Tacizcinin partisi olur mu?

Türkiye’de yönetilmesi en zor parti CHP’dir.

Parti içi demokrasinin işletilmesi adı altında her türlü eleştiri, hatta hakaret yapıp partide kalmak mümkündür.

Bir kısım tembel CHP’liler önlerine konan sosyal medyada CHP’ye düşmanlık yapanların ağzıyla konuşmaktan bile kaçınmazlar!

Genel Başkanı yerden yere vurmak, “Ondan bir şey olmaz, kumpas kasetiyle geldi, hemen çekip gitmeli,” demenin bile bedeli yoktur CHP’de…

Kolay kolay kimse partiden atılmaz, kimse bu nedenle Disiplin Kurulu’na sevk edilmez.

Çünkü her CHP’li kendini partinin gerçek sahibi olarak kabul eder.

Bursa sol siyasetinin önderlerinden biri olan Mustafa Şenyurt’u aradım “taciz” iddiaları sonrasında…

İlginç bir saptama yaptı:

“Bu partide bir ilçe başkanı 2 yıl ilçe merkezini açmasa, kimse sen orada ne iş yapıyorsun demez. Bu parti yönetilemiyor.”

Benzer bir cümleyi Şadi Özdemir’den duymuştum (Şadi-Nuray Özdemir çifti Kovid-19 nedeniyle evde tedavi oluyorlar, geçmiş olsun!):

“İl başkanlarının sorumlulukları çok, yetkisi yok. Çalışmayan ilçelere bir şey yapılamıyor.”

 ***

 Mete Akyolcular’ın karıştığı taciz iddiaları konusunda da CHP’de bir yönetilemezlik sorunu ortaya çıktı.

İddialar bu boyuta varmadan duruma acil olarak el konulup, Mete Akyolcular derhal görevden alınması gerekirken, iş sürüncemede bırakıldı, olay büyüyerek, yerel ve ulusal kamuoyunda CHP’yi zan altına bırakacak noktaya getirildi.

Oysa iki yıl önce benzer bir iddia gündeme gelmiş, Bursa’nın merkez mahallelerinden birinin üyesi bir kadının yakınması bizzat Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Lale Karabıyık tarafından Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na iletilmiş, hatta bir görüşme de sağlanmıştı.

Milletvekili Erkan Aydın da buna tanıktır.

Ne yazık ki, o gün bir işlem yapılmamış, dahası iki yıl sonra Mete Akyolcular yeniden Osmangazi İlçe Başkanlığına seçilmişti.

Akyolcular’ın başkan adayı olduğu dönemde İl Başkanı İsmet Karaca’ya itirazlar yapıldığını biliyorum.

“Başkan bu arkadaş olmaz. Başka birini bul” demelerinin altında yatan nedenlerinden biri de Mete Akyolcular’la ilgili söylentilerdi.

Başkan Karaca da dinlemedi ve bu olay patlak verdi.

 ***

CHP’nin bu konuda daha duyarlı olması, Genel Merkez’in “Şüyu’i vukuundan beterdir” sözüne uygun hareket etmesi şart…

Kulağının üzerine yatan bir CHP Genel Merkezi olduğu gerçeği ortada…

Ve bunun bedelini bütün CHP’liler ödemek durumunda kaldı (Hızlı hareket etmeyen örgütlenmeden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı derhal bu görevden uzaklaştırılmalı diye düşünüyorum).

 ***

 Ancak, taciz iddiaları bir partinin tümünü bağlamaz. Lağım medyası bunu yapmaya çalışsa da 1 milyon 200 bin üyesi olan ve de 11 milyon oy alan bir partide böylesine onlarca, hatta yüzlerce insanın çıkması mümkündür.

Diğer partilerde, özellikle iktidar partisinde neler döndüğünü biz gazeteciler gayet iyi biliyoruz.

 ***

 Bir şeyi daha biliyoruz ki, esas taciz hikayeleri kapalı toplumlarda meydana gelir!

Erkek erkeğe yaşanılan alanlarda, başta Ensar Vakfı olmak üzere kadına yaklaşmanın günah sayıldığı yurtlarda pek çok rezalet ortaya çıkar ve yüzde 99’u herkesin bildiği bir sır olarak kalır.

 ***

 Bu noktada son sözü Bursa sol dünya görüşünün vicdanlı bir ismi Mustafa Özçelik’e bırakıyorum:

“Ağırlıklı muhafazakar seçmen tabanının siyasi temsilcisi AKP uzun zamandır özellikle tarikatlar üzerinden cinsel çocuk istismarı, taciz, tecavüz olayları ile muhalefet tarafından politik yıpratılma hamlesine stratejik cevabı AKP’nin genel başkanının teşkilatına ‘CHP’nin cinsel istismar olaylarının üzerine gidin’ talimatı ile pireyi deve yapabilecek bir strateji ile harekete geçilmiştir.

Bu tür olaylar ahlaki ve adli olaylardır. Gereği hukuk ve tıp alanı içinde yapılır.

Herhangi bir partisi yoktur. Cinsi sapıklıktır. Tıp ve psikoloji alanında tedavi amaçlı yeri vardır. Bizim gibi toplumlar için siyasi malzemedir.

Muhafazakar ve kapalı toplumlarda cinsel sapkınlıklar gelişmeye ve yaygınlaşmaya müsait iklimlerdir. Aynı zamanda ‘Kol kırılır, yen içinde kalır’ gizliliğindedir. Ortaya çıktığında da benzerlikleri olanlar kendi kusurunu gizlemek için sesini yükseltme stratejisi izlerler.

Günümüzde siyaset alanında olup bitenler sorunu gerçek temelinde tartışmak yerine böyle gelmiş böyle gider tadında, ‘Sus be kardeşim sende de olur bende de. Yüzün kara seninki benden kara’ anlayışı ile başka bir gündeme kadar gündemde tutarak kayıkçı kavgasını sürdürecek olan siyaset ve kamuoyu sorunu gerçek yönleri ile gerçek tarafları tarafından tartışılmadan geleceğe havale ederek bir başka popülist konu üzerinden ülke siyaseti patinaj yapmaya devam edecektir.”

 ***

 Bu yazının dipnotu: Mete Akyolcular üzerinden CHP’ye yüklenen lağım medyası ve iktidarın parayla eklemlenmiş aparatları “Üniversiteler fuhuş yuvası” oldu sözüne ilişkin tek satır haber yapmadılar, sosyal medyada paylaşmadılar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.