Tükürük Komiseri

Hitler’in dünyayı İkinci Paylaşım Savaşına doğru sürüklediği yıllarda pek çok Alman bilim insanı ülke dışına kaçmak zorunda kaldı. Almanya dışına kaçan bilim insanlarının bir kısmı Hitler’e muhalif iken, bir kısmının eşi ya da kendisi Yahudi kökenli olduğu gerekçesi ile işlerini kaybetmişlerdi. Türkiye’de üniversite reformu yapmaya hazırlanan Kemalist rejim, akıllı bir politika ile bu değerli bilim adamlarını ülkeye kazandırmayı başardı. Ülkemizi şimdi yönetme iddiasındakilerin “diktatör” demesine karşılık, gerçek bir diktatörden kaçanlar ülkemize sığındı. Tıp, mühendislik, mimarlık, hukuk, iktisat, güzel sanatlar ile benzer alanlarda pek çok bilim insanı üniversitelerimizde çağdaş bir öğretim kadrosunun yetişmesine katkıda bulundular.
Bu öğretim üyelerinin bir kısmı savaşın bitiminden hemen sonra ülkelerine, ya da dünyanın başka ülkelerine giderken, bir kısmı daha uzun yıllar yurdumuzda kaldı. Bu öğretim üyelerinden bazıları Türkiye ile ilgili anılarını kitaplaştırdı. Bu kitaplardan birisi de iktisat profesörü Fritz Neumark tarafından yazılan “Boğaziçi’ne Sığınanlar” adlı eser. Eserde Almanca konuşan pek çok bilim insanının Türkiye’ye geliş öyküsü yanında, o yılların Türkiye’sine ilişkin ilginç anılar var. Bu ilginç olayların bir kısmı siyaset, bürokrasi, polis ve mahkemeler ile ilgilidir.
Alman bilim insanları Türkiye’ye gelişlerinden sonra oturma izni vb. işlemler için o sıralar emniyet teşkilatındaki adı 4. Şube olan Yabancılar Şube Müdürlüğüne giderler. Bu nedenle polisle sıklıkla işleri olur. Neumark bir gün taksiye binmek üzere iken şık giyimli bir adam tarafından durdurularak bira içmeye davet edilir. Neumark acele işi olduğunu belirterek davete uymak istemese de adam ısrar eder ve kendini 4. Şubede Müdür olarak tanıtır. Neumark buna rağmen davete uymayınca adam bu kez bira parası ister. Neumark adamı atlatmayı başarır ve gittiği yerde başından geçeni Türk tanıdıklarına anlatınca olay polise intikal eder.
Emniyet Müdürlüğündeki polisler işi ciddiye alırlar. Kendine bir sürü sabıkalı fotoğrafı gösterilse de bu fotoğraflardan hiç biri söz konusu şahsa benzememektedir. Sonunda dolandırıcılık olaylarına bakan bir başka polis olaya el koyarak ünlü dolandırıcıların fotoğraflarını gösterir.
Bu fotoğraflardan bir tanesi Neumark’a musallat olan adamın ta kendisidir ve polisçe “Tükürük Komiseri” olarak tanınmaktadır.
O yılların Türkiye’sinde yerlere tükürenlere karşı mücadele başlatılmış ve bu eylemi yapanlara ceza verilmektedir. “Tükürük Komiseri” lakaplı dolandırıcı yerlere tüküren birini gördüğünde karakola götürmek üzere koluna girmekte ve birkaç adım sonra tüküren kişiyi caza vermektense bir miktar rüşvet vermeye ikna etmektedir. Neumark’ı gazetelerde çıkan fotoğraflarından tanıyan dolandırıcı ondan bedava bira içebilmek için 4. Şubede müdür olduğunu söylemiştir.
Polis bir gün sonra yanında “Tükürük Komiseri” ile Neumark’ın yanına çıka gelir. Olayın tutanağı Neumark’ın daktilosunda ve daktiloyu daha hızlı yazdığı için bizzat Neumark tarafından tutulur. Tutanağın belli bir aşamasında polis, Neumark’a adamı affetmesi için bazı gerekçeler söylemeye başlar. Sonunda Neumark tutanağa adamı tam olarak teşhis edemediğini yazarak olayı sonuçsuz bırakır. Ancak işin aslı daha sonra anlaşılır.
“Tükürük Komiseri” rolüne girerek sıradan insanlardan rüşvet alan ve dolandıran adam, bu kez polise rüşvet vererek kendini kurtarmıştır.
Gazetelerdeki bazı haberlerin satır aralarına bakılırsa şimdilerde ortalıkta “FETÖ komiserleri” dolaşıyor. FETÖ ile ilgisi olduğunu bildikleri bazı şahıslara yanaşan bu “FETÖ komiserleri” avlarını polis ve savcıların elinden kurtarmak için yüklüce para kopartmaktadır. Elbette henüz buna ilişkin somut belge yoktur. Ancak ortada bol söylenti vardır ve bazı gelişmeler olayın doğru olduğuna işaret etmektedir. Üstelik bu “FETÖ komiserlerinin” bazı siyasiler ya da onlara yakın olan kişiler olduğu söylenmektedir.
“FETÖ komiserleri” yanında “Tükürük Komiseri” melekler kadar masumdur.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.