Mudanya Mütarekesi Kurtuluş Savaşı’nın Antiemperyalist Mücadele Olduğunun Belgesidir

Mudanya Mütarekesi Kurtuluş Savaşının Antiemperyalist Mücadele Olduğunun Belgesidir
Mudanya Ateşkes Antlaşmasının (Mudanya Mütarekesi) 96. yılını kutluyoruz. Ulusal Kurtuluş Savaşımızla elde edilen büyük zaferi küçümsemek, yok saymak isteyenler, Mudanya Ateşkes Antlaşmasını ve önemini de görmezden geliyor. Bir başka kesim ise Ulusal Kurtuluş Savaşımızın antiemperyalist bir mücadele olduğunu inkâr edip daha da ileri giderek İngilizlerin bir tiyatrosu olduğunu söyleyebiliyor.
Muzaffer Türk Ordularının İzmir’e girmesi üzerine, İtilaf devletleri, Büyük Millet Meclisi Orduları Başkomutanı Mustafa Kemal Paşa’ya ateşkes çağrısı yaptılar. Ateşkes çağrısı İzmir’in kurtuluşundan sadece 10 gün sonra, 19 Eylül günü yapılmıştı. Bu sırada Türk kuvvetleri Trakya bölgesini kurtarmak üzere İstanbul ve Çanakkale istikametinde yürüyüşe geçmişti.
Ateşkes görüşmeleri için yoğun temasta bulunanlar, Fransız Başbakanı Poincare, İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon ve İtalya’nın Paris Büyükelçisi Kont Sforza idi. Savaşta perişan olan Yunan ordularıydı. Ancak ateşkes için harekete geçen Yunan kuvvetlerini üzerimize salan üç emperyalist devletin temsilcileriydi.
Ulusal Kurtuluş Savaşımızı küçümsemek isteyenler, Türk Ordusunun bu kutsal savaşta zayıf durumdaki Yunan ordusu ile çarpıştığını, ya da emperyalist devletlerin bir savaş tiyatrosu oynadığını iddia ediyorlar. Oysa 1914 yılında başlayan Birinci Paylaşım Savaşının başından itibaren Türkiye, Düveli Muazzama adı verilen emperyalist ülkelerle tam bir ölüm kalım savaşı vermiş, Osmanlı Devletinin 30 Ekim 1918 tarihinde imzaladığı Mondros Ateşkes Antlaşması ile 10 Ağustos 1920 tarihinde imzaladığı Sevr Antlaşmasını Kuvayı Milliyeciler yırtıp atmış, 9 Eylül 1922 günü muzaffer Türk Ordusu İzmir’e girmişti.
İzmir’in, ardından da Bursa’nın kurtulması ile Trakya’nın da kurtulacağını gören emperyalistler acele ateşkes çağrısı yapmışlardır.
Kimlerle Savaşırsan Onlarla Barışırsın
Savaşların değişmez kuralıdır. Kiminle savaşırsanız, ateşkesi de, barış antlaşmasını da onlarla yaparsınız.
Bu gerçeği görmek için Bursa’nın Mudanya ilçesindeki Mütareke Müzesindeki tabloyu görmek yeterlidir. Mütareke Müzesinde ateşkes görüşmelerinin yapıldığı tarihi mermer masanın etrafında, görüşmeleri yürüten tarafları temsil eden mankenlerin kimler olduğuna baktığımızda, aslında muzaffer Türk Ordusunun kimlerle savaştığını görürüz. Masanın bir tarafında İsmet Paşa, diğer tarafında ise, İngiliz temsilcisi General Harrington, Fransız temsilcisi General Charpy, İtalyan temsilcisi, General Monbelli’yi temsil eden mankenleri görürüz. 3 Ekim günü başlayıp 11 Ekim günü sona eren görüşmeler sürerken, Yunan temsilcileri Mudanya açıklarında demirli İngiliz zırhlısında kendine verilen görevi başaramamış insanların suçluluğu içinde beklemektedir.
Görüşmeler başlarken, İsmet Paşa bu durumu görüşmesi itilaf devletleri heyetine sorar. Bu olayı İsmet Paşa anılarında şöyle anlatmaktadır. “…Ben mütareke heyetine Yunan heyeti nerede diye sordum. Yoktur. Gelmediler dediler. O halde bir neticeye varalım. Yunanlılar bunu ( konferansın sonuçlarını) kabul etmeye mecbur olacaklardır dedim. İtiraz etmediler…”
Çok çetin geçen Lozan barış görüşmelerinde de aynı tablo tekrarlanmış tartışmalar esas olarak İtilaf Devletleri temsilcileri ile yapılmıştır.
Hem Mudanya’da, hem de Lozan’da masada olmayan bir taraf daha vardır. Onlar da savaşın dolaylı mağlubu Osmanlı Hükümetidir. Osmanlı Hükümeti Mudanya’ya hiç çağrılmamış, Lozan’a ise İtilaf Devletlerinin manevrası ile Mudanya Ateşkes Antlaşmasından hemen sonra davet edilmiş, ancak, Büyük Millet Meclisinin ve Mustafa Kemal Paşa’nın bu girişime yanıtı çok ağır olmuştur. Büyük Millet Meclisi ilk büyük devrimini 1 Kasım 1922 günü yaparak saltanatı kaldırmıştır. Meclis komisyonlarında saltanatın kaldırılması sırasında Mustafa Kemal paşanın yaptığı tarihi konuşma ise bir devrimcinin kararlılık simgesidir.
Meclisteki ortak komisyon odasında bir sıranın üzerine çıkarak konuşan Mustafa Kemal Paşa toplantıdakilere hitaben şöyle konuşur: “Egemenlik hiç kimsece, hiç kimseye, bilim gereğidir diye görüşmeyle, tartışmayla verilmez. Egemenlik güçle, erkle ve zorla alınır. Osmanoğulları zorla Türk Ulusu’nun egemenliğine el koymuşlardır. Bu yolsuzluklarını altı yüzyıldan beri sürdürmüşlerdi. Şimdi Türk ulusu, bu saldırganlara artık yeter diyerek, egemenliğini eylemli olarak kendi eline almış bulunuyor!”
Bu büyük devrimin ardından son Padişah Vahdettin İngiliz gemisi ile kaçarak ülkeyi terk etmiştir. Böylece Lozan’da yapay bir taraf kalmamıştır. Ulusal Kurtuluş Savaşımıza saldıranların saldırı nedeni Mudanya Ateşkes Antlaşması öncesi ve sonrası gelişmeler dikkatle incelendiğinde anlaşılabilir.
Mudanya Ateşkes Antlaşmasının bir diğer önemli sonucu da tek mermi atmadan tüm Trakya ve boğazların kurtarılması olmuştur.
Kuvayı Milliyeciler, Ulusal Kurtuluş Savaşımızda emperyalizm ile çarpışmış, sonunda da onlarla ateşkes ve barış antlaşması yapmışlardır. Kim ne derse desin, gerçek bundan ibarettir.
Ulusal Kurtuluş Savaşımızın önderlerini ve canı pahasına mücadele eden kahramanlarımızı bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.