RAKI MARKASI VE DİYANET

MUSTAFA SOLAK KÖŞE YAZISI

Diyanet İşleri Başkanlığı’nca, alkollü içecek üreten bir şirkete ait markada “âlâ” ifadesinin geçmesi üzerine açılan davada, Allah’ın sıfatlarından birinin marka olarak kullanılmasının dinen uygun olmadığı gerekçesiyle, bu ifadenin hükümsüzlüğüne karar verip kaldırılması istendi.
Diyanet ‘âlâ’ sözcüğü için dini konularda en yüksek karar ve danışma organı olan Din İşleri Yüksek Kurulu’ndan görüş istedi. Kurul da “dinen haram kılınan bir nesne için Allah’ın sıfatlarından birinin marka olarak kullanılmasının doğru olmadığı”nı bildirdi.
Diyanet aslında dilekçesindeki bu ifadesiyle fetva veriyor. Burada sıkıntı rakının haram olup olmamasına dair görüş belirtmesi değil (ki dinen haram olduğu herkesçe biliniyor), neyin adlandırılıp adlandırılmayacağına dair yasalara müdahale etmesidir. Ekonomiden günlük yaşamın her alanına ilişkin karar verici hale getirilmesidir.
Diyanet, son yıllarda kullanılmaya başlanan “fetva” kavramıyla yasaları kendince ortadan kaldırmak, dönüştürmek istiyor. Rakı üretilip üretilmemesine dair de karar verici olmaya çabalıyor.
Görünen köy kılavuz istemez. Diyanet’in aile, sosyal yaşama, nişanlanmaya, evlenmeye, boşanmaya, mirasa, ticarete vb binlerce fetvası var.
Diyanet, resmi internet sitesinden yayınladığı “Telefon, mesaj ve internet yoluyla boşama geçerli midir?” sorusuna şu fetvayı vermişti:
“Bir kimse, yüzüne karşı “seni boşadım, benden boş ol” gibi boşamayı ifade eden sözleri şifahî olarak söylemek suretiyle, eşini boşayabileceği gibi, bu sözleri telefon, mektup, mesaj, internet ve faks yoluyla bildirerek de boşayabilir.”
Başka bir fetvada sol elle yemek yemenin “şeytan işi” olduğunu belirtmişti.
Mesele rakı veya tek tek fetvaların dine uygunluğu değil, özgürlüğümüz, milli birliğimiz.
Diyanet’in mevcut hukuk kuralları karşıtı ve sosyal hayatın doğumdan ölüme tüm anını düzenleyen fetvalarıyla adına millet diyemeyeceğimiz, birbirine yabancılaşmış bir toplum tasarlanıyor.
İnsanlık ve kadın onuruna aykırı, dinsel, hatta mezhepsel temelde bölen bu anlayış toplumsal yarılmayı artırıyor.
Dolayısıyla eğitimden diyanete devletin ve toplumun milli birliği bozucu yönde dönüştürülmesiyle karşı karşıyayız.
NOT: Milli devlete, laikliğe, insan onuruna, kadının özgürlüğüne, toplumsal huzura, yasalara aykırı durumları Diyanet’in fetvaları üzerinden incelediğim yeni kitabımı “DİYANET’İN FETVALARI (Atatürk’ten Bugüne Diyanet’in Dönüşümü)” inceleyebilirsiniz.
Kitabın bağımsız, çağdaş, kadının değer gördüğü bir devlet ve toplum olarak yaşamamızda değerlendirilmesi umuduyla…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.