Memleketimden insan manzaraları!

25 Ağustos 2010:Çalıştığı inşaatın 3. katından düşerek ölen
üniversiteli Ömer Çetin’in ailesi perişan. ”Muğla Üniversitesi Fen Edebiyat
Fakültesi Çağdaş Türk Edebiyatı Bölümü’nde okuyan oğlunun okul harçlığını
çıkarmak için yaz tatillerinde çalıştığını kaydeden baba Fahrettin Çetin,
“Yurtta kalıyordu, yurt parasını, harç parasını çıkartmak için
çalışıyordu. 200 liralık Başbakanlık bursu alıyordu ama yeterli gelmiyordu.
Benim de imkanlarım olmadığı için veremiyordum. Bu şekilde çalışıyordu.”

            14 Şubat
2011:Okul harçlığı için canından oldu. ”İlköğretim 7. sınıf öğrencisi 13
yaşındaki Deniz Koçyiğit, TEM otoyolunda okul harçlığını çıkarmak için
pişmaniye satarken otobüs çarpması sonucu hayatını kaybetti”!!!

            28 Şubat
2011:Çocukları kahvaltı istedi ama yoktu. ”Diyarbakır’ın merkez Bağlar ilçesi
Yeniköy Mahallesi’nde çocuklarının istediği kahvaltıyı evde yiyecek bir şey
olmadığı için hazırlayamayan 4 çocuk annesi 25 yaşındaki Yüksel Demir, yokluğa
daha fazla dayanamayıp evde bulunan av tüfeğiyle yaşamına son verdi. Baba
Mehmet Demir, inşaatlarda çalışarak geçimini sağlamaya çalışırken son aylarda
iş bulamayınca, ailesine bakmakta zorluk çekti”.

            21 Şubat
2011: Utanç davasında utandıran gerekçe. ”Mardin’de 13 yaşındaki N.Ç.’ye
tecavüzle suçlanan aralarında asker ve devlet memurlarının da olduğu 26 sanıkla
ilgili ‘utanç davası’ geçen Eylül’de karara bağlanmıştı. Tam 7 yılda tamamlanan
davada sanıklar iyi hal indiriminden yararlandırılmış ve alt sınırdan
cezalandırılmıştı. İşte bu şok kararın gerekçeleri de şok yarattı…Gerekçeli
kararda, 13 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz eden erkeklere alt sınırdan ceza
verilip, üstüne bir de iyi hal indirimi yapıldı”!!!

            25 Şubat
2011: Yargıtay ve Danıştay’a yeni üyeler atandı. HSYK yeni kurulan daireler
için Yargıtay’a 160, Danıştay’a ise 51 yeni üye seçti.

            Sevgili
Meltem Okurları

            İşte
sizlere yakın zamanda gazetelerde ve internet sitelerinde yer bulan bazı haber
başlıkları.. Ülkemizin haline şöyle bir bakıp düşünmenizi istiyorum. Sayın
Başbakanımız her fırsatta ”en az 3 çocuk yapmasını” öğütlüyor insanlarımıza.
Okul harçlığını çıkarmak için otoyollarda bir şeyler satmak zorunda olan 13
yaşındaki masum Deniz’lerle dolu ülkemizde; 20 yaşındaki fidan gibi üniversite
öğrencisi, ”geleceğimiz” olan Ömerlerin inşaatlarda çalışmak zorunda kaldığı
ülkemizde; evlerinde çocuklarının önüne istedikleri kahvaltıyı koyamadığı için
canına kıyan gencecik 25 yaşında 4 çocuk analarının bulunduğu ülkemizde evet en
az 3 çocuk yapmak gereklidir. İktidar egemenlerinin yaptıkları birçok eylemin
altından farklı niyetler çıkmaktadır. Acaba her aileye bakamayacakları kadar
çok çocuk yaptırıp, kendilerine seçim zamanı daha fazla erzak paketi bağımlısı
mı yaratmaya uğraşıyorlar? Oysa kullanılabilecek en güzel slogan
”bakabileceğin kadar çocuk yap” olmalıdır. Diğer taraftan çocuklarının önüne
kahvaltı koyamayan ana Diyarbakır’da yaşamaktadır. Diyarbakır Büyükşehir
Belediye Başkanı Osman Baydemir pkk terör örgütünün sözcülüğünü yapacağına
biraz dönüp bölgenin sosyal sorunlarına eğilmeli, birileri ona böyle bir görevi
olduğunu da hatırlatmalıdır.

            Araştırması
bedava! Türk halkı12 Eylül referandumuna sürüklenirken kadınlara pozitif
ayrımcılık yapılacağı öne sürüldü. İsteyen ”evetçi” takımının miting
meydanlarında veya televizyon ekranlarında yaptığı konuşmalara bakabilir. Bütün
yargı sistemi içindeki kadın hakim ve savcılarımızın oranı %20’dir. Ancak yeni
kurulan Yargıtay ve Danıştay dairelerine seçilen toplam 211 üyenin ancak 6
tanesi kadındır. Yani %3 kadarı. İleri demokrasilerde kadına pozitif ayrımcılık
böyle yapılıyorsa, referandumda ”evet ” oyu verenler analarının ak sütü gibi
helal edebilirler verdikleri oyları.

            13 yaşında
tecavüze uğrayan kız çocuğumuzun davası ancak 21 yaşına geldiğinde
sonuçlandırılabildi. Adalet yerini buldu mu dersiniz? Herhalde bulmuştur.
Baksanıza 13 yaşındaki çocuğa tecavüz eden dedesi yaşındaki adamlar mahkemede
sergiledikleri iyi hal sayesinde cezalarını indirimli olarak aldılar. Evlerinin
temellerini cesetlerle sağlamlaştıran hizbullahçılar salıverildi. Mustafa
Kemal’in laik Cumhuriyetinin temellerine sahip çıkmaya çalışan Mustafa Balbay
ile genç Teğmen Mehmet Ali Çelebi ve bu ikisini haber yapan Soner Yalçın da
hapiste tutuluyor!

            Nazım
Hikmet’in bir mısrasıyla başladık madem yazımıza; Ahmet Arif’in bir mısrasına
benzeterek bitirelim. Ne güzel demişti ”İçerde” şiirinde Ahmet Arif:
”Dağlarına bahar gelmiş memleketimin”

            Dağlarına,
bahçesine, bağına, köyüne, şehrine ileri demokrasi gelmiş memleketimin…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.