“Nereye gidiyoruz!”

Karacabey Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı Murat Tanrıverdi, medyaya ve CHP yöneticilerine yapılan saldırıların son zamanlarda artış göstermesinin rastlantı olmadığını söyledi. Çok düşündürücü buldukları saldırıların hukuk devleti ile bağdaşmadığını belirten Tanrıverdi, “Şiddet içeren her türlü saldırıyı ve antidemokratik uygulamayı kınıyoruz” dedi.
Muhalif seslerin susturulmak istendiğini belirten Murat Tanrıverdi, CHP’ye ve Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılan saldırıların planlı bir şekilde geliştiğini ileri sürdü. Ülkenin bölünmeye doğru götürülmek istendiğine dikkat çeken Tanrıverdi yaptığı yazılı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
“26 Mart 2016 tarihinde CHP Düzce İl Başkanı, Dernek statüsünü haiz bir kurumun yöneticileri tarafından yumruklu bir saldırıya maruz kalmıştır. Daha sonra bir şehit cenazesinde Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun önüne cami avlusunda mermi bırakılmıştır. CHP konvoyu, 25 Ağustos’ta Artvin’in Ardanuç ilçesi yakınlarında silahlı saldırıya uğramıştır. 19 Ekim’de CHP İnegöl İlçe binasına bıçakla gelen bir meczup verdiği ifadesinde, “Başkanı bulsaydım, kalbinden bıçaklayacaktım” demiştir. Son olarak 29 Ekim Günü Genel Başkan Yardımcımız ve Aydın Milletvekilimiz Bülent Tezcan, Aydın’da bir lokantada silahlı saldırı sonucu bacağından vurulmuştur. Bu tür olaylar Hukuk Devleti kavramına yakışmamaktadır. Çirkin saldırıları gerçekleştiren failler yakalanıp ifadeleri alınsa da asıl olan ”azmettiricilerin” ortaya çıkarılmasıdır. Bu tür şiddet içeren her türlü olayı, kime yapılırsa yapılsın kınadığımızı açıkça beyan ediyoruz.
Toplumdaki gerginlik tavan yapmıştır. Uzlaşma ve karşılıklı konuşma kültürü yok olmuştur. Karşısındakini dinleme, olaylara kendini onun yerine koyarak bakabilme ve her türlü mücadeleyi demokratik yollarla yürütebilme yeteneğimiz yok olmuştur. Yerel basınımızda bir kaç gün önce çıkan haberi tekrar sizlere hatırlatmak istiyorum: İlçemizde 15 yaşlarındaki iki öğrencinin şakalaşmaları okul bahçesinde bıçaklama ile sonlanmıştır. Ülkemizin geldiği son durum budur. 15 yaşındaki bir lise öğrencisi cebinde bıçakla gezmektedir. Diğer taraftan İçişleri Bakanı, bazı gazetelerin kendini bilmez köşe yazarları ve sosyal medya sayfalarında boy gösteren ”troller” bireysel silahlanma çağrısı yapmaktadırlar. Bireysel silahlanmanın her türlüsüne karşı olduğumuzu buradan açıkça beyan ediyoruz. Bu tür yapılanmaların ülkemizi 12 Eylül öncesi anarşik düzene taşıyacağı açıktır, siyasilerin bu konuda daha sağduyulu davranmaları gerekmektedir.
Gençlerimizin hangi mecrada yürüdüklerini gösteren bir başka örneğe daha değinmek istiyorum. Pazar akşamı bir haber kanalında sizlerde izlemişsinizdir. İstanbul’da asker uğurlaması yapanların durumu üzücü boyutlara varmıştır. Bir tünel çıkışında yolu kapatan gençler, trafiğin akışını engellemişlerdir. Yolu açmalarını isteyenler tünel içinde sıkışıp kalmışlar, çocuklar korkudan ne yapacağını şaşırmıştır. Yolu kapatanlar, vatandaşlara küfür ederek çirkin el hareketleriyle cevap vermişlerdir. Bu gün askerlik çağında 20 yaşındaki gençler, ülkemizi yöneten zihniyet iktidara geldiğinde henüz 5 yaşındaydı ve tamamen bu iktidarın tedrisatından geçmişlerdir. Ne başkasının hakkına saygı göstermeyi, ne de tünellerin can güvenliği açısından trafikteki en tehlikeli yerler olduğunu öğrenebilmişlerdir.
İktidar sahipleri bir yandan bireysel silahlanmayı özendiren açıklamalar yapmaya devam ededursunlar, 29 Ekim günü törenler için Anıtkabir’e gelen askerlerimiz üstleri aranmak yoluyla toplum gözünde bir kez daha potansiyel suçlu ilan edilmişlerdir. Büyük Önderimiz Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetin 10.Yıl Konuşmasında; ”Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bundaki muvaffakiyeti, Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak, azimkârane yürümesine borçluyuz.” demektedir. Türk Ordusu bu milletin ayrılmaz bir parçasıdır ve zamanı geldiğinde hepimiz bu asil ordunun şahsiyetinde vatanımıza hizmeti kutsal bir görev bilmişizdir. 29 Ekim törenlerinden önce bizlere gelen programda Garnizon Komutanlığının Atatürk Anıtına çelenk sunması da vardı. Ancak törenlerden kısa bir süre önce Garnizon Komutanlarının çelengi de kendileri de protokolden çıkarılmıştır. Bunun adı sivilleşme falan değil, Türk Ordusu’nun itibarsızlaştırılması ve darbeci yaftasının yapıştırılmasıdır. Türk Ordusu’nun yerine Faşist Mussolini’nin Kara Gömleklerine benzer bir yapı kurmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.
Planlı saldırıların sonuncusu dün inandırıcılıktan uzak bir uygulamayla Cumhuriyet Gazetesine yapılmıştır. Yöneticilerin ve köşe yazarlarının da içinde yer aldığı 13 gazeteci göz altına alınmıştır. Muhalif sese tahammülsüzlüğün son aşamasına gelinmiştir. Hukuk dışı uygulamalarla tek adamlığın önü açılmak istenmektedir. Düşündürücü gelişmelerle nereye varılacaktır.
Ülkemiz ancak doğru ellerdeki doğru eğitim politikalarıyla bir yerlere gelebilecektir. Hakça ve eşitçe paylaşımın olduğu, demokratik, laik, sosyal devlet ilkelerine bağlı, tekrar aydınlık ve refah içinde günler göreceğimize inancımız asla yok olmayacaktır.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.