TETİKÇİLERE SÖZÜM VAR!

Yalan, talan, yağma, hırsızlık, sahtekârlık, ahlaksızlık, hainlik adamakıllı tavan yaptı.

İnsanı, insan yapan yüz yılın değerleri, avucumuzun içinden kayıp gitti.

Güzelim ülkemizin dağı, taşı, suyu, yetmedi kimliği satıldı.

Bugün, Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nden geriye ne kaldı?

Laik, demokratik, insan haklarına saygılı, çağdaş hukuk devletinden söz edebilir miyiz?

Demokrasiye Fatiha okunmadı mı?

Özgürce yazabiliyor muyuz? Özgürce konuşabiliyor muyuz?

Şeriatın ayak seslerini duymuyor musunuz?

T.C.’nin Anayasadan çıkarılması isteniyor.

“İslam Cumhuriyeti’nin” açıklanması eli kulağında.

Acı gerçekler tartışma götürmeyecek denli canımızı yakıyor.

Açmazların içinde boğulurken, hala birbirimizi yemeye çalışmak niye?

Aklım almıyor, mantığım kabul etmiyor bu savrulmaları.

Durduk yerde genel başkanlık tartışması yaratmak neyin nesi?

Muharrem İnce kazandı da genel başkanlığı elinden tüfek zoruyla mı aldılar?

Kılıçdaroğlu’nu bende yeterli bulmuyorum, ancak seçim sonuçlarına saygı duyulması gerektiğine inanıyorum.

“Abdullah Gül, CHP’nin çatı adayı olacakmış.” Daha neler? Ortada hol yok, yumurta yok. Henüz Cumhurbaşkanlığı seçiminin takvimi belli değilken koparılan gürültü muhalefetin atar damarına gönderilen kurşun gibi.

Bilinmesini isterim ki, Gül aday gösterilirse, ben de oy vermem. Ancak, parti içinde fırtına koparmak yerine disiplin kurallarına uyulmasını isterim.

Sayıları bir elin beş parmağını geçmeyen “Kurşun askerler” kime hizmet ediyor?

Aslında kime hizmet ettikleri biliniyor.

Olmayan sorunu varmış gibi göstererek, bilinçli bir şekilde servis etmek ancak ve yalnızca AKP’ye yarar.

CHP’yi, “Kavgacılar partisi” gibi göstererek, AKP’nin değirmenine su taşımak, kısaca, hainliktir.

Denenmiş yollarda yürümemeliyiz, tuzaklara düşmemeliyiz!

Bu konuda Toplum Bilimci Prof. Dr. Emre Kongar bakın ne diyor? “Otoriter ya da totaliter eğilimli rejimlerin en büyük destekçileri; dogmatik fanatikler, rejimden beslenenler, lümpenler ve Demokratik Muhalefete muhalefet edenlerdir.”

“Demokratik Muhalefete muhalefet hareketi”, iktidarların sürelerini uzattığı oranda, otoriter ve totaliter eğilimli iktidarlara hizmet eder.”

Neymiş efendim?

Anlamayanlar için bir daha yazalım: “Muhalefete muhalefet edenler, rejimden beslenenlerdir, lümpenlerdir, dogmatik fanatiklerdir.”

Lütfen tetikçiliği bırakalım…

***

GAZ ÇIKTI MI? ÇIKMADI MI?

Hiç bir masraftan kaçınılmadı. Teşkilat-ı umumi-ye Karadeniz’de toplandı.

Dostu, düşmanı kıskandıracak denli süslenen Fatih Araştırma Gemisi’ndeki yerini alan hazineden sorumlu Berat Albayrak, bundan böyle Türkiye’de cari açık konuşulmayacağını, artık cari fazlalık ve döviz fazlalığı dönemi başladığını müjdeledi.

Enerji Bakanı Fatih Deniz, Damat Berat’tan aşağı kalır mı? O da, Türkiye’nin şahlandığını en az on kez müjdeledi.

Müjdenin en katmerlisini Cumhurbaşkanı Erdoğan verdi: “Rabbim bize bu güne kadar görülmemiş bir kapı açtı. Türkiye tarihinin en büyük doğal gaz keşfini gerçekleştirdik” dedi.

İki yıl gibi kısa süre içinde ise (Uzmanlar 5-6 yıl diyor) pastanın servisine başlanacağının tarihini söyledi: 2023.

En önemlisi de, benzer haberi çok yakında Akdeniz’den beklediğinin altını çizdi.

Akdeniz’den de böyle güzel müjdeler çıkacağına inanıyorum.

Yılmaz Özdil her ne kadar “Aynı müjde daha önce 8 kez verilmişti” dese de, bunları belgeleriyle kanıtlasa da, ben Akdeniz’den seçimlere üç-beş ay kala ikinci bombanın patlayacağına yürekten inanıyorum.

Doğrusunu söylemek gerekirse, Yılmaz Özdil gibi çekememezlik yapamam.

Gaz çıktı bir kere, durdurabilene aşk olsun.

“Çıktı” diyenlerle, “Çıkmadı” diyenler belli olsun!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.