AKP Yatağan’a nasıl bakıyor?

Yatağan'da büyük bir direniş sürüyor.

Daha doğrusu, Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy santrallerinin özelleştirilmesine karşı yürütülen eylem Yatağan'da sembolleşiyor. Yatağan Termik Santrali önündeki direniş çadırındaki işçilere verilen destek her geçen gün büyüyor.

Sadece Muğla çevresinden değil, ülkenin her yerinden gelen sendika, siyasi parti ve dernekler direnen işçilere destek yağdırıyor.

Yatağan halkı da bazı bireysel tavırlar dışında enerji ve maden işçilerine tam destek veriyor.

Yatağan'da özelleştirme karşıtı eylem konusunda tavrını bilmediğimiz tek gurup iktidar partisinin tutumu. Özelleştirme kararını alanın AKP iktidarı olduğunu, bu nedenle tutumunun belli olduğu konusunda ön yargılı olmayın. Çünkü lapalı kapılar ardında başka şeyler dönüyor.

AKP'nin Yatağan yöneticileri açık açık özelleştirmeden yana olduklarını söyleyemiyorlar. Ancak direnişi desteklediklerini de söyleyemiyorlar. İki cami arasında beynamaz durumundalar.

Kendi iktidarlarının aldığı özelleştirme kararının arkasında dursalar, önümüzdeki seçimlerde iddialarını kaybedeceklerini biliyorlar. Direnen işçilerin yanında olduklarını söyleseler tam da seçim öncesi aday oldukları koltukları rüyalarında bile göremeyeceklerini biliyorlar.

Bu nedenle direnen sendikalara yaptıkları ziyarette desteklerini ancak fısıltı olarak kulaklara söyleyebiliyor.

Sendikacılara söyledikleri destek sözünü inkâr ederlerse bu sütunlardan duyururuz. Yok eğer direnişi destekliyorlarsa onu daha büyük sevinçle duyururuz.

Bu iki durum dışında siyasette “istifa” diye bir kurumun varlığını kendilerine anımsatırız. 

İlginç olan AKP Yatağan yöneticilerinin önceki gün yapılan TES-İş Şube seçimlerine bir şekilde müdahil olma çabalarıdır. Tam da direniş sırasında direnişi yürüten iki sendikadan birinin seçimine müdahil olma isteği, direnişi

daha yükseltme iradesinden mi kaynaklıdır, yoksa direnişi bir şekilde sona erdirme iradesinden midir.

Yatağan AKP yöneticileri artık açık olmalıdır.

Siyasette “istifa” olayını anımsatmış olmamız beni 2,5 yıl öncesine götürüyor.

2011 seçimleri öncesinde AKP yöneticileri ile bir basın ziyaretinde karşılaştık. Yatağan İlçe Başkanının yanında o zaman aday olan şimdinin AKP Milletvekili Ali Boğa da vardı. Hani şu bütün okulları imam hatip okulu yapma niyetini vurgulayıp torununu ünlü Fransız kolejine gönderen milletvekili.

Kendisine seçildiği  takdirde Yatağan Termik Santralinin özelleştirmesine karşı tavırlarının ne olacağını sordum. Biraz kem küm ettikten sonra bu özelleştirmeye karşı olduklarını ama “yukarısının” böyle düşünmediğini ezile büzüle ifade ettiler. 

O gün kendilerine siyasetteki “istifa” kurumunu anımsattım. (Unutkanlık gibi sorunları olanlar 29 Nisan 2011 tarihli “Özelleştirme-Samimiyet ve Parti İçi Demokrasi” başlıklı yazımızı Yeni Gündem Gazetesi arşivlerinden ulaşabilirler)

AKP'nin yerel yöneticileri bir yerel seçime hazırlanırken sadece Yatağan'ın, Milas'ın değil Türkiye'nin geleceğini etkileyecek bu özelleştirmeye karşı tutumlarını kamuoyuna açıklamalıdır.

“Yukarıdakilerin” bağışlayacağı geleceği kaybedebilirler. Ancak hem kendileri, hem Yatağanlılar, hem de Türkiye kazanır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.