Seni hiç sevmediler mi baba?

Merak ediyorum çocukluğunu;
Saçını okşayan, sırtını sıvazlayan, gözlerinin içine bakarak konuşan, seninle balığa çıkıp top peşinde koşturan, güreş tutuşan, yerlerde yuvarlanan, uçurtmanın ipine seninle birlikte asılan, karınca yuvalarının başında diz çökerek sana hayatı oracıkta anlatan, yanında yürürken elini sımsıkı tutan bir baban olmadı mı senin hiç baba?
Biz çocuklarınla konuşurken gözlerinden çıkan ateşe bakıyorum da, sen nasıl böyle kinle dolu büyüdün diye düşünüyorum baba?
Büyük bir oluşumun küçük bir elemanı olarak yetiştirilirken içine hep nifak tohumları mı ektiler yoksa senin baba?
Ki vakti gelince o tohumlar patlayarak zehir toplarına dönüşüp hem seni, hem de çocuklarını yakıp kavursun diye…
Üzülüyorum ben senin için baba…
İçinde sevgi yerine öfke taşıdığın için, sana baba diyenlere şefkat yerine hiddetle yaklaştığın için, gazabından korkanların yüzlerindeki korkulu bakışlardan keyif aldığın için…
Galiba anlıyorum ben seni baba…
Evet, seni hiç sevmemişler baba.
Sevilmenin hazzını sana hiç yaşatmamışlar.
Bilmediğin bir şeyi  sonradan öğrenmediğin gibi, içindeki bu sevgisizliği de marifet sanmışsın baba.
Nasılsa höt derim susar, pöt derim pısar diye bilmişsin.
O küçükkendi baba.
Bak artık ben büyüdüm.
Bak artık ben korkmuyorum.
“Beni korkutma, korkuyla sağladığın gücün korkutamadığın zaman biter” derdim ya sana hep.
Keşke bıraksaydın da sevgim sana ulaşsaydı be baba.
Keşke sen de beni sevseydin şöyle doya doya.
Sevgin içimde fersah fersah büyürken ben sana senin bana sarıldığından çok daha fazla sarılırdım inan ki baba.
O zaman beni sarıp sarmalayan kollarının arasında güvenle büyür, kollarının arasından beni hayatın ortasına yavaşça bırakmandaki hassasiyetine hayran olur, içimdeki gücü keşfedip kendi kendime yetebilmem için beni özgür bırakışına minnet duyardım.
Sen bunu yapmadın baba.
İstedin ki hep senin dediğin olsun.
İstedin ki hep senin emirlerine uyulsun.
Sen artık yaşlanıyorsun baba.
Elini bana vermezsen, bildiklerini bana öğretmezsen sen yaşlı ve hasta bir adam, ben de sana bakmaktan aciz bir çocuk olarak yok olur gideriz.
Bana güç ver baba.
Bırak kendi dünyamı kurayım.
Bırak kendi düzenimi oturtayım.
Bu dünyada sana da yer var, bana da…
Korkma, 
Benden korkma baba…
Çünkü ben devletimi çok seviyorum Devlet Baba…!
Bu Babalar Günü’nde, yukarıda yazdıklarımın tam zıttı olan kendi babamı rahmetle anıyor, özlemle ellerinden öpüyorum.
Babalığa layık tüm babaların Babalar Günü Kutlu Olsun…
cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.