Meclis’te kadın olmak

Kadınların ilk kez oy kullandığı TBMM 5. Dönem seçimleri 8 Şubat 1935’te yapıldığında ilk kez 18 kadın milletvekili Meclis’e girdi. Anadolu’nun farklı illerinden gelen bu on sekiz kadının içinde bir tek Satı Kadın’ın akademik eğitimi yoktu. Diğerleri genelde eğitim camiasından geliyorlardı.
1800’lerin sonları ilâ 1900’lerin başları arasında doğan bu kadınlar Osmanlı’nın son, Cumhuriyet’in ilk dönemleri içinde eğitim almış kadınlardı. Üzerlerine aldıkları vazifelerini yaptılar. Yerlerini arkalarından gelen kadınlara bıraktılar.
Zaman içerisinde Meclis’teki kadın sayısı da arttı. Şu anda 78 kadın milletvekilimiz var. Önümüzdeki seçimlerde umarız ki bu sayı çok daha fazla olur.
Kadınların anne olabilme hasletinden dolayı pek çok konuya daha duyarlı olduklarını düşünerek, hayatın bütün dallarında olduğu gibi siyasette de kadınların çoğalmasını istiyoruz. Geçmişi iyi bilen, geleceği iyi görebilen, halkın sesini iyi duyan ve bu sese vekil olabilecek kadınlar Meclis’te daha fazla olmalı.
Oradaki erkek nüfusunun arasında kaybolmadan, erkekleşmeden, öncelikle ‘‘kadının sesi’ olduklarını unutmadan çalışmalılar.
Her kadın okula gidemez. Her kadın çalışamaz. Her kadın sesini çıkartamaz. Her kadın güçlü olamaz. Onlar bunu yapamaz da; Meclis’e girmiş her kadın tüm bu kadınların gözü- kulağı, ağzı-dili olabilir. Olmalıdır da…
Kadının bilgili, becerili ve  kendi içinde güçlü olabilmesi için kapılar aralanmalı, en azından toplum içinde ezilmeyecek ve çocuklarını iyi yetiştirebilecek kadar eğitimli olmaları sağlanmalıdır. Bedenini ve ruhunu tanıyan kadın becerilerini daha kolay geliştirebilecektir.
İlla ki her kadın üniversite okuyacak diye bir şey yok. Okumayanlar ‘iyi değil’ diye bir şey yok. Okuyanlar ‘iyi’ diye de bir şey yok.
Kadını eğitmekle kalmayıp kadına saygı gösterilmesini öğretmek de lâzım.
Bu  bir döngü.
Erkekte saygı uyandıran kadın olabilmekle başlayan, erkeğe yanındaki kadınla gurur duyabilmesini öğretmekle devam eden, bu ortamda yetişmiş saygı duyan ve duyulan çocuklarla son bulan…
Ve bu döngü sağlıklı yetişmiş çocuklarla tekrar tekrar baştan başlar.
Erkeğin kıymet vermeyi bilmediği kadın her ne düzeyde olursa olsun aşağılanmaktan kurtulamaz. Kadın sorununun var olduğu her yerde muhakkak ki en büyük sorun erkeğin tutumudur.
Günümüzde dışarıda çalışan kadın nüfusu oldukça fazla olduğu için, kadın milletvekilleri çalışan kadının çalışma hayatını kolaylaştıracak düzenlemelere ağırlık vermeliler. Kendileri de çalışan kadın olduklarından çalışan kadınların ne kadar zorlu şartlarla çalıştıklarını en iyi onlar bilirler.
O kadınların evleri ve işleri arasında sıkışıp kaldıklarını, çocuklarına yeterince zaman ayıramadıklarını, çocuklarının bakımını ve ev işlerini bir başkasına devrettikleri zamanlarda dahi akıllarının bir tarafının sürekli evde kaldığını, çok çalıştıkları zamanlarda kendilerini ailelerine karşı suçlu hissettiklerini ve bu yüzden de mesleklerinde yeterince yükselemediklerini onlardan iyi kim bilir?
Kadın vekiller; dışarıda çalışmayan ama evini eksiksiz idame ettiren kadının kaşık düşmanı olmadığını, eve ekmek getirmenin evdekine her türlü hakareti mubah saymayacağını, o kadınların da insanca davranılmayı hak ettiklerini ve o kadınlara insanca davranmayanların da ağır bir şekilde cezalandırılacaklarını bilmelerini sağlamalılar.
‘’Kocadır, döver de sever de’ lâfı artık tedavülden kalkmalıdır.
Babalar ya da ağabeylere ‘‘koruma ve kollama’ lâfının içeriği layıkıyla idrak ettirilmelidir.
Kadının kendisini korumak ve kollamak için illa ki bir erkeğe muhtaç olmadığı, esas gücün kendisine olan özgüveninde olduğu, bu özgüvenin oluşması için de lâzım olan altyapının oluşması ve gelişmesi sağlanmalıdır.
Kadın dört duvar arasına sıkışıp kalmamalıdır.
Dünyayla içiçe geçmiş kadın vekillerimiz dünyadan bihaber bu kadınları ellerinden tutup aydınlığa çıkartmakla mükelleflerdir.
Bunlar için çalışırken kendilerinden kadınsı duruşlarını kaybetmemelerini istiyoruz.
Meclis’te yeterince erkek var.
Orada ‘‘Erkek Gibi Kadın’ değil de, ‘’Kadın Gibi Kadın’ olmalarını istiyoruz.
Tavırlarıyla ve bilgileriyle oldukları kadar görüntüleriyle de yerlerine yakışmalarını istiyoruz. Onları her daim özenli, bakımlı ve şık görmek istiyoruz.
Her halleriyle bulundukları yerlere asalet, zarafet ve saygınlık kazandırmalarını ve bütün kadınlara örnek olmalarını bekliyoruz.
cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.