ÜLKEMİN VE İLÇEMİN AK GÖRÜNÜMLÜ KAPKARA HALLERİ

AHMET AYGÜN ATA KÖŞE YAZISI

Ülkemizin milli iktidarında ve birçok büyükşehir, il, ilçede olduğu gibi Akp var. Ülke üretimini, görev gereği yok etmenin adı; Akp. Yerelin iman katkılı sadaka edebiyatlı ve bol rantiyeli adı da Akp. Cumhuriyet, Halk, Kamu yararı ve çıkarı hak getire. Lale devrini yaşattıkları sonradan olma zenginler sınıfı türettiler. Minareyi çalan kılıfını hazırlar atasözümüz örneği, ülke üretimini batırma görevini ve kamu çıkarını yok etme görevini iman ve din sosuyla yerine getiriyorlar. Sadakaya muhtaç ettikleri insanımızdan ve türettikleri zengin sınıfı ve yancılarından aldıkları oylara, cemaat ve tarikat gibi dindışı oluşumlarda eklenince 17 yıldır kapkara bir yönetim görüyoruz.
Büyükşehir, il ve ilçe belediyelerinin SGK’ya borcu 8,7 Milyar TL, eski deyimiyle 8,7 Katrilyon TL. İlçe Belediyelerinin borcu 1,49 Milyar TL. Büyükşehir İlçe Belediyelerinin (!) 4,858 Milyar TL , İl Belediyelerinin 1,088 Milyar TL , Büyükşehir Belediyelerinin 1,097 Milyar TL.
Yerel yönetimlerin çoğunluğu Akp’nin elinde. Bunca borcun temeli Akp. Hani o ünlü “SGK’yı biz kurtardık, biz” demeçlerini anımsadınız değil mi? İşte o kurtardıkları SGK’ya kendi yönetimlerinin çoğunlukta olduğu borç, o batkın dedikleri dönemlerin binlerce katı, Hamdolsun! Akp’li belediyeler bu borcu nasıl yaptı? Seçim ve sadaka ekonomisi nedeniyle. Bu en çok yapanlar kim? Ak belediyeler. Acaba buna 1,3 Milyon TL’ye alınan makam arabası dahil edilse ve diğer borçlar eklense… Derim ki; batırdınız, batırmayı bırakın, üstüne incir ağacı diktiniz. Hamdolsun! Sadaka ve seçim ekonomisi nedeniyle ödenmeyen prim borçlarının külfeti kime? Doğal olarak, Türk Halkına, Karacabey Halkına.
Basında yer alan haber, röportaj ve yazılar aynı zamanda ihbar ve belge olarak değerlendirilir. Gazetemiz MELTEM’de Şehit Bahadır Tayfur Okulu çevresindeki trafik rezaleti defalarca gündeme taşındı. Ne mülki ne yerel yönetimden bir yanıtta yok, alınan bir önlemde. Akp’li belediye “Efendim bu Büyükşehir’in görev alanı” gibi mazeretine sığınacak. Üçlü olalım, güçlü olalım propagandasıyla oy isteyen kim? Hani “tak” denilince “şak” olacaktı? Olmuyor, olmuyor, olmuyor, olmayacak ta!
Sevgi yolumuz defalarca haber yapıldı, yazılar yazıldı. 15 Ekim Pazartesi günü bir bisikletli küçük bir evladımıza çarparak kaçtı. Gün içinde araba mı istersiniz, kamyon mu istersiniz, motosiklet mi istersiniz, bisiklet şovları mı istersiniz . Ne ararsanız var. Halkın güvenliği Allah’a emanet ise bu Halk sizi niye seçti? Salın çayıra, Mevla’m kayıra modeli kamu yönetimi olmaz. Birkaç kez güvenlik güçlerimizi yani 155’i aradım. Sağolsunlar, birkaç dakika içinde geldiler. Ancak kalıcı çözüm için ne mülki ne de yerel yönetimde çalışma var. Ha şu Can Zabıtalarım, gazete dağıttırılmadıkları zaman esnafın üzerine gönderiliyor. Ama Sevgi Yolu’ndaki düzen ve halkın güveni için görevlendirilmiyor. Aylar önce Karacabey’imizi gezip atletizm yaparak olimpiyat çukurlarını (!), çevre kirliliğini yazmıştım. Birde belki sesimizi duyup görev yapmaya gelirler diye bir Afrika ülkesinin kent belediyesine dilekçe yazmıştım! Oradan yanıt geldi, “Allah Karacabey’i Akp’den kurtarsın, tek yol bu” dediler !
Yararı olur mu bilmem ama bu dilekçeyi birde İngilizce, Fransızca ve Almanca olarak yazmayı da düşünüyorum! Akp’nin taptığı uyduruk bir dil olan Osmanlıca yazayım diye düşündüm. Ancak Şemsettin Sami 100 yıl öncesinden uyarmış, aşağıda paylaşacağım.
Allah Akp’den kurtulmak için Halkımıza gayret versin…

“Türk’e okusak anlamaz,
Arap’a okusak anlamaz,
Acem’e okusak anlamaz,
öyleyse bu dil ne dilidir..”

(Şemsettin Sami 1850 -1904)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.