Al silahı vur beline…

Gençliğinde sol içinde bir eyleme katılan ve “Dev-Genç” marşını söylemeyen var mıdır?
Hey devrimci (Dev-Gençli), hey devrimci (Dev-Gençli) savaş günü yaklaştı.
Al silahı vur beline emperyalizme karşı.
Bu elbette bir silahlanma çağrısı da değildir. Ancak tarihin ilk ulusal (milli) kurtuluş savaşını veren bir ülkenin gençliğinin emperyalizmin silahlı işgaline karşı mücadelenin ancak silahla olacağı gerçeğini vurgulamasıdır.
Bir zamanlar Eskişehir marşı olarak bilinen bu marşın sözlerini değiştiren 68 kuşağı emperyalizme karşı silahlanma vurgusunu kafiye için yapmamıştır.
Gençliğinde bu marşı söyleyenlerden küçük bir gurup zavallı şimdi bu marştaki ulusalcı vurgudan utanıyor olmalı. Bu utancı en son olarak İstanbul Barosu seçimlerinde üzülerek gördük.
İstanbul Barosu Genel Kurulu sırasında kendilerine “devrimci” diyebilen bir gurup avukat konuşmasında ulusalcı vurgular yapan yiğit Başkan Ümit Kocasakal’ı bu nedenle protesto etmeye kalkmış. Protesto edenler baro üyelerinin ezici çoğunluğu tarafından protesto edilmiş.
Ümit Kocasakal konuşması sırasında eline emperyalizm tarafından silah tutuşturulup Kobani adını verdikleri Ayn El Arap’ta emperyalizm ile omuz omuza çarpışmaya gidenlere yüz vermemiş. Kocasakal’ı protesto etmeye kalkanların gerekçeleri de bu imiş. Aynı gurup adı İstiklal (bağımsızlık) olan Milli Marşımızın okunuşu sırasında da salonu terk etmiş.
Bu gurubun protestosuna rağmen Kocasakal konuşmasında üzerine basarak ulusalcı kimliğini vurgulamayı sürdürmüş.
Adına ister anti-emperyalist, ister millici, ister ulusçu, ister ulusalcı, ister milliyetçi deyin ülkesini sevmeyen bir kişinin halkı ile kucaklaşması olası değildir.
Tarihte bütün milli katmanları seferber etmeden başarıya ulaşmış bir antiemperyalist hareket yoktur. Bu mücadele içinde yer alan sol hareketler de isteseler de istemeseler de millici yani (ulusçu) ulusalcıdırlar.
Yine tarihte emperyalizm tarafından silahlandırılmış bir gurubun antiemperyalist bir mücadele yürütebildiği ve bunu zaferle sonuçlandırdığı da görülmüş değildir.
İstanbul Barosu seçimlerinin yapıldığı ve Ümit Kocasakal’ın bilinen guruplarca Ayn El Arap (Kobani) nedeniyle protesto edildiği sırada Amerikan Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Kobani’de savaşanlara silah yardımı yaptığını açıklıyordu. Yani emperyalizm emperyalizme karşı savaştığını söyleyenlerin beline (omzuna) silah koyuyordu.
Kendine “devrimci” etiketi takan bir kişinin emperyalizm çağında ulusal mücadeleyi reddetmesi kadar bir saçmalık olamazken ne yazık ki ülkemizde bir gurup bu saçmalığı sürdürüyor. Ne var ki kitleler onları yalnız bırakıyor.
32 bin 181 üyesi ile dünyanın en büyük 2. barosu olan İstanbul Barosu seçimlerinde ısrarla ulusalcılık vurgusunu yapan Ümit Kocasakal 5 adaylı yarışta ezici bir zafer kazandı. Tek başına oyların yüzde 65.8’ini alan Ümit Kocasakal en yakın rakibine de 11 bin 580 oy fark attı. Diğer 4 rakibinin oy toplamının 2 katı oy aldı.
Bu aynı zamanda ulusalcılığın da zaferi oldu.
Ümit Kocasakal bu sonuçla ulusalcılığı, Kemalizm’i bir yük olarak görüp terk etmek isteyenlere de bir seçimin nasıl kazanılacağını göstermiş oldu. Türkiye’nin içinde bulunduğu krizden çıkış yolunu gösterdi.
Devrimciler için yeni bir marş sözü yazsak nasıl olur?
Hey devrimci hey devrimci savaş günü yaklaştı.
Al aklını koy başına emperyalizme karşı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.