“Şalter inecek AKP gidecek”

Yatağan ve Milas'ta direnen enerji işçilerinin geçen hafta Sodra dağında attıkları slogan ilginçti.

“Şalter İnecek. AKP Gidecek”

Pek çok direniş ve grevde atılan bu slogan, enerji işçileri için sıradan bir olay değildir. Zira elektrik üretim ve dağıtımı grev yasağı kapsamındaki iş kolları arasındadır. Bu güne dek bu iş kolunda grev yapılamamış ve şalter inememiştir.

Geçen yıl bu günlerde değiştirilen 6356 sayılı “Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu”  62. Maddesinde grev ve lokavt yasaklarını şöyle düzenlemiştir:

MADDE 62 – (1) Can ve mal kurtarma işlerinde; cenaze işlerinde ve mezarlıklarda; şehir şebeke suyu, elektrik, doğal gaz, petrol üretimi, tasfiyesi ve dağıtımı ile nafta veya doğalgazdan başlayan petrokimya işlerinde; bankacılık hizmetlerinde; Millî Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca doğrudan işletilen işyerlerinde; kamu kuruluşlarınca yürütülen itfaiye ve şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde ve hastanelerde grev ve lokavt yapılamaz.

Bu kesin yasak sendikalar kanununda sadece 18.10.2013 tarihinde yapılan değişiklikle getirilmemiş, en başından beri böyledir.

Özetle elektrik enerjisinin üretim ve dağıtımında şalter indirmek yasaktır.

Peki bu yasak sadece işçiler için mi geçerlidir?

Sendikalar kanununun 62. Maddesinin 1. bendi bir kez daha dikkatlice okunursa yukarıda yazılı iş kollarında sadece grev yasağı değil lokavt yasağı da olduğu görülür.

Yani şalter indirmek sadece işçilere değil işverenlere de yasaktır.

Bu güne dek elektrik üretim ve dağıtımında işçiler şalter indirememiş ama işverenler indirmiş, buna karşılık kendilerine herhangi bir yaptırım uygulanamamıştır. Üstelik yaptıkları eylem sonucu istediklerini almışlardır.

Bursa'da kurulu Ovaakça Doğalgaz Kombine Çevrim Santralindeki yük ayırıcısında 1 Temmuz 2006 akşamı oluşan bir arızayı fırsat bilen özel üretim şirketleri, kamuya ait çok sayıda santralin o anda bakımda ya da devre dışı olmasını da fırsat bilerek şalter indirmişler ve ülkemizin üçte birini saatlerce enerjisiz bırakmışlardır. 13 ilde meydana gelen elektrik kesintisi nüfus bakımından ülkenin yarısına yakınını etkilemiştir.

Tatil mevsimi ve kıyı kentlerinin yükünü almış olması dikkate alındığında kesintiden etkilenen insan sayısı tahmin edilenden çok daha fazladır.

Günlerden Cumartesi olması, Dünya Kupası maçlarından önemli birinin oynanması, eğlence yerlerinin düğün salonlarının yoğun olarak çalıştığı güne gelmesi nedeniyle kesinti çok etkili olmuş ve sistemin yerine oturması ancak ertesi gün öğle saatlerini bulmuştur. O gün ülkeyi karanlıktan kurtaran Muğla'da kurulu Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy santralleri olmuştur.

İşte bu eylem elektrik üretim ve dağıtım sektöründe uygulanmış ilk şalter indirme eylemidir ve bu eyleme karşı herhangi bir yaptırım uygulanmamıştır. Konuyu bilmeyenler olayı “arıza” olarak geçiştirmeye çalışsalar bile özel elektrik üreticisi patronlar apaçık “yaptık yine yaparız” diyebilmişlerdir.

Bu olaydan kısa süre sonra adına kısaca DUY denilen Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği devreye sokulmuş ve 1 Ağustos 2006 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir.

DUY denilen soygun sistemini duyan bilen var mı bilmeyiz. Ama bugün uygulanan karaborsa toptan enerji satış sistemi bu yönetmeliğe dayanarak yapılmaktadır. Halkımızın ödediği elektrik faturalarındaki kabarmanın esas nedeni de budur.

Sistemin özü elektrik enerjisine en çok gereksinim duyulduğu saatlerde üretilen enerjiyi en yüksek fiyattan satmaya dayanmaktadır. Kamuya ait santrallerde bütün gün yapılan üretimle elde edilen kâr özel sektörce birkaç saatlik üretimle elde edilmektedir. 

Görüldüğü gibi elektrik sektöründe şalter indirmek çok etkili olmaktadır. Yüz binlerce işçinin bir genel grevle yaratamadığı etki az sayıda işçiyle enerji üretim tesisinde şalterlerin inmesiyle yaratılabilmektedir.

İşte bu nedenle geçen hafta Milas'ın Sodra dağında işçiler tarafından atılan “Şalter inecek. AKP gidecek” sloganı çok önemlidir.

Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy'de direnen enerji işçileri AKP iktidarı tarafından böyle bir eyleme doğru sürüklenmektedir.

AKP, özelleştirmeye karşı direnen işçileri köşeye sıkıştırdığını sanmaktadır.

Bakalım bu işin sonunda köşeye sıkışan kim olacak?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.