PKK Gerçekleri

PYD, Suriye’de yaşayan kürtlerin temsilcisi gibi gösterilenin aksine PKK’nın o bölgedeki yapılanmasıdır. Bugün ABD ve koalisyon güçleri IŞİD’le mücadele bahnesiyle terör örgütü PYD’ye açık bir destek veriyor. Ne yazık ki bu maskenin arkasını görmezden gelen Batılı güçler, PKK’yla aynı terör örgütü olan PYD’nin yanında tavır alıyor.
PYD’nin parti tüzüğü incelendiğinde, PKK’nın anayasası olan KCK sözleşmesiyle benzerlik içerdiği net olarak görülmektedir. PYD parti tüzüğü, KCK Sözleşmesi’nin sözde Komünist Kürdistan’ın Suriye topraklarında kalan batı ayağını oluşturma stratejilerini içermektedir.
Kobani’de inşa edilen mezarlıktaki kulelerde PKK/KCK, Abdullah Öcalan ve PYD bayrakları birlikte dalgalanmaktadır. Oysa PYD, tüm bu ülkelerin resmen terör örgütü olarak kabul ettikleri PKK’nın Suriye’de taktığı maskedir. Örneğin İran’daki PKK yapılanması PJAK, Suriye’deki yapılanması PYD, bunun silahlı ordusuna YPG, bu ordunun kadın militanlarına YPJ, PKK’nın askeri kanadına HPG, gençlik kanadına YDG-H, üst yapılanmasına KCK gibi isimler veriliyor. Oysa, bunların hepsi aynı terör örgütü PKK ve uzantılarından başka bir şey değildir. Bu isimlerin hepsinin ideolojileri aynı, liderleri aynı, bayrakları aynıdır.
PKK/KCK’nın stratejisine göre Batı’da Suriye’nin Kuzeyini, Kuzeyde Türkiye’nin Güneydoğu’sunu, Güney’de Irak’ın Kuzeyini ve Doğuda İran’ın Kuzeybatısı’nda özerklik elde etmektir. PKK/KCK söz konusu özerkliği elde edebilmek için “demokratikleşme” kavramını kullanır. Özerklik kazanan bölgeler sonraki aşamada merkezi hükümetlerle olan ilişkilerinde federasyon sistemine geçmeyi isterler. Esas gaye ise federasyonlar kurulduktan sonra birbirinden ayrı bu 4 parçayı birleştirerek Komünist Kürdistan’ı kurmaktır. İşte PKK/KCK hedef alanındaki dört ülkede de faaliyet ve eylemlerinde bu plana sadık kalarak sistemli bir şekilde hareket etmektedir.
PYD günden güne artan bir şiddetle, işgal ettiği bölgelerdeki Arap ve Türkmen halklarına katliam, terör ve sürgün yoluyla açık bir soykırım politikası uyguluyor. Son olarak PYD, ele geçirdiği Tel Abyad kentinden yerel halkı göçe zorlamıştı. IŞİD’le olan savaş sırasında Türkiye’ye sığınan Arap ve Türkmenlerin yurtlarına geri dönmesini de sınır kapılarını kapatarak halen engellemeye çalışıyor.
Manzara bu haldeyken bir yandan PKK’yı terörist kabul edip diğer yandan bölgedeki çıkarları nedeniyle PYD’nin terör, zulüm ve soykırım eylemlerini göz ardı ederek bu örgütü meşru saymak, muhatap almak ve desteklemenin son derece çelişkili, etik ölçülerden uzak, çifte standart bir politika olduğu açık. Bu nedenle Türkiye’nin bütün dikkatini Esed’in tasfiyesine vermesi, PYD’nin bölgedeki varlığına ve faaliyetlerine göz yumması kendi birliğini ve bütünlüğünü tehlikeye atmaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.