Performans Değerlendirme Sistemi’ne karşıyız!

Eğitim Sen, uygulamanın önemli sıkıntıları da beraberinde
getireceğini açıkladı

Karacabey Eğitim Sen Temsilciliği, Milli Eğitim
Bakanlığı’nın (MEB), performans değerlendirmesi uygulamasına karşı olduklarını
açıkladı.

Uygulamadan doğacak sıkıntıları kamuoyuyla paylaşan Eğitim
Sen İlçe Temsilciliği, performans değerlendirilmesi ile piyasa kurallarının
işleyeceğini öne sürdü.

Performans değerlendirilmesine karşı olduklarını dile
getiren Eğitim Sen şu açıklamalarda bulundu; “Öğretmenlerin ve okul
idarecilerinin daha fazla çalışabilmelerinin önünü açmak ve çalışmalarının her
aşamasında denetlenmelerini sağlamak amacıyla gündeme getirilen ‘Performans
Yönetim Sistemi’ 5 pilot ilde elektronik ortamda uygulamaya başlanmıştır.

Bu sisteme göre, ilköğretim ve ortaöğretimde okuyan
öğrenciler ve velileri, öğretmenler ile okul yönetimi hakkında birbirlerini
değerlendirerek elektronik ortamda görüşlerini bildirebileceklerdir. Sistem
e-okul uygulamasında olduğu gibi bakanlıkça verilen şifreyle girilerek
uygulanmaktadır.

Zümre öğretmenlerin birbirlerini ve okul idaresini, okul
idaresinin öğretmenleri, veli ve öğrencilerin okul idaresi ve öğretmenleri bu
sistem üzerinden değerlendirmesi ve analiz edilmesi öngörülmektedir. Performans
Yönetim Sistemi’nden elde edilecek rapor ve sonuçların, görevde yükselme, atama
ve yer değiştirme, yönetim ve denetim ile ilgili kararların alınmasında, eğitim
planlaması ve politikalarının belirlenmesinde dikkate alınacak olması
bakanlığın gerçek niyetini gözler önüne sermektedir.

İlk bakışta okulların öğrenciler ve veliler tarafından
denetleneceği, bunun da eğitimin daha sağlıklı işlemesi için gerekli olduğu
gibi oldukça masum bir görüntü ortaya çıksa da sonuç bunun tam tersi olacaktır.
Bu süreçte veli müşteri öğretmen ise satış görevlisidir. Kamusal bir hizmet
olması gereken eğitimin tüm süreçlerinde “ piyasanın” kuralları işleyecek.

            Mevcut
sicil yönetmeliğinin savunulacak bir yanı olmamakla birlikte yeni geliştirilen
performans değerlendirme sisteminin, mevcut olumsuzlukları gidereceği
söyleminin gerçeği yansıttığı söylenemez.

MEB tarafından getirilmek istenen Performans Yönetim
Sistemi, öğretmenlik mesleğinin tanımını muğlak hale getirmektedir. Çünkü
öğretmenin mevcut durumdan daha fazla çalıştırılmasına yönelik olarak
uygulanacak performans değerlendirmesinin karşılıksız çalışma saatlerinin
artması ile sonuçlanması kaçınılmaz olduğu gibi, eğitimin niteliğinin artmasına
somut bir katkısının olması mümkün değildir.

Performans değerlendirme uygulamaları “çalışanla çalışmayan
ayırt edilsin” propagandası üzerinden hayata geçirilmeye çalışırken, bütün
amacın öğretmenlerin iş yükünü arttırmak olduğu açıktır. Milli Eğitim Bakanı
Ömer Dinçer’in göreve gelir gelmez 
‘Öğretmenler 3 ay tatil yapıyor, öğretmenlerin yeterliliklerini
ölçeceğiz’ gibi açıklamaları eşliğinde performans değerlendirme uygulamalarının
hayata geçirilmek istenmesi dikkat çekicidir.Eğitimde nitelik ve başarının
arttırılması için uygulandığı iddia edilen yöntemin, yüz binlerce ücretli
öğretmenin güvencesiz olarak çalıştırıldığı koşullarda, hangi nitelik ve
başarıyı arttıracağı şüphelidir.

İlk bakışta okulların ve öğretmenlerin öğrenciler ve
veliler tarafından denetleneceği, bunun da eğitimin daha sağlıklı işlemesi için
gerekli olduğu gibi bir görüntü ortaya çıksa da, sonuç bunun tam tersi
olacaktır. Öncelikle yanıtlanması gereken sorular şunlardır;

Öğrenci ve veliler, öğretmen ve yöneticilerin performans
değerlendirmesini hangi bilimsel kriterler üzerinden yapacaktır?

Öğretmenin öğrenci tarafından bir tür sınava tabi tutulması
ve not ile değerlendirilmesi eğitim sürecindeki öğretmen-öğrenci ilişkisini
nereye taşıyacaktır? Bu durum öğretmenin öğrenciyi değerlendirme sürecini
olumsuz etkilemeyecek midir?

·         Aynı
şekilde öğretmenin veli tarafından bir tür sınava tabi tutulması ve not ile
değerlendirilmesi öğretmen-veli ilişkisini olumsuz etkilemeyecek midir?

·   Böylesi bir uygulamayla
öğretmen üzerindeki bu “Demoklesin Kılıcı” misali baskı ile birlikte mesleğini
gerçek anlamda etik ilkeler üzerinden yürütebilmesi mümkün müdür?

·         Eğitim
emekçilerinin üzerindeki baskı, sürgün ve cezalar devam ederken, Milli
Eğitimdeki kadrolaşma uygulamaları bütün hızıyla sürerken okul yöneticilerinin
değerlendirmelerinin güvenilir olması mümkün müdür?

Sorular daha da çoğaltılabilir. Bu sorularla yürüyecek bir
sürecin çok sayıda olumsuz gelişmeyi beraberinde getireceği açıktır.

            Performans değerlendirmesi
uygulamasında öğretmenlerin yaptıkları işin niteliğinden çok “yüksek performans”
üzerinden bireysel değerlendirmeye tabi tutulması, herkesin birbirinin “rakibi”
olduğunu düşüncesi kendiliğinden geliştirecektir. Bu uygulama ile ayrıca
okullarda görev yapan eğitim emekçileri ile eğitimdeki çeşitli kademelerdeki
yönetim organları (okul yönetimi, ilçe milli eğitim müdürlüğü, il milli eğitim
müdürlüğü vb) ile ilişkilerde koşullandırılmış ve bağımlılık (yaranma, tabi
olma) ilişkilerini geliştirecektir. Üstelik bu durum sadece bununla da sınırlı
kalmayacak, öğrenci ve velilerin öğretmenleri değerlendirmesi ile daha da
karmaşık hale gelecektir.

Eğitim Sen olarak “performans değerlendirmesi” bahanesiyle
öğretmenleri öğrenciler ve velilerle karşı karşıya getirecek, öğrenciyi memnun
edilecek müşteri, öğretmeni “satış görevlisi” olarak gören “piyasacı” mantığı
eğitim sürecinin her aşamasında meşrulaştıracak böylesi bir uygulamayı
onaylamamız mümkün değildir. 

Sadece öğretmenin değil, bir bütün olarak eğitimin
niteliğine ilişkin öğrenci ve velilerin okulda oluşturulacak kurullara katılımı
sağlanarak görüş, öneri ve eleştiride bulunmalarına olanak tanınmalıdır. Ancak
öğretmenlere performans değerlendirmesi adına, puan vermesi yeni çatışmaların
ortaya çıkması anlamına gelecektir. Bu uygulama ile esas hedef, öğretmenlerin
performansını ölçmek bahanesiyle, eğitimde sözleşmeli ve güvencesiz istihdamı
yaygınlaştırmak, uzun vadede eğitim emekçilerinin iş güvencesini ortadan
kaldırmaktır.

Milli
Eğitim Bakanlığı eğitim emekçilerine performans dayatması yaparak onları daha
fazla çalıştırmaya kılıf hazırlamak yerine, öncelikle eğitimde yaşanan sorunlar
karşısında neden kalıcı çözümler üretemediğini sorgulamalıdır. Bu nedenle
Bakanlık, eğer faydalı bir şey yapmak istiyorsa eğitim emekçilerinin
performansını denetlemeden önce kendi performansını gözden geçirmelidir.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.