Milli ekonominin temeli tarımdır

Karacabey Büyük Birlik Partisi İlçe Sekreteri Kemalettin
Gider, başlatılan modernizasyon çalışmaları sonucu elde edilen ilerlemelere
karşın, tarım ve hayvancılığın istenen düzeye yükselmediğine dikkat çekti.

Geçimini tarımdan sağlayan
kitlelerin sorunlarının sürdüğünü belirten Gider, sorunların, iç göç, ithalatın
artması, işsizlik gibi önemli sıkıntıları da birlikte getirdiğine işaret etti.

Gider, “Tarım sektörünün içinde
bulunduğu sorunlar, ülkemizin üretim potansiyeli göz önüne alındığında, ne
yazık ki üzüntüyle karşılanmaktadır. Tarım ve hayvancılığın günü kurtarmaya
dönük değil, uzun, verimli ve gerçekçi yaklaşımlarla ele alınarak, üreten, ülke
ihtiyaçlarını karşılayan, ihracatta ağırlıklı yeri olan bir sektör durumuna getirilmesi,
öncelikli hedef olarak algılanmalıdır. Bu bağlamda toprak, iklim ve su
kaynakları yönünden sahip olduğumuz potansiyel iyi değerlendirilmeli, izlenecek
doğru politikalarla bu potansiyel ülkemiz için bir fırsata
dönüştürülebilmelidir.

       Tarım
kesiminde yoksulluk oranı oldukça yüksek ve geçim sıkıntısı yaygın. Dünyanın
dört bir yanından tarımsal ürün ithalatı arttı. 
Tarım ürünü ithal edilerek başka ülkelerin üreticilerinin
desteklenmesinden vazgeçilmelidir.

       Büyük Birlik
Partisi olarak ülkemiz nüfusunun yaklaşık yüzde 35’ini oluşturan
çiftçilerimizin refah düzeyinin arttırılması, üretim kaynaklarına daha kolay
şartlarda ulaşabilmesi, çiftçimizin yaşadığı ekonomik ve hukukî sorunlara çözüm
bulunulmasına büyük önem vermekteyiz.

       Doğru tarım
politikaları, içeride ve dışarıda sağlam bir analitik tutarlılıkla, Türkiye
tarımı için konulan kısa – orta – uzun vade hedeflerle uyarlı bir politika seti
seçimini gerektirir.

            Bu
bağlamda: Dünya Ticaret Örgütü tarım turlarında, “Adil Ticaret” söylemi
altında kendi fazla tarım üretimlerini dünya ülkelerine sokmak için
“Pazara Giriş” koşullarını kolaylaştırmak isteyen ABD – AB kaynaklı
politika değişimi taleplerinin karşısında, önce iç destek ve ihracat
sübvansiyonlarının sıfırlanmasını talep eden tarafla birlikte hareket kontrollü
olarak ele alınacaktır.

       AB süreci,
sektörün önündeki en önemli açılımdır. Müzakere Çerçeve Belgesi’nin; tarım –
kişilerin serbest dolaşımı – yapısal politikalara kalıcı kısıtlama koyan
içeriği, süreci tarım açısından olumlu sonuç üretmesi mümkün olmayan bir zemine
taşımıştır. Bunun yanında, adaylık sürecinde Türkiye’nin imzalaması istenecek
olan “Çift Taraflı Sıfırlama” anlaşması da büyük önem taşımaktadır.
ÇTS anlaşmasıyla AB ile Türkiye arasındaki gümrük vergilerinin karşılıklı
sıfırlanması söz konusu olacaktır. Bu durum, rekabet avantajına sahip olan AB
tarafına olumlu, yalnızca fındık-koyun eti-bakliyat-yaş meyve sebzede rekabetçi
olabilen Türkiye’ye ise olumsuz etki yapacaktır. Bitkisel ve hayvansal temel tarım
ürünlerinin tümünde iç piyasayı yüzda 150’nin üstündeki gümrük vergileri ile
korumasına karşın yılda 6.5 milyar dolara yakın tarım ürünü ithalatı yapan
Türkiye’nin, 27 AB ülkesine karşı gümrüklerini sıfırlaması durumunda karşı
karşıya kalacağı ithalat baskısını öngörmek zor değildir.

            Büyük
Birlik Partisi, tarım ürünlerine IMF ve Dünya Bankası dayatmasıyla getirilen
tehditleri tamamen kaldıracak, yerli üretimin arttırılmasını teşvik edecektir.   

             BBP çiftçi örgütlerini tek bir kanun, tek bir
bakanlık ve tek bir Genel Müdürlük’te toplamayı hedeflemektedir. Böylece,
mevcut durumun neden olduğu kargaşanın önüne geçilmiş olacaktır.

Bir araya getirilmesi gereken bu
örgütler; ziraat odaları, üretici birlikleri, yetiştirici birlikleri, tarım
satış kooperatifleri, tarımsal kalkınma-sulama-su ürünleri ve pancar ekicileri
kooperatifi ile sulama birlikleridir.

         Ülkemizde
faal olarak devam eden kooperatiflerin çoğu yakın zamana kadar devlet vesayeti
altında işleyişlerini sürdürmüşlerdir. Bu süre içinde kooperatifler, hükümetler
tarafından açıklanan ürün taban fiyatlarından üyelerinden alım yapan,
yönetiminde üyelerinden çok siyasilerin rol aldığı kurumlar şeklinde
yönetilmiştir. Siyasi beklentilerle alımı yapılan fazla personel ve personelin
yüksek maaşları, faaliyet konularının dışında yatırıma gitmeleri ve
pazarlanamayacak miktarda yüksek fiyatlarla ürün alımı yapılması sonucunda
biriken stoklar, kooperatiflerin maliyetlerini olumsuz etkilemiştir. Her
yılsonunda büyük miktarlarda zararları oluşmuş ve oluşan görev zararları ise
Hazine Müsteşarlığı tarafından ödendiğinden milli ekonomiye yük olarak
varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bu durumun kesinlikle önüne geçilecektir.

         Bu duygu ve
düşüncelerle “Dünya Çiftçiler Günü”nü kutluyor, ülkemizin kalkınmasında ve
bugünlere erişmemizde çok önemli katkı ve payları bulunan başta Karacabey
çiftçilerimiz olmak üzere tüm çiftçilerimize, sevgi ve saygılarımı sunuyorum”
dedi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.