Yoksa yeterince sevinmeyenler yurtsever değil mi?

Doğalgazla ilgili iki kampa ayrıldığımızı, sevinenler sevinemeyenler olduğunu yazmıştım.
Olumlu geri dönüşler aldım.
Kuşkusuz, ülkemizin başarısı hepimizin bugününü ve geleceğini etkileyecek.
İktidar sözcüleri ile yandaşlarının, kuşkularını dile getiren, durumu sorgulayan, farklı bakış açısı ortaya koyanları hedef tahtasına koymasını da doğru bulmuyorum.
Yani her açıklamaya herkesin balıklama atlamasını beklemek doğru değil…
Çünkü sadece bu iktidar döneminde değil, geçmişten bu yana yapılan “Bulduk, bulundu, müjde” haberlerinin soru işareti yaratması da doğaldır.
Soru işaretini artıran hususlar da var.
Berat Albayrak’ın abartılı söylemleri şüphelerin yoğunlaşmasına yol açtı.
Bulunan gaz rakamı doğru olsa bile ne eksen kaydıracak kadar büyük bir gaz var ortada ne de cari açığı kapatacak kadar.
Eksenin kayması için milyon metre küpün üzerinde bir gazın olması şart…
Cari açığı olumlu yönde etkiler demek yerine, büyük beklentiler yaratmak ister istemez inandırıcılık sorununu ortaya koyuyor.
Rakamlara bir kez daha bakarsak; yıllık 45-50 milyar metreküp gaz alıp 8-10 milyar dolar ödüyoruz.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, “46.4 milyar metreküp ortalama tüketim üzerinden yıllık cari açığa katkı 8.9 milyar dolar olacaktır. Türkiye’nin son 10 yılda ortalama cari açığı ise 37 milyar dolar düzeyindedir. Keşfedilen sahada elde edilecek gelir cari açığın yalnızca yüzde 24’üne karşılık gelmektedir” şeklinde durumu özetledi.
Ayrıca, Türkiye’nin 2019 yılında yıllık toplam enerji ithalatı 41 milyar dolar düzeyinde… Bunun sadece 10 milyar dolar civarındakini doğalgaz oluşturuyor.
Şunu unutmayalım, bulunduğu ifade edilen 320 milyar metreküp gaz Türkiye’nin ancak 6-7 yıllık tüketimi kadar… Keşke daha fazla olsaydı.
Bu arada, 5 milyar dolarlık bir harcama yapmadan gazı kullanıma sokmanın mümkün olmadığını söylüyor uzmanlar… Hadi diyelim üç yılda çıkarılması konusunda özel bir çaba gösterilsin! Bundan ötürü dereyi görmeden paçayı sıvamak yerine ihtiyatlı bir bakış açısıyla durumu değerlendirmek lazım.Ne Türkiye’nin enerji sorunu çözüldü ne de gaz bulundu diye karalar bağlamak lazım! İktidar yanlısı bazı kalemler kendileri gibi sevinmeyenlerin “milliyetçiliğini” tartışmaya açıyor ya; bu noktada, tanıyan herkesin yurtseverliğinden kimsenin şüphe duyamayacağı bir ismin, Deniz Baykal CHP’sinin milletvekili Abdullah Özer’in gönderdiği iletiyi paylaşmak istiyorum:
“Sevgili arkadaşım, bütün yazılarınızı Whatsap’dan bana gönderdiğiniz için size çok teşekkür ediyorum. İlgiyle takip ediyorum. Şimdi sizinle Karadeniz’deki doğalgaz ve petrol yatakları ile ilgili bir anımı paylaşmak istiyorum. 2007 yılından 2011 yılına kadar Meclis KİT Komisyonu üyesiydim. TPAO’nın 2007 yılında yapılan Meclis’teki incelemesinde, genel müdürü açılış sunumunda konuşmasının bir bölümünde, Karadeniz’de çok zengin doğalgaz ve petrol yatakları bulduklarını ve Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda enerjide dışa bağımlılığımızın sona ereceğinin müjdesini vermişti. Hepimiz çok sevinmiştik. Daha sonra ne olduysa oldu. Tam bir yıl sonraki, yine TPAO’ nun komisyon incelemesindeyiz. Ben aynı genel müdürün sunumunu dikkatlice dinliyorum. Fakat bir saate yakın sunumunda, bir yıl önce büyük bir coşkuyla bahsettiği, Karadeniz’deki doğalgaz ve petrol konusuna bir kelime bile değinmeden konuşmasını bitirdi. Akabinde ben hemen söz istedim ve genel müdürden, bunun sebebini sordum. Verdiği cevap, o yatakların rantabl olmadığı ve bu projeden vazgeçtiklerini söyledi. Açıkçası çok şaşırmıştık. Neler döndüğünü tahmin etmek zor değil. Kanımca şimdi aynı konu tekrar ülkenin gündemine getiriliyor. Eğer bu iddialar doğruysa, enerjide Türkiye’nin 13 yılı neden boşa harcandı. Bir vatansever olarak sizinle bu konuyu paylaşmak istedim. Selam ve sevgilerimle.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.