Kurnazlık Devri GÜM’ledi!

Bir şey söyleyeyim mi size;
Kaptı kaçtı iş yapanların sonu geldi artık. Artık iyice dibe vurdular.
Ne pişirdikleri yeniyor, ne diktikleri giyiliyor. Her yaptıkları ellerine yüzlerine bulaşıyor.
Kurnazlıkla açtıkları üç kâğıtlar gelip kendi başlarına çorap örüyor.
Hep daha az harcayarak daha çok kazanalım derdindeler ya hani, hani her şeyi ucuza mal edip pahalıya satacaklar ya, bu sayede de en pahalı arabalara binip en şaaşalı evlerde yaşayacaklar. Bildikleri bu…
Masrafı kıs, gideri azalt; ki gelir çoğalsın.
Fıkra bu ya:
Üçüncü Boğaz Köprüsü’nü Japon, Amerikan ve Türkler’den oluşan bir konsorsiyum almış. Tam açılışın yapılacağı sırada kurdele kesilirken köprü büyük bir gürültüyle yıkılmış. Japon; ‘Gitti bütün emeklerim, mahvoldu kumlarım’ diyerek harakiri yapmış.
Amerikalı; ‘Gitti çeliklerim, tonlarca çelik yıkıldı’ diyerek tabancasını çekip intihar etmiş.
Tüm bunları izleyen Türk müteahhit de derin bir ‘Oh!’ çekerek yanındakilere dönmüş: ‘
‘ İyi ki çimento koymamışım, yoksa bunlar gibi mahvolurdum’…’
****
Gelir çoğalsın tamam da çürük yaptığın için yerle bir olan her ne varsa telafi etmek için ne kadar harcanacak şimdi?
Tabi sen harcamayacaksın, no problema…!
3 gündür Ermenek’te yerin 300 metre altında bir çamur deryasında ne halde olduklarını bilmediğimiz 18 insan var.
Bir ara 10 bin ton suyun varlığından bahsediliyordu tünellere dolan.
Su ve sonrasında da çamur…
Ve şimdi de bu suyu ve tonlarca çamuru çıkartıp da 18 can’a ulaşmak için yapılan çalışmaları izliyoruz.
Umut desen eksi seviyelerde…
Ufak hesaplar yaparak kenara atılan paralar karşılayacak mı şimdi bunca çalışmayı?
Hadi onu karşıladı diyelim.
Ya içerideki 18 can….
Onların halini….
Ya içerdeki evlatlarını, kocalarını, arkadaşlarını çaresizce bekleyen insanların hallerini..?
Ocağa dolan onca suyu duyunca “Benim evladım yüzme bilmez ki” demiş acılı bir ana.
Ah be anam….
Bir diğeri su tahliye eden hortumları elindeki tahta parçasıyla toprağı eşeleyerek daha iyi pozisyona getirmeye çalışıyor.
Belki daha çabuk boşalır sular da kurtulur evladı….
Umut işte…
****
Ermenek’teki bu olaydan Doğal Afet deyip sıyrılmak istemiş ocak sahibi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da; “Hiç kusura bakmasın (işletme sahibi) bu bir afet falan değil. Buna doğal afet tanımlaması yapmak işi geçiştirmektir” demiş… Soruşturmalar sonucunda gereğinin yapılacağını söylemiş.
Keşke bunlar hiç olmadan önce yapılsaydı “gereği”…
Denetimleri düzenli yapılıp, iş güvenliği kurallarına uygunluğu sürekli kontrol edilseydi. Yurt dışındaki ocakların şartları incelenip o düzeye getirilseydi.
Getirilmediği sürece de ruhsat verilmeseydi…
Almanya kömür üretiminde 1. sırada olup da son 30 yılda sıfır ölüm oluyorsa.
Memleketimiz kömür üretiminde 28. sıradayken son 30 yılda 1580 ölümümüz varsa;
Bir durup düşünmeli…
Bu işte yanlış giden pek çok şey var…
Bu yanlışların elebaşıysa “aklı evvel insan”….
İşlerin tıkırında gideceği ihtimali üzerine konuşlanınca tüm mevzu, cepte bir Z planı bulunmayınca, olası ihtimaller değerlendirilip önlemler alınmayınca, böyle…
İşçi dediğin nedir ki? 18’i ölse sırada bekleyen 18 bin var….
Kanun kural desen ona kezâ.
Ceza almayacağını bilmenin keyfiyeti mi desem, giden canları hiçe saymanın vicdansızlığı mı desem….
****
Arkadaş,
Kefenin cebi Yok YOK YOK!
Herkes üzerine düşeni adam gibi yapsın, yapamayacaksa da bıraksın, yapacaklara yer açsın…
cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.