Kredi kartları

Kredi kartları
Gün geçmiyor ki, “Kredi Kartı” mağdurlarımızın cinnet geçirerek eşini çocuklarını öldürdüklerini, sonra da intihar ettiklerini gazetelerden, televizyonlardan izliyoruz.
Son günlerde ise bazı kredi kartı mağdurlarımızın banka ve postane soygunu olaylarına karıştığı haberlerini okuyoruz. Soygun sırasında yakalananlar, 5 bin, 10 bin, 20 bin lira kredi kartı borcu olduğunu söylüyor. Böyle bir işe kredi kartı borcunu kapatmak için giriştiklerini dile getiriyor.
Bazı kredi kartı mağdurları ise, en yakınındakileri (akrabalarını, komşularını, arkadaşlarını..) gasp ediyor.
Son günlerde gazetelerde hapishanelerin dolup taştığını, hapishanelerdeki mahkumlarınönemli bir kısmını kredi kartı mağdurlarının oluşturduğunu okuyoruz.
Kredi kartlarının ilk verildiği günlerde, kredi kartı verirken bankalar kefil istiyordu. Bu yüzden kredi kartı olmadığı halde, bir yakınının veya bir arkadaşınının kredi kartı alması için kefil olan binlerce insan mağdur oldu. Kredi kartı olmayan bazı insanlar, yakınlarının, arkadaşlarının kredi kartlarını kullanarak, onların madde olarak mağdur olmasına sebep oldular. Ben bu durumda olan, özellikle köylerde çok insan biliyorum.
Yine gazetelerde okuyoruz, çevremizde tanık oluyoruz. Bazı insanlar kredi kartı borcu yüzünden evini, arabasını, hatta eşini kaybediyor. Bu yüzden bazı insanlarımız sokağa düşüyorlar.
Peki bu duruma niçin düştük? Bu konunun uzmanı olan ekonomistler, kredi kartlarının çok bilinçli ve planlı olarak kulanılması gerektiğini söylüyorlar. Ödeyemeyeceğimiz kadar alışveriş yapmamamız gerektiğini söylüyorlar. Ne yazık ki Türkiye şartlarında bu kurallara pek uyulmuyor. Belirli bir azınlık hariç insanlarımızın gelirleri sınırlı. Buna rağmen insanlarımızın ihtiyaçları çok…
Kredi kartları bazı insanlarımızı; bir çölde uzun süre susuz kalmış, sonunda çöldeki bir vahada su bulan insan gibi sevindiriyor; fakat sonucu acı oluyor.
Çevremizde görüyoruz, bazı insanlarımız kredi kartı ile, nasılsa taksitle diye gelirlerini bütçelerini aşacak şekilde borçlanıyorlar. Ayda 700, 800 TL geliri olan, başka bir yerden geliri olmayan bir aileyi düşünelim. Bu ailenin 5000 TL’lik borcu olsun. Bu borcun her ay ödenmesi gereken askeri tutarı 1000 TL’dir. Bu para nasıl ödenecek? Bu aile değil 5000 TL’lik borcunu 1000 TL’lik borcunu ödemekte zorlanır.
30, 40 yıl önce ülkemizde insanlar arasında yardımlaşma, güven, itimat çok fazla idi. Dara düşen insanlar çevrelerinde ekonomik durumu iyi olan, parası olan insanlara başvuruyorlar, bu insanlar hiçbir şekilde geri çevrilmiyorlardı. Karacabey’de ve köylerinde, yardımseverlikte nam salmış, ün yapmış ağalar vardı. İnsanlar borçlarını bir şekilde mutlaka ödüyorlardı. Son yıllarda insanların kefillik yüzünden mağdur olmaları, borç verdiği insanlardan borçlarını alamamaları sebebiyle, insanlarımızın birbirine olan güvenleri sarsıldı.
Sonuç olarak; kredi kartı batağına batmış olan insanların bu bataktan kurtarılması için; fazilerin düşürülmesi, uzun süreli taksitlendirilme yapılması. Kredi kartı limitlerinin insanların gelirlerine göre düzenlenmesi. Geliri olmayanlara kredi kartı verilmemesi gerekir.
Hepsinden önemlisi; insanlarımızın gelirlerine göre harcamalarını yapmaları, aşırı borçlanmamaları, her bakımdan tutumlu olmaları gerekir.
Uzmanlar, dünyada yaşanan ekonomik krizin en büyük sebeplerinden birinin, insanların aşırı tüketim hırsından kaynaklandığını söylüyorlar. Borç batağına batmamak için, herkesin ayağını yorganına göre uzatması gerekiyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.