“30 Ağustos Zafer Bayramı coşkusu söndürülemez!”

Her şeyimizi 30 Ağustos Zaferi’ne borçlu olduğumuza vurgu yapan CHP’li Başkan Avil, “Bayramların anlamlı ve coşkulu bir şekilde kutlanmaması ulusal birliği bozar” dedi.

Gönül Avil başkanlığındaki CHP İlçe Örgütü 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 98’nci yıldönümünü

Atatürk Anıtı’na çelenk sunarak kutladı. CHP İlçe yöneticilerinin yanı sıra çok sayıda partilinin katıldığı törende bir konuşma yapan Başkan Avil, “Ayasofya Camii açılışında yüz binlerce kişinin bir araya toplandığı, milyonlarca vatandaşın krediyle tatile gönderildiği, üç milyonu aşkın öğrencinin sınava girdiği, Malazgirt Zaferi’nin binlerce kişiyle kutlandığı ortamda 30 Ağustos törenleriyle ilgili olarak, pandemi nedeniyle çok ciddi kısıtlamalar getirilmesini yadırgadığımızı belirtmek isterim. 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim bunlar ‘Milli Bayram’ günlerimizdir. Bu kurucu bayramların anlamlı ve coşkulu bir şekilde kutlanmaması ulusal birliği bozar” dedi.

                30 Ağustos 1922 Zaferi, yalnızca bizim tarihimizin değil, dünya tarihinin de en önemli dönüm noktalarından birisi olduğunu söyleyen Avil, 30 Ağustos Zafer Bayramı ile ilgili yaptığı açıklamasında şu ifadelere yer verdi;  

“26 Ağustos günü başlayan, 30 Ağustos’ta doruk noktasına ulaşan ve 9 Eylül’de hedefine varan ulusal şahlanışımızın 98. yıldönümünü bir kez daha gururla kutluyoruz. Afyonkarahisar – Kocatepe’de, tüm varlığını ortaya koyarak, kahraman evlatları ile vatanı, özgürlüğü ve bağımsızlığı yolunda olağanüstü yokluk ve yoksunluklarla savaşarak, en küçük bir tereddüt göstermeden vatan ve özgürlük uğruna canını verebilme özverisini göstermiş olan ulusumuz, özgürlük ve bağımsızlık yolunda, insanlık tarihinin örnek ve ibret olarak göstereceği bu büyük savaşı zaferle taçlandırmıştır.

30 Ağustos 1922 Zaferi, yalnızca bizim tarihimizin değil, dünya tarihinin de en önemli dönüm noktalarından birisidir. Bu önem, zaferimizin yalnızca bize özgü olmasının yanında, tüm mazlum uluslara hatta tüm insanlığa, özgürlüğe ve kurtuluşa; başı dik, onuruyla yönelişin ilk örneği olması açısındandır. Zaferimizin temelinde ulusumuzun kendine olan güveni ve inancı vardır. Bu temelin harcı da müdafaa-i hukuk felsefesidir.

Ulusumuz, 30 Ağustos’taki büyük zafer ile tüm insanlığa, insanca yaşamanın ancak özgür, bağımsız ve egemen bir ulus olmakla gerçekleştirilebileceğinin en güzel örneğini verirken, bu uğurda kanı pahasına da olsa, her zaman hazır olduğunu göstermiştir. Bu kararlılık, bugün de, en az dün olduğu kadar ulusumuzun karakteristik yapısında vardır. Ulusumuzun bu gününü ve yarınlarını, bir takım sinsi oyunlarla zorla yönlendirmeye ve biçimlendirmeye kalkışanların bu çok önemli karakteristik yapımızı göz ardı etmemeleri gerektiğini altını çizerek hatırlatmak isteriz. Bu büyük zaferin Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk, 26 Ağustos sabahı savaşı yönetmek için Kocatepe’deydi. Nazım Hikmet’in Kuvay-i Milliye Destanı’nda dediği gibi; “Bıraksalar ince uzun bacakları üstünde yaylanarak ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlayacaktı.”

Ayasofya Camii açılışında yüz binlerce kişinin bir araya toplandığı, milyonlarca vatandaşın krediyle tatile gönderildiği, üç milyonu aşkın öğrencinin sınava girdiği, Malazgirt Zaferi’nin binlerce kişiyle kutlandığı ortamda 30 Ağustos törenleriyle ilgili olarak, pandemi nedeniyle çok ciddi kısıtlamalar getirilmesini yadırgadığımızı belirtmek isterim. 30 Ağustos zaferini batılı emperyalistlerin her türlü desteği verdiği Yunan güçlerine karşı kazanmadık mı? Bugün Doğu Akdeniz’de bizim varlığımıza karşı dikilen, bize meydan okuyan Yunanistan değil mi? Yunanistan’ın bize karşı düşmanca davranış ve eylemlere giriştiği böyle bir ortamda salgın ile ilgili gerekli önlemler alınarak 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı geniş bir katılımla kutlamanın tam zamanıydı. Batı emperyalizmine karşı “Dün gereğini yaptık, bugün de yaparız.” mesajını vereceğimiz bundan daha güzel milli bir bayram olur mu?

30 Ağustos Zaferi teslimiyetçilerin değil, Anadolu’yu işgal eden batı emperyalizmine karşı isyan eden, tutsaklığı kabul etmeyen; “Ya bağımsızlık, ya ölüm” diyen kahramanların zaferidir. Atatürk ve arkadaşlarının sadece düşmanla değil; yokluk, sefalet ve cehaletle de savaştığı bir ortamda yaşandı 30 Ağustos Zaferi…

Bakınız; Cumhuriyet döneminin en etkin gazetecilerinden Falih Rıfkı Atay neler yazmış; “Neyimiz varsa, eğer bağımsız bir devlet kurmuşsan, özgür vatandaşlar olmuşsak, onurlu insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu batının penceresinden, vicdanımızı ve düşüncemizi doğunun pençesinden kurtarmışsak, şu denizlere “bizim” diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak belki nefes alıyorsak, hepsini, her şeyi 30 Ağustos Zaferi’ne borçluyuz…”

23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim bunlar ‘Milli Bayram’ günlerimizdir. Bu kurucu bayramların anlamlı ve coşkulu bir şekilde kutlanmaması ulusal birliği bozar. Atalarının başarılarından, zaferlerinden habersiz yetiştirdiğimiz çocuklarımızdan, gençlerimizden yarın ne bekleyebiliriz ki! CHP İlçe Örgütü olarak, ulusumuzun ve Karacabey halkının Cumhuriyet’e giden kapıyı açan bu büyük bayramını yürekten kutluyor; sevgili önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını en derin saygılarımızla anıyoruz. Çağdaşlaşma yolundaki laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin bu yolda sarsılmaz adımlarla ilerlemesine ilişkin sorumluluğumuzun bilincinde olduğumuzu bir kez daha önemle vurguluyoruz.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.