SİZ KİMSİNİZ?

Fetö evlerinde yetiştiği söyleniyor.

Söylemeye çekinse de Atatürk düşmanı, şeriatçı. Ancak takıyye yapıp, rüzgâra göre yelken açıyor.

Bakmayın dindar geçindiğine. Korkaklığını gizleyebilmek için dindarlığı örtü olarak kullanıyor.

Aslında dincidir, düzencidir. Daldan dala konar, bukalemun gibidir.

Anlayacağınız güce tapanlardandır.

Yüreksizliğini başkalarında arar.

Kim bunlar?

Daha üç ay önce açıklama yaptı Türk Eğitim-Sen Bursa 3 No’lu Şube Eski Başkanı Altuğ Meşe, “Fetöcüler en fazla Milli Eğitim’in içinde yuvalanmış, faaliyetlerini hala hız kesmeden sürdürüyor. Eğitim-Bir Sen’i ele geçirdiler, burada yuvalanıyorlar. Sendikayı maske olarak kullanıp kendilerini sözde legalleştiriyorlar.”

Altuğ Meşe’nin söylediklerine katılmayan var mı bilmiyorum.

Ancak, altı çizilerek üzerinde durulması gereken bu iddialar sürüyor.

Kafaları karıştıran gelişmelerden bir örnek verelim:

Karacabey Ulviye Matlı Fen Lisesi Müdürü Murat Deniz, Anadolu Lisesi’ne atandı. Yerine Anadolu Lisesi Müdürü İbrahim Çalı görevlendirildi. Onlarca öğretmen, öğrenci ve veli ile görüşülerek yapılan bu haber sırasında, İbrahim Çalı’nın Fen Lisesi’ne atanmasını istemeyen bir Allah’ın kuluna rastlanmadı.

Benim için rastlansaydı sürpriz olurdu. Çünkü, 21 yılda verdiği hizmetler kolay, kolay unutulacak gibi değil.

Başarı ödüllendirilirken, yukarıda  adı geçen sendika yöneticisi birinden mesaj geldi. Öncelikle ilginç mesajı okuyalım:

“Güya istemeyenleri iftira ederek yazıyorsunuz. Bir de İbrahim Çalı’yı Fen Lisesi’nde Müdür olarak görmek isteyenleri yüreğiniz varsa yazsana. Başta kendini birinci sıraya yazarak; Sıkıntı yok, eğer siz ve sizin düşüncenizde olan zihniyet bizi eleştiriyorsa, biz doğru yoldayız.”

İbrahim Çalı istenmeseydi, atanabilir miydi? A be şaşkın.

Beyin özürlünün ne demek istediğini açalım: İbrahim Çalı’yı Fen Lisesi’ne istemeyen varmış da, biz bunları istiyormuş gibi göstererek iftira atıyormuşuz.

Haber iyi okunduğunda kimseye iftira atmadığımız anlaşılacaktır. Kaldı ki, ne diye iftira atalım?

İstemeyene en azından biz rastlamadık. İstemediğini söyleyen varsa, isim gönderilmesi durumunda yayınlarız.

Başkasında yürek arayan, bakalım kendi isminin yayınlanmasını isteyebilecek mi?

Bu arada, İbrahim Çalı’nın görevlendirme haberine bir hafta içinde bine yakın beğeni olduğunu anımsatmak isterim.

Israrla isim görmek isteyenin, çiçek bahçesine dönüşen Fen Lisesi’ne gitmesini öneririm.

Gelelim Vehbi’nin kerrakesine.

“Siz ve sizin düşüncenizde olan zihniyet bizi eleştiriyorsa, biz doğru yoldayız” derken, bölücülük yaptığınızın farkında mısınız?

“Siz, biz” ne demektir?

Sizin yolunuz hangisidir?

50 yıla yakındır gazetecilik yapıyorum. Hakkımda açılan dava sayısı 72 oldu. İlk günden bu yana Atatürkçüyüm. Hiç sallanmadım. Atatürkçü çizgiden hiç sapmadım. Laik, demokratik, özgürlükçü, tam bağımsız, sosyal, hukuk devleti isteğimden hiç geri adım atmadım. Kısaca hiç değişmedim. İlk gün ne söylediysem, bu gün de aynı şeyleri düşünüyorum.

Okulunu zehirleyen öğretmen bozuntusu.

“Keşke Yunan kazansaydı” zihniyetin uzantısı.

Ya siz kimsiniz?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.