ÜRETENE, ÜRETİLENE DÜŞMAN İKTİDAR

AHMET AYGÜN ATA KÖŞE YAZISI

Türkiye borç batağında çırpınıyor. Eylül ayında dış ticaret açığı %85,23 oranında arttı. Son 6 yılın rekoru. Hükümet 2018-2020 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Programında dışsatımın 156,6 milyar dolar, dışalımın 222 milyar dolar olacağını açıkladı. 2017 için planlanan dış ticaret açığı 65,5 milyar dolardı. Yıl genelindeki artış %16,8 olacaktı. Oysa ilk 9 aylık dönemde %28’e dayandı. Kalan 3 ayda bu kapanır mı? Cumhuriyet tarihinin en büyük bütçe açığını veren Borçlanma Ekonomisinin son emireri Akp iktidarı bunu yapabilir mi?
15 yıldan bu yana durumu günlük kurtarmak için torba torba yasalar çıkardılar. Tarihe “torbacı iktidar” olarak geçtiler. O torbaya neler doldurmadılar ki… Kıdem tazminatını ortadan kaldırmayı, yıllar geçtikçe emekli olacakların düşecek aylıklarını. Bütçe açığı için sürekli vergi yükselttiler. O vergilerin yükü yandaşları olan işadamının küfrettiği Türk Ulusuna ödettirildi, ödettirilmeye devam ediliyor. Haaa o küfreden işadamına ne mi oldu? Vergi borçları silindi!
1980’de Turgut Özal’la ve 12 Eylül sopasıyla başlayan Dünya Ekonomisiyle Bütünleşme (!) Programı, Atatürk Devrimiyle kurulan Üretim Ekonomisini yıkıma uğrattı. Borçlanma Ekonomisi, küresel efendilerin dayattığı programdı. Atatürk zamanında “Memleketin Efendisi” sayılan çiftçi “kambur” ilan edildi. Tarıma destekler kaldırıldı. Gümrükler indirildi. Paranın giriş çıkışına denetime son verildi. Kamu İktisadi Teşekkülleri özel (leş)tirildi. Devlet küçültüldü ve Türkiye borca battı. Şimdi milli programa geçişin sıkıntılarını yaşıyoruz. Diğer deyişle Türkiye, Kemalist Devrimi tamamlama rotasının eşiğine gelmiştir. Üretim Ekonomisi, Kemalist Devrimin programıdır.
Hazırlanan yeni torbadan emireri oldukları Borçlanma Ekonomisi nedeniyle tabii ki “tavşan “çıkmadı. Tütün ekene hapis cezası! Üretmek isteyen çiftçiye 3 yıldan 6 yıla kadar hemde. Suç tanımına bakınız; üretene yıllarca hapis! Üretene bu kadar düşman bir iktidar olabilir mi? Fındık borsasını kapitalizme teslim etmiş, pancar ekimini küresel bir firma için bitirmiş, pamuğu mezara gömmüş, ayçiçeğini soyaya tutsak etmiş, mısırı hibritleştirip insanımızın ve hayvanımızın sağlığıyla oynayan bir hükümet Milli olabilir mi? Olmadığı içinde Türk Ulusu değil Tek Millet adlı bilim dışı bir tanım kullanıyorlar.
Ordu’da fındık üreticisinin; Manisa’da üzümcünün; Adıyaman’da tütün ekicisinin eylemleri halkın üretim ekonomisine sahip çıkışının ayak sesleridir. Turgut Özal-Tansu Çiller ve Tayyip Erdoğan’la kurulan Sıcak Para diktasının, Borçlanma Ekonomisinin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Türkiye, üretici sınıfları kenarlara süren Mafya rejiminden kurtuluşun sancılarını yaşıyor. Üretene hapis, faizciye saltanat dönemi sonlandırılmalıdır. Akp üretim ekonomisini kuracak bir hükümet değildir. Üretim Ekonomisi ancak Milli Devleti, Milli Tarımı, Milli Eğitimi savunan Milli Hükümetle kurulabilir. Kısacası iktidar “yan gelip yatma yeri değildir “; Türkiye için Türk Ulusuyla üretmektir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.