Veraset ve intikal vergisi üzerine bir söyleşi

Bir kimsenin ölümü ile mirasçıların kazandığı durum
veraseti, hayatta kalan kişiler arasında bağış yoluyla geçen servet aktarımları
da ivazsız intikali (karşılıksız-hibe) özetlemektedir. Bu yazımda toplumumuzda
daha az bilinmesi nedeniyle ivazsız intikal üzerinde durmak istiyorum.

            Pek çok
insanımız vefatları halinde eşleri ve çocukları arasında çıkması muhtemel miras
kavgalarını önlemek için, sağlıklarında üzerlerinde bulunan gayrimenkul, menkul
ile hak ve alacaklarını kendi mirasçılarına devretmektedirler. Eşe, çocuklara
veya başka şahıslara yapılan bu devirler ivazsız intikal olup, veraset ve
intikal vergisinin konusuna girmektedir. (V.İ.V. Md 1) Bu vergi Türk
tabiyetinde bulunan şahısların yabancı ülkelerde aynı şekilde iktisap
edecekleri malları da kapsamaktadır.

Ülkemizin bir gerçeği olan bu karşılıksız-hibe yolu ile
yapılan intikallerde çoğunlukla beyanname verilmemekte, dolayısıyla veraset ve
intikal vergisi tespiti ihbar ve şikayetlere kalmaktadır. Veraset ve intikal
vergisinin vergi gelirleri içindeki payının % 1 olması bildirimlerin
yapılmadığının açık bir göstergesidir. 
Vergi inceleme elemanları ivazsız intikallerde tarafların ifadelerine
başvurduklarından, taraflarda, her hangi bir vergi yükü ile karşılaşmamak için
intikalin bir borç karşılığı oluştuğu söylemine sığınmaktadırlar. Anne-baba
veya eş-çocuk arasında yapılan borçlandırmalarda faiz talep edilememesi, bu tip
borçların menkul sermaye iradı geliri olarak görülmemesi ve nereden buldun
yasasının yürürlükte olmaması, inceleme elemanlarının bu konuda ellerini
kollarını bağlamaktadır.

Beyannamenin verilmediği durumlarda VUK 352 -30/1 maddesi
res’ en vergi uygulamasını gerektirmektedir. ikici ek süre sonundan itibaren
gecikme faiz ve 352/1-1 md. gereğince birinci derece usulsüzlük cezası iki kat
olarak tahsil edilecektir. Ceza uygulamalarında ise VUK 336 maddesi göz önünde
tutulmaktadır. Verasete uygulanan vergi ve istisnalar ile, intikal vergilerine
uygulanan vergi ve istisnalar arasında yüksek farklar bulunmaktadır. Bu
farkların vergi düzenlemeleri ile ivazsız intikal beyannamelerinden kaçışı
önleyecek düzeylere çekilmesi gerekmektedir. Veraset ve intikal vergisinin
vergi gelirleri içindeki payının düşük kalması basında bu vergilerin
kaldırılacağına ilişkin hükümet yorumlarına yol açmıştı. Kaynaktan alınan bu
tür Vergilerin kaldırılması yerine ödenebilir bir yüzde oranı ile etkin bir
şekilde işletilmesinden yanayım. Çünkü; bu kaldırılması düşünülen vergilerin
bize insafsız bir vergi olan dolaylı vergi olarak geri döneceğini bilmekteyim.

            2010 yılına ait veraset ve intikal
vergisinin istisna ve vergi tarifesi yazımız ilişiğinde sunulmuştur.
        

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.