Sarıgül piyondur

İstanbul Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, manyetik
bir insandır. Bugüne kadar dört parti değiştirdi. Her partide üst kademelerinde
görev almak istedi, bugüne kadar bu mümkün olmadı. CHP’de iken Şişli Belediye
Başkanlığına seçildi. Daha sonra ki dönemlerde Belediye Başkanlığı kendisini
tatmin etmemiş olacak ki CHP Genel Başkanlığı’na aday oldu. Koşullar
değişti-gelişti ve CHP’den mahkeme kararı ile uzaklaştırıldı.

            Sayın
Sarıgül dört partide de olmadığına göre kendisi “Parti kurayım” dedi ve Türkiye
Değişim Hareketi adı altında girişime kalktı. Şimdi bu çalışma içerisindedir.

            Bir insan
parti kurmaya kalktığı zaman bulunduğu görevlerden istifa eder. Bu insanın
dürüstlüğünden ve erdemindendir. Bir taraftan Belediye Başkanlığına devam edeceksin,
diğer taraftan. Parti kurmaya çalışacaksın. Belediye hizmetlerini doğal olarak
aksatacaksın. Bir insana hangi göreve getirilmek istemiyorsa, seçildiğinde
orada görev yapsın diye oy verilir.

            Bir
taraftan parti kuracağım diye çalışacaksın, diğer taraftan görevini
aksatacaksın. Belediye’nin telefonlarını v.s. imkânlarını kullanacaksın, sonra
da “Ben dürüsttüm” diye ortaya çıkacaksın. Bu hareketi ile Sayın Sarıgül
dürüstlüğünü yitirmiş olmuyor mu? Yarın parti kurarsa seçmenden nasıl oy
isteyecektir. Hoş Türkiye o hale geldi ki dürüst olana oy yok. Palavra, hamaset
prim yapıyor, oylar böylece toplanıyor. Eseceksin, gürleyeceksin, açık hava
mitinglerinde canlı müzik çaldıracaksın. Lahmacun, ayran vereceksin. % 7 oy
toplayacaksın. Türkiye bunun örneklerini gördü.

            Sarıgül’ün
sağ partililerden oy alabileceğini zannetmiyorum. CHP’de istediği mevkiye
gelemeyen, küsen, kırılan seçmenden bir miktar oy alabilir.

            AKP,
önümüzdeki genel seçimde aşırı derecede oy kaybına uğrayacaktır. CHP oy
artışına geçmiştir. İktidarı olma noktasına gelmiştir. Kamu oyu yoklamaları
bunu göstermektedir. Öyleyse Okyanus ötesi güçler, kendi güdümünde gitmeyecek,
isteklerini yerine getirmeyecek, bir sol partinin iktidar olmasını
istemiyorlar. Böyle bir sol partinin önü kesilmelidir. Bu durumda karşısına
sözde sol’dan olan bir şahıs çıkarılmalıdır. % 3-4’de oy alsa yeterlidir. Bu
CHP’nin önünü kesmek için önemli bir tuzaktır.

            Bana öyle
geliyor ki, bugün piyon olarak, Sayın Mustafa Sarıgül kullanılmak
istenilmektedir. % 10 barajı aşması mümkün değildir. Önemli olan % 3-4’de olsa
CHP’nin oyunu azaltabilmektir. Oynanmak istenilen oyun budur.

            Sarıgül
bunun farkındadır. Uzun süredir, parti kurma tarihini ertelemektedir. Şimdiki
program baharda, olmazsa yazın partisini kuracaktır. Veya okyanus ötesi, bu
zaman diliminde, Sarıgül’den daha farklı bir kişiyi bulursa, onu Türkiye’ye
lanse edecektir. Oynanan oyun budur.

Sarıgül, neden sadece CHP küskünlerinden oy alabilir dedim.
Bir ilçede CHP’de başkanlık yapmış bir arkadaşımıza, bu görevi vermiştir. Yine
bir vilayette benim arkadaşım, eski CHP’li hatta milletvekili adayı olup,
seçilemeyen, ancak devamlı arayış içinde olan bu kardeşim, şimdi TDH’nin il
başkanlığına getirildi. İlçe ve il başkanı olan arkadaşlarım, yönetim
oluşturmak için sol seçmenden yararlanacaktır. Oy alabilmek için de sol seçmene
yönelecektir. Bu da yalnızca Amerika’nın işine yarayacaktır.

            Önümüzdeki
seçimlerde bu iktidardan kurtulmak için solun parçalanması değil, bütünleşmesi
gerekmektedir. A Partisi, B Partisi demeden CHP de bütünleşme zamanıdır.

            Sol
seçmen, sağ seçmenleri de ikna ederek ve çok çalışarak

            OKYONUS
ÖTESİ OYUNLARI BOZMALIDIR ve İKTİDAR OLMALIDIR.

SOYKIRIM

            Ermeni
diasporası, yıllardır, inatla çok çalışarak, maddi ve manevi imkânlarıyla,
bütün dünya milletlerinde sözde soykırım iddialarını benimsetmektedir. Şu anda
2-3 ülke parlamentosu sözde soykırım iddialarını kabul etmiştir. Türkiye bu
konuda yeterli çalışmayı yapmamaktadır. Lafla ve tehditle konuyu
geçiştirmektedir.

            Fransa,
İsviçre demokrasinin ve özgürlüğün beşiği olduğunu iddia etmelerine karşın,
Türkiye Ermeni halkına 1915-1919 yılları arasında soykırım yapmamıştır,
ifadesini yasaları ile yasaklamıştır. Bu ifadeyi kullananlara da ceza
vermektedir.

            Biz,
“Tarihi tarihçiler ve belgeler aydınlatır” diyoruz. “Komisyon kuralım” diyoruz.
Ermenistan, gerçek meydana çıkacak diye kabul etmiyor.

            Avrupa
devletlerine, “Türkiye Ermeniler’e soykırım uygulamadı” diyoruz, fakat kabul
ettiremiyoruz. Çeşitli siyasi nedenlerle, parlemontalarından, “Türkler
Ermenilere soykırım uygulamıştır” yasalarını çıkartıyorlar. Soykırımı kabul
eden devletlerin halkları da bu konuda bizim ihmalkârlığımız yüzünden
aydınlanmamıştır.

            Benim
önerim şudur: Türkiye, İngiliz, Fransız, Rus ve Osmanlı arşivlerinden,
1915-1919 yılları arasındaki tehcir olaylarının belgelerini bir tarihçiler
kurulu ile İngilizce yazılmış kitap veya kitaplar haline getirsin. Kitabın ön
sayfasına da, Ermenistan Başbakanının 1924 yılında söylediği “Osmanlılar bize
soykırım uygulanmadı, bizi bağımsız devlet kurmamız için teşvik eden ve
şımartan devletler yüzünden Osmanlı ordusunu arkadan vurduk, ikmal yollarını
kapattık, ikmal malzemelerini talan ettik, Türk köylerini yaktık, yıktık,
Türkleri katlettik. Osmanlıyı tehcire biz zorladık” ifadeleri yazılsın.

            Yazılan
kitap, bütün dünya milletlerinin en icra köşelerindeki kütüphanelerine,
büyükelçiliklerimiz ile dağıtılsın. Ayrıca büyükelçiliklerimize gelen, o
milletlerin insanlarına hediye olarak verilsin. Türkiye’ye gelen her turiste
bir yıl değil, devamlı olarak pasaportla birlikte bu kitaplar sunulsun.

            Dost
görünen, düşman yöneticiler, gerçeği halkı ile beraber öğrensin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.