“Sağlık haktır, satılamaz”

Karacabey Tüm Emekliler Sendikası (Emekli Sen) sağlık hizmetinde vatandaşların soyulduğunu belirterek Sevgi Yolu üzerinde imza topladı.
“Sağlık haktır, satılamaz” diyen Emekli Sen, herkese eşit, parasız, nitelikli, ulaşılabilir sağlık hizmeti verilmesi için ülke genelinde imza kampanyası başlattı. Kampanya kapsamında dün Sevgi Yolu üzerinde imza toplayan İlçe Temsilciği, imzaları 5 Ocak’ta İl Sağlık Müdürlüğü’ne teslim edecek.
Sağlıkta dönüşüm müjdeleriyle vatandaşın kandırıldığını dile getiren Emekli Sen İlçe Temsilcisi Salih Tunç, “Yasa yürürlüğe girdiğinde, ‘artık Türkiye’de yaşayan herkes sadece vatandaşlık numarasıyla istediği hastaneye gidecek, yani hastane ayrımından kurtaracağız’ denildi. ‘Tüm eczanelerden ilaç alabileceksiniz. Dolayısıyla SSK ilaç kuyruklarına mahkum olmayacaksınız. Beş farklı sosyal güvenlik sistemi ve buna bağlı ayrı ayrı hizmet sunumu var.
Hükümet olarak hepinize eşit, adaletli sağlık hizmetinin verilmesini sağlayacağız. Kayıt dışı ödemeler ve bıçak parası tarih olacak. İsteyen istediği hastaneye, istediği doktora gidecek, doktor-para ilişkisi kalmayacak. Sağlık hizmetleri finansmanının Genel Sağlık Sigortası tarafından sağlanmasıyla hizmetin sunumu kolaylaşacak. Verim ve etkinlik artacak. Herkes sağlık güvencesine kavuşacak. Sağlık hizmetinin maliyetinin denetimi kolaylaşacak. İlk basamak sağlık hizmeti için, aile albümünüzde aile hekiminize yer açacaksınız’ denildi. Bütün bu yalanlar ve söylemlerle önce toplum dönüşüme hazırlandı ve sağlıkta dönüşüm programı uygulamaya konuldu.
Söylenenler bunlar. Ancak bakın neler oldu;
Hastaneye gitmek üzere, Alo 182 Merkezi Randevu Sisteminden randevu alan vatandaş 4,5 lira katılım payı ödüyor. Böylece telefonla randevu alırken vatandaştan alınmaya başlanan para, hastane kapısından içeri girildikten itibaren ilaç katılım payı, muayene katılım payı, reçete ücreti, tetkik farkı ücreti, erken muayene farkı gibi değişik isimlerle akmaya devam ediyor.
Özel hastanelerde, devlet hastanelerinde, üniversite hastanelerinde, aile hekimlerinde yapılan tedavinin faturası eczanelerde tahsil ediliyor.
Başlangıçta devlet ve üniversite hastanelerinde ücretsiz olan yada 3 lira olan muayene ücretleri 8 lira oldu. Aynı şekilde özel sağlık kuruluşlarında ve hastanelerindeki muayene ücretleri ise 16 liraya yükseldi.
Asgari ücretin üçte biri gelire sahip olan, her yurttaşa prim ödeme zorunluluğu getirilen Genel Sağlık Sigortası, sağlığın piyasadan satın alınmasının aracı olarak hayata geçirildi.
Öğretim üyelerinin mesai saatleri dışında verdikleri sağlık hizmeti için bir seferde asgari ücretin iki katını geçmeyecek şekilde ücret alabilmelerinin yolu açıldı.
Temel teminat paketinde yer almayan veya düşük bedel belirlenip, önceleri 12 kalem olan ancak daha sonra 29 kaleme çıkarılan İstisnai Sağlık Hizmetleri için, SGK’nın belirlediği fiyatın yüzde 200’üne kadar cebimizden ilave ücret ödüyoruz.
SGK’nın karşılamadığı sağlık hizmetlerini alabilmeleri için vatandaşlar, ‘Tamamlayıcı Sağlık Sigortası’ yaptırmaya zorlanıyor. Öylece özel sigorta şirketlerinê kaynak aktarılması sağlanıyor.
Hastanelere otelcilik anlayışı getirildi. Yataklı tedavilerde, tek kişilik tuvaletsiz özel oda için günlük 60 lira, tuvaletlisi için 90 lira, iki yataklı tuvaletli odalar için ise 45 lira cepten ödeme yapılıyor.
Sağlık Bakanlığı tarafından ilaç geri ödeme listesi daraltıldığından, kronik hastalıkları nedeniyle sürekli ilaç kullanan emekliler mağdur oluyor.
Doktorun yazdığı her bir reçetede üç kalem ilaca kadar eczaneye, 3 liradan sonraki her bir kalem ilaç için ise 1 lira ödüyoruz.
Özel hastane ve sağlık kuruluşları önce yıldızlı otel benzeri A-B-C-D-E olarak gruplandırıldı ve E grubu hastanelerde SGK fiyatının yüzde 10’u, A grubu hastanelerde ise yüzde 90 ilave ücret alınabiliyordu. Bununla yetinmeyen hastane sahiplerinin taleplerine karşı koyamayan hükümet 2013 yılında aldığı ve Kurban Bayramı arifesinde Resmi Gazete’de yayınlayarak yürürlüğe koyduğu kararla tüm özel hastanelerin yüzde 200’e kadar ilave ücret alabilmelerinin önünü açtı.
Toplumun sağlığını tüm yönleriyle koruyan sağlık ocaklarının yerine, getirilen aile hekimliğinin hiçbir fonksiyonu yok, ilk basamak sağlık hizmeti verilemiyor.
Kamu/özel işbirliği adı altında kent merkezlerinde, devletin tahsis edeceği kıymetli arsalar üzerine, inşa edilecek kent hastaneleri yıllarca devlete hizmet satma garantisine sahip oldukları için yurttaşların bu hastanelere gitmeleri zorunlu olacak.
Sosyal devletin ölüm fermanı anlamına gelen tüm bu uygulamalara karşı bir imza kampanyası başlatmış bulunuyoruz.
Herkese, eşit, parasız, nitelikli, ulaşılabilir sağlık hizmeti verilmesi, sosyal devletin en önemli görevidir. Sağlığımızı sermayeye peşkeş çeken bu anlayışa karşı duracağız” dedi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.