“8 Mart, sömürüye karşı mücadele günüdür”

Karacabey Eğitim Sen İlçe Kadın Komisyonu, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” günü dolayısıyla kutlama mesajı yayımladı.
8 Mart’ın, kadınların, erkek egemen kapitalist düzenine karşı yürüttüğü mücadelede sembol olduğunu belirtilen mesajda, şu ifadelere yer verildi.
“157 yıl önce Amerikalı tekstil işçisi kadınların insanlık dışı çalışma koşullarına karşı başlattıkları mücadele, bugün bizimle sürüyor. Aradan geçen bunca zamana rağmen karşı karşıya olduğumuz sömürü devam ediyor.
Bu gün hala fabrikalarda yanan, sellerde boğulan biziz!
Bu gün hala balık istifi dizildiğimiz traktör kasalarında, minibüslerde can veren biziz!
Bu gün hala iş yerinde, evde, sokakta, kadın cinayetleri ile katledilen, tacize, tecavüze uğrayan biziz!
Türkiye, iş cinayetlerinde Avrupa’da birinci, dünyada ise üçüncü sıradadır. 2013 yılında bin 143 işçi, cinayet gibi kazalarda yaşamını yitirdi. Bunların içinde mevsimlik tarım işçileri önemli bir yer tutuyor. Yaşanan bu tablonun müsebbibi tabiî ki siyasal iktidardır.
Mevsimlik tarım işçileri ne yazık ki basının, kamuoyunun daha da vahimi yetkililerin gündemine ancak öldüklerinde, arkalarından söylenen birkaç sözle girebiliyor. Oysa tarım işçilerinin çalışma koşulları kölelik düzenini aratmıyor. Hiçbir sosyal güvenceleri olmaksızın, çok düşük ücretlerle ve uzun sürelerle çalışmaya zorlanıyorlar. Çoğu zaman kentlere bile sokulmayarak en kötü koşullarda barındırılıyor, ırkçı faşist saldırılara maruz kalıyorlar. Tüm bu insanlık dışı çalışma koşullarında en fazla zarar görenler ise tarım işçilerinin büyük bir çoğunluğunu oluşturan kadınlar ve çocuklardır. Son derece ilkel barınma koşullarında, hem gündelik ev işlerinde, hem de tarım işinde çalışan genç ve yetişkin kadınlar, aşırı çalışma nedeniyle sağlıklarını en çok yitiren, iş kazalarına en çok uğrayan ve sosyalleşme olanakları bakımından en kötü durumdaki işçilerdir. Mevsimlik tarım işçileri, ölü doğum ve bebek ölümü oranlarının en yüksek olduğu grubu oluşturmaktadır. Birçok durumda kadın işçilerin ücretleri, erkek işçilere göre düşük tutulmaktadır. Mevsimlik tarım işçisi kadınlar, göç yollarında ve gittikleri bölgelerde taciz, tecavüz, kadın cinayetlerine maruz kalmaktadırlar.
Bizler bugün bir kez daha kadınlar ve tüm emekçiler için çalışma yaşamının tamamında, insana yaraşır çalışma koşulları, güvenli çalışma, iş ve ücret güvencesi talebimizi yineliyoruz. Bununla birlikte, mevsimlik tarım işçilerinin temel haklardan yararlanmalarını sağlayacak yasal düzenlemeler bir an evvel yapılmalıdır. Çocukların mevsimlik tarım işçisi, sanayide ucuz iş gücü olarak çalıştırılmasının önüne geçilmelidir,
Mevsimlik kadın tarım işçilerinin üzerlerindeki bakım yükünü kaldıracak çözümler üretilmeli, sağlık sorunlarının çözümü için özel politikalar uygulanmalı, kadın işçilerle erkek işçiler arasındaki ücret adaletsizliği giderilmelidir.
17 Aralık’tan bu yana çarpıcı bir biçimde açığa çıkan bir başka gerçeklik ise bu ülkede açlık ile yoksulluk sınırında yaşayan emekçilerin alın terinin ayakkabı kutularına, para kasalarına doldurularak yağmalandığı, talan edildiğidir.
Bizler evde, sokakta ya da çalıştığımız yerlerde kadınlar olarak yaşadığımız baskı, şiddet ve sömürünün arkasında erkek egemen kapitalist düzen olduğunu biliyoruz. Dilimiz, rengimiz, etnik kökenimiz, inancımız farklı olabilir. Çalışma alanlarımız farklı olabilir ama maruz kaldığımız sömürü aynıdır. Bizi yok sayan, emeğimiz ve bedenimiz üzerine çöreklenen bu erkek egemen tahakkümü, bulunduğumuz her noktada örgütlenerek ve dayanışma ilişkilerimizi güçlendirerek ortadan kaldıracağız.
Fabrikada, hastanede, okulda büroda evde ya da tarlada fark etmez çalıştığımız her yerde biz mevsimlerden yalnızca kışı yaşadık. Kışı bahara çevirmek için mücadeleye giriştik. Bu gün bulunduğumuz her yerden hep birlikte haykırıyoruz, emeğimiz bedenimiz, kimliğimiz bizimdir. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiç birimiz!
Yaşasın Kadın Dayanışması!
Yaşasın 8 Mart.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.