Zannettiler ki unutulur…

Milleti unutkan, ahmak, nankör sandılar.

Zannettiler ki milyonlarca öğrenci not korkusuyla Atatürk'e bağlı.

Zannettiler ki yüzbinlerce işçi çalıştığı işyerlerinin varlığını Atatürk'e borçlu olduğunu bilmiyor.

Zannettiler ki milyonlarca köylü kendilerini aşar'dan kurtaranın, “köylü milletin efendisidir” diyenin Atatürk olduğundan haberi yok.

Zannettiler ki “soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen” ve toplumun yarısını oluşturan kadınlarımız Atatürk'e şükran duymuyor.

Zannettiler ki “kullar” ve toprak köleleri saltanatla birlikte ülkedeki feodal düzene son verme yolunda köklü adımlar atanın Atatürk olduğunu işitmemiş.

Zannettiler ki ulusun bütünü Atatürk'ün yaptığı devrimlerden yararlanmıyor.

Batılıların istediği gibi Atatürk fotoğraflarını okullardan, devlet dairelerinden kaldırırlarsa, ulusal bayramların kutlanmasını kaldırıp kutlamak isteyenlere yasak koyarlarsa, ölüm yıldönümünde büyük kurtarıcının anılmasını engellerlerse Atatürk'ün unutulacağını sandılar.

Anıtkabir'de saygı duruşunda bulunmayı “sap gibi durmak” olarak niteleyenler ABD başkanının önünde eğilmeyi, beysbol sopası karşısında titremeyi “dünya liderliği” sandılar. İktidarın yasaklamalarında halkımız da RTE'nin beysbol sopasından korktuğu gibi korkacağını sandılar. 

Lüks arabaları, kara gözlükleri, yüzlerce korumaları ile Anıtkabir'e gelmezlerse halkımızın da gelmeyeceğini düşündüler. Valiler, çelenkler yasaklanınca kimsenin Atatürk anıtlarına gelemeyeceğine inandılar.

Aydınları, askerleri Silivri zindanına tıkınca herkesin ödünün patlayacağını düşündüler.

Kamu kurumlarının sirenleri saat 9'u 5 geçe çalmazsa, “amiral gemisi” denen televizyonlar o dakikada eğlence programı yayınlarsa anma olmayacak sandılar. 

Düşündükleri, inandıkları, zannettikleri gibi olmadı. Yanıldılar…

Aradan geçen 75 yıla rağmen 10 Kasım günü milyonlarca insan ülkesini ve Cumhuriyetini borçlu olduğu Mustafa Kemal Atatürk'e koştu.

Dünyanın hiçbir ülkesinin önderi ölümünden 75 yıl sonra böylesine özlemle, saygıyla ve sevgiyle anılmıyor.   Babasının mezarına bile gitmeye vakit bulamayanlar, yüzlerce kilometre yol gidip Anıtkabir'e koşuyor.

İnşaat iskelesinin tepesindeki sıvacının, karayolundaki otomobil sürücüsünün, sokakları temizleyen çöpçünün, trafiği yöneten polisin, tekerlekli sandalyesindeki özürlü yurttaşın saat 9'u 5 geçe saygı duruşuna geçmesi için kimse silah dayamıyor.

Bugün Atatürk'ü unutturacağını zannedenler birkaç yıl sonra kendilerini kimsenin anımsamayacağını çok iyi biliyor. Çok övündükleri “kahramanlarının” neredeyse unutulduğunu kendileri de biliyor. Yaşı 35'in altında olan ve nüfusun yarısına yakınını oluşturanlar  Özal'ı anımsamıyor. Menderes adı, havaalanına verilmese bilen olmayacak.

Atatürk, nüfusu 1,5 milyara yaklaşan Çin Halk Cumhuriyetinde ders kitaplarının kapağını süslüyor ve bütün öğrencilere öğretiliyor.

Türkiye'de Atatürk heykelleri kaldırılmaya çalışılsa bile Dünyanın pek çok ülkesinin meydanlarındaki Atatürk heykelleri kalacak. Son olarak baş düşman ABD'de bile dikildi. 

Zannettiler ki unutulacak.

Bazıları nankörlüğü seçebilir.

Türk halkı nankör değildir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.