin aslı budur.
“Biz bunların hesabını soracağız.”
Bursa’ya;
Bursayı Bursa yapan değerlerimize sahip çıkmak zorundayız.
Sağlığa; 
Sağlıkta devrim yaparak sağlığı birilerinin cebine devirdiler. 100 bin kişiye düşen doktor sayısı oranında Avrupa’da 53 ülke içinde 52’inciyiz. 3 milyona yaklaşan nüfusu olan Bursa’da yoğun bakım ünitesinde 475 yatak var. Özel hastaneler yoğun bakım yataklarıyla dolu. Eczaneden ilaç alırken Majezik mesela 16 lira. Dr reçete yazarsa ilaç 19,40 lira. Reçete ücreti alınıyor. 77 milyon insandan 140 milyon kez poliklinik ücreti alınmış. Tedavi edici özelliği olmayan ilaçlar verildiği için insanlar iyileşmiyor. Halk hastalık hastası oldu.
2008’den beri 210 milyon kutu ilaç kullanıldı. % 330 oranında psikolojik tedavi gören insan olmuş. 210 milyon kutu ilacın çoğu antidepresan.
“Millet bu iktidardan kafayı yedi.”
PET çektirmek için devlet hastanesinden sevk yapamıyorsunuz. PET filmi çekemeyecek kadar fakir mi bu devlet?
Koskoca sağlıkta devrim yapan insanlara sesleniyorum,
“Devriminiz Batsın!”
Özel hastanelerde normlar var. Yasası yok, normu var. Bu da doktorları köleleştiriyorlar demek. Özel hastanelerde normlar var. Yasası yok, normu var. Bu da doktorları köleleştiriyorlar demek.
Sosyal yardımlara; 
Sosyal yardım kandırmacası var. Süleyman Demirel Emekli Dul Yetim Aylıkları’nı çıkardı. Turgut Özal Fak Fuk Fon’u kurdu. Ak Parti kendi döneminde bu yapılanmaya Sosyal Dayanışma dedi. Sanki gökten zembille indiler.
“Benim paramla yardım ediyorlar.” 
Millet de hükümet değişirse yardımsız kalacağına inanıyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2002’de 2 milyon kişiye yardım götürürken, 2014’de 19 milyon kişiye yardım götürüyor.
Ak Parti kendi gabini yarattı. Esir etti insanları. Oyuna da ipotek koydu.
Göçmenlere; Göçmenlerin sorunları büyük. Balkan ve Rumeli göçmenlerinde denklik, Bağ Kur, çalışma izni sorunları var. Çocuklar anası babası sigortalı olsa bile burada muayene olamıyorlar. Fakat Suriyeliler kabadayılar gibi gezip istediği gibi tedavi olabiliyorlar..
Ahıskalılar perişan. Burada evlendirmiyorlar bile. Ahıskalı olduğunu ispat etmek için Azarbeycan’dan belge istiyorlar.
İkamet tezkeresi yerine insani tezkere yapmışlar. Normal tezkerede 5 yıl kullandığınızda vatandaşlık için müracaat edebiliyorsunuz.
“Tezkerenin adı insanî, uygulaması hayvanî.”
30 sene de tezkeren olsa vatandaş olmak için müracaat edemiyorsunuz.
“Siz Türk düşmanı mısınız?”
“Bilmiyor musunuz ki Türk’e kefen biçenin ölümü korkunç olur.”
Emeklilere 2014’de 96 milyar lira zam ayrılmış. Bunun 45 milyon lirası sizden gönüllü olarak Suriyeliler’e kesilmiş.
“Geçmiş olsun emekli kardeşim”
Ali Yazır yaptığı bu coşkulu ve vurucu konuşması sonrasında kendisine inanıp güvenenlere layık olmaya çalışacağını belirterek katılan herkese teşekkürlerini sundu.
7 Haziran’da Bursa Ovası’na MHP mührü vurulacağını söylerken sözlerini Ziya Gökalp’tan bir dörtlükle sonlandırdı.
“Deme bana Kayı Oğuz İlhanlı,
Türküm bu an her unvandan üstündür.
Yoktur Azer Kırgız Özbek Kızanlı,
Türk Milleti bir görünmez bütündür…”
****
Ayrışmanın değil birleşmenin şart olduğu günlerdeyiz.
Aklına, fikrine ve niyetine inandığımız, insanî değerlere sahip adaylarla doldurmalıyız Meclis’i.
Ki bu yozlaşmış gidişata bir DUR diyelim.
Arzumuz; milletimizin hak ettiği gibi medenî standartlarda bir yaşantıya ulaşmasıdır.
Ki bu memleket bize Atalarımızdan, şehitlerimizden, Atatürkümüz’den emanettir.
Zamanında Sağ-Sol denilerek ayrıştırılan ve tırpanlanan nesilden geriye kalana ve ortaya çıkana iyi dikkat etmek gereklidir.
O yüzden;
Emanete hıyanet etmemelidir…
Edenlere de izin vermemelidir…
cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.