Kuş Cenneti nasıl yok oldu?

            Şahin Köy, Karacabey’den Bandırma’ya giderken 4 km. uzaklıkta ana yolun kıyısında bir köydür.
            Köyün kuzeyinde Karadağ’ın devamı olan Çalı Bayırı vardır. Şahin Köy, 25 yıl öncesine kadar su kaynakları bakımından oldukça zengin bir köydü. Köyün batısında Karadağ’dan doğan ve Karadere’ye kavuşarak akan Gölecik Deresi vardır. Bu dere kuraklık nedeniyle yazın akmamaktadır. Köyün güneyi ve batısı, kaynağı Manyas Gölü olan Kara Dere ile çevriliydi. Bu derenin de yatağı değiştirildiği için, su güneyden akmaktadır. Eski dere yatağında kış mevsiminde biriken sular, yazın ortasında kurumaktadır.
            Şahin Köy’de ve Karacabey’de 20-25 yıl önce sıcak yaz mevsiminde akan, suyu içilebilen, içerisinde çeşitli balıkların yaşadığı bu derelerin birçoğu şuanda akmamaktadır. Bu derelerdeki kirlilik çok artmıştır. Kirliliğin sebepleri; arıtılmadan derelere akıtılan fabrika atıklarıdır. Arıtılmadan derelere akıtılan kanalizasyon atıklarıdır. Karacabey’in birçok köyüne kanalizasyon teşkilatı kurulmuştur. Bu durum tabiî ki sevindiricidir. Ancak; bazı köylerde, kanalizasyon suları hala içilebilir suyu olan derelere akıtılmaktadır.
            25 yıl önce yaşayan, yayın balıkları, yerli sazanlar, turnalar, kefaller kirlilik yüzünden derelerimizi terk etmiştir. Günümüzde, derelerimizde kirliliğe dayanıklı, küçük yapılı balıklar kalmıştır.
            Şahin Köyün doğusunda, ada denilen köyün merasının kuzeyinde 25 yıl öncesine kadar bir göl vardı. Göl çeşitli kuşların, (karabatak,yaban ördeği, balıkçıl, leylekler, karatavuklar, bıldırcınlar…) yuvalandığı ve içerisinde çeşitli balıkların, sülüklerin yaşadığı bir göldü. Gölün kıyısında dev karaağaçlar, küçük korular, bir zamanlar evlerimizde halı, kilim yerine kullanılan hasırların yapıldığı sazlar vardı. Bu sazlar köylü tarafından hasır dokuyucularına satılırdı. Hasır dokuyucular, bu sazları günlerce biçerlerdi. Bazı insanlar, bir takım hastalıklara iyi gelen kan emici sülükleri şişelere toplarlardı. Göl tam bir kuş cennetiydi.
            Çocukluğumun en büyük mutluluklardan birisi; gölün kıyısına gidip doğayı ve doğallığı seyretmekti. Yıllar önce Hatay’da okuyordum. Köye geldiğimde, ilk işim göle gitmek oldu. Gittiğimde, gölün yok olduğunu gördüm. Gölle birlikte, tüm canlılar yok olmuştu. Köye geldiğimde, gölün niçin yok olduğunu sordum. Arazide oluşan su birikintilerini önlemek için; Çalı Bayırı’nın kıyısına açılan kanaldan çıkan toprağı dökerek gölü yok etmişlerdi. Bu işi yapanlara kimse karşı çıkmayınca işin kolayına kaçmışlar.
            Günümüzde su, ülkemizde ve dünyada çok stratejik bir önem kazanmıştır. Ülkemizde, su yüzünden kavgalar yapılmakta cinayetler işlenmektedir. İnsanlar susuzluk  yüzünden göç etmektedirler.
            Susuzluktan kurtulmak için; iş işten geçmeden ciddi önlemler alınmalıdır. Arıtmasız çalışan fabrikalara göz yumulmamalıdır. Yerel yöneticiler yaptırım uygulamalıdır. Suların kirletilmesi önlenmelidir. Bu konuda hiçbir koşulda ödün verilmemeli ve daha fazla zaman yitirilmeden harekete geçilmelidir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.