Talana izin yok!

*Çardakbelen Köyü’nde
yürütülen çakıl ve kum ocağı faaliyetleri, çevrecileri çileden çıkardı.

*Kaymakam Kazım
Karabulut, çalışmaların geçici olarak durdurulduğunu belirtti.

Mustafakemalpaşa’ya Bursa’dan gelerek bilgilendirme
toplantısı yapan çevre dostları, hazineye ait 50 bin metrekare alanda Erişsan
A.Ş. firması tarafından yürütülen talanın durdurulmasını istedi.

Çardakbelen Köyü’nde yapılan bilgilendirme toplantısına;
Bursa Doğader Başkanı Murat Demir, Bursa Tabipler Odası Yönetim Kurulu Üyesi
Şeref Tuzcu, Bursa Ziraat Odası Başkanı Orhan Sarıbal, CHP İlçe Başkanı Gürkan
Esen, CHP Yönetim Kurulu Üyeleri, CHP eski Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık,
Çeltikçi Belediye Başkanı İzzet Dede, Kültür Sanat Derneği Başkanı Kekil
Şimşek, Engelliler Derneği Üyesi Necati Gülmez, Atatürkçü Düşünce Derneği
Başkanı Yılmaz Şen, Atatürkçü Düşünce Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Necat
Korkmaz, TEMA Gönüllüsü Rasim Balaban, Çevre Koruma Derneği Başkanı Eren Öz,
Eğitim-Sen Başkanı ve Doğader Temsilcisi S. Ali Geçici’nin yanı sıra çok sayıda
çevreci katıldı.

            Açılış
konuşması yapan Doğader Temsilcisi S.Ali Geçici, Kirmasti Çayı’nda yapılan doğa
katliamına karşı başlatılan direnişe, Bursa’dan gelen çevre dostlarının da destek
verdiğini duyurdu.

Geçici, “Köy Merası hudutları içinde hazineye ait alanda
Erişşan Firması tarafından başlatılan talanın durdurulmasından memnun olduk.
Ancak, geçici olarak durdurulması hiç bir şey ifade etmez. Firma yetkilisinin
amacı bellidir. Karaorman Köyü’ndeki 600 dönümlük köy merasını nasıl talan
ettiği belgelerle ortada iken Çardakbelen Köyü’nde bu talana dur demek
zorundayız. Mücadelemiz sınırlı olmamalı. Köyünüz topraklarına sahip çıktığınız
gibi, komşu köylerdeki talana da dur demek zorundayız. O köylere de yardım
edersek bu müsibetlerden kurtulabiliriz. 24 Kasım 2009 günü devletin
birimlerine dilekçeyle başvuru yaptık. Cevabı daha dün geldi. Gerekli
incelemeler yapılacak.” dedi.

Ardından söz alan Doğader
Temsilcisi Murat Demir “Biz size destek olmak için buradayız. Suyun, canlılar
için vazgeçilmez bir ihtiyaç olduğu unutulmamalıdır. Birileri su kaynakları
üzerinde tasarruf yaparak 49 yıllık kullanım hakkını elde etmeye çalışıyor.
Toprağın kullanma hakkı toplumun ve canlılarındır. Bu ülkeye taş ve kum da
lazımdır. Ancak kontrolsüz şekilde çıkarılmaktadır. Denetleme sistemi yoktur.
Ayrıca bu bölgede mermer de çıkarılmaktadır. Ancak bu mermerler Bursa’nın
ihtiyacı için çıkmıyor. Son bir yıl içinde mermer çıkarma kapasitesi 625 kat
artmıştır. Birileri zengin olacak diye yaşadığımız topraklarımızın, suyumuzun
yok olmasına izin vermeyeceğiz. Yapılan bu vahşice saldırı ve talan yüzünden
dere yatakları değişmiş ve yaklaşık bir ay önce Mustafakemalpaşa Sol Sahil
Ovası’nda meydana gelen su baskınları ova köylerinide yaklaşık 40 bin dönümlük
araziyi su altında bırakmıştır. Bunda yağışların katkısının da büyük olduğu
doğrudur. Mermer ocaklarının çökertme havuzlarındaki pisliklerin yıllardır
Mustafakemalpaşa Çayı’na akıtılarak Uluabat Gölü’nün tabanının yükseldiği bir
gerçektir. 50-60 yıl önce Uluabat Gölü, 15-16 metre derinliğe
sahipti. Erişsan Firması, Karaorman, Yalıntaş ve son olarak da Melikköy başta
olmak üzere 3 metre
boyundaki kullanılabilir toprağı yok ederek Uluabat Gölü’ne akıtılmıştır. Göl,
son yağışlarla 5-6 metreye yükselmiş ancak yazın kurak dönemlerde 2 metreye
kadar düşmektedir. Ramsar sözleşmesi ile koruma altına alınan bu gölümüzü en
kısa zamanda kendi ellerimizle kurutacağımız bir gerçektir. Tanrı’nın bize
bahşettiği suyumuzu, gölümüzü ve doğamızı korumak zorundayız” dedi.

Bursa Ziraat Odası Başkanlığı
Temsilcisi Orhan Sarıbal; “Ülkemizin bir çok alanında başlatılan doğa
katliamını yaratanlar, iktidarlardır. Ankara’da karar alırlar, masa başında
onaylarlar. Sorunları yaratanlar çözüm noktasında ise katkıda bulunmazlar.
1980’li yıllarda başlayan bu süreç tarım politikalarını bilerek bu tür
sorunlarla bizleri başbaşa bıraktılar. Tarımı bitirerek köylerin şehirlerde
varoşlaşmasına neden oldular. Bu varoşlar da bir şekilde kontrol altına
alınarak oya dönüştürülmektedir. Boşalan köylerde de talan yapılması bundandır”
dedi.

Tabipler Odası Başkanı Şeref Tuzcu
“Bizim oda olarak anlayışımız koruyucu sağlık kavramının ele alınmasını
gerektiriyor. Bizler 20-30 hatta 50 yıl sonrasını düşünmek zorundayız.
Yoksullaşan köy halkı ve bu halkın çocuklarının sağlıklı olarak büyümesi mümkün
değildir” dedi.

Toplantının ardından, tüm
katılımcılar ve köy halkı dere yatağında yapılan talanı yerinde inceledi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.