Koyuncu: “Toplulaştırmada hak ihlali söz konusu bile olamaz”

Koyuncu: “Toplulaştırmada hak  ihlali söz konusu bile olamaz”
AK Parti Bursa Milletvekili Ali Koyuncu, yerel medyada çıkan “Mustafakemalpaşa Çiftçisi Dikkat” başlığıyla verilen “Arazi Toplulaştırması Topluca Topraksızlaşmaya Dönüşmesin” haberine ilişkin yazılı bir basın açıklaması yaptı. 
Koyuncu, Mustafakemalpaşa ve Karacabey basınında yer alan haberleri yanlı bulduğunu belirterek, konuya açıklık getirmek amacıyla şu açıklamayı yaptı. Koyuncu, “Mustafakemalpaşa’da 22 ve Karacabey’de 3 yerleşim bölgesi 3083 sayılı ‘Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Kanun’un ilgili hükümlerine istinaden 4 Kasım 2008 tarih ve 27044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile “Tarım Reformu Uygulama Alanı” olarak ilan edilmiş olup, bahse konu bölgenin uygulama alanı ilanı 5403 sayılı kanuna göre yapılmamıştır” dedi.
Arazi sahipleri endişelenmesin
“Arazi Toplulaştırması”nı kısaca; parçalı ve hisseli halde bulunan tarım arazilerinin modern işletmecilik esaslarına göre birleştirilip, bütünleştirmesi işlemi olarak tanımlayan Koyuncu, “Toplulaştırma parsel bazında oluşturulmuş arazinin bölünmesine engel bir çalışmadır. Söylenenin aksine parselde birden fazla kişinin hisse sahibi olmasını engelleyen bir tarımsal çalışma değildir. Söz konusu yerlerde DSİ sulama revizyon projelerine paralel şekilde arazi toplulaştırma çalışmalarının yapılması planlanmıştır.
“Uygulama alanında En fazla 1700 toprak sahibi kalacak” yorumu yanlış olup, Resmi Gazetede ilan edilen sulu arazideki 90 dekar, kuru arazideki 270 dekarlık toprak normları, o yöredeki hazine arazilerinin topraksız çiftçilere dağıtılacak asgari miktarını ve ayrıca arazi maliklerince bölünerek yapılan satışlarda, bölünemez en küçük arazi miktarını gösteren değerlerdir. Arazi toplulaştırması esnasında kamunun, tüzel kişilikler ve vatandaşların maliki oldukları arazi miktarları aynen muhafaza edilmekte ve bu parsellerdeki parçalılık, hisselilik, sınır uyuşmazlığı, yol ve sulama kanalına doğrudan irtibat sağlama gibi sorunlar çözülmektedir. Yapılan etütlerde alanda yeterli hazine arazisinin olmadığı görülmektedir. Yorumda belirtildiği şekilde kamu, özel ve tüzel kişilere ait arazilerin mülkiyet yapısına bakılmaksızın sulu arazilerde 90, kuru arazilerde ise 270 dekarlık parsellere bölüneceği gibi bir uygulama kesinlikle söz konusu değildir.
Öncelikle proje alanı yatırım kapsamına dahil edilerek,  alandaki mevcut tapu kayıt bilgileri baz alınıp, tapu mülkiyet listeleri ve alfabetik mülkiyet listeleri oluşturulacaktır. Daha sonra arazideki sabit tesislerin haritaya alımları yapılarak toplulaştırma esnasında bunlar göz önünde bulundurulacaktır.
Arazilerin toprak sınıfları ve dereceleri belirlenerek, tapu sahiplerinin hak kaybına uğramamaları için toplulaştırma esnasında bu dereceler dikkate alınacaktır.
Bu aşamada sulama şebekelerinde ihtiyaç duyulan düzenlemeler, yeni yol inşası drenaj vb. çalışmalar sürdürülerek tapu tescillerinden sonra vatandaşlara yeni parselleri teslim edilmektedir” diye konuştu.
Toplulaştırma çiftçinin yarına olacak
Koyuncu, toplulaştırma çalışmaları yazılanın aksine çiftçinin dağınık halde ve şekli bozuk arazisinin bir bütün haline getirilerek daha çok verim almasını sağlayacağını savundu. Koyuncu, “Toplulaştırma iş ve işlemlerinin sona erdirilmesine kadar tarım arazilerinde ipotek, alım-satım gibi mülkiyetle ilgili işlemler 3083 sayılı kanunun 13. maddesine göre izne tabi olarak sürdürülebilmekle birlikte, toplulaştırma ile mülkiyetin belirsizleşmesi söz konusu değildir. Bu işlem sırasında mülkiyet sahiplerinin hak kaybına uğramaları mümkün değildir. Kimsenin arazisini devretmesini veya elden çıkarmasını gerektirecek hiçbir husus bulunmamaktadır. Mevcut toprak sahiplerinin elinden topraklarının alınması gibi bir konu kesinlikle olmadığı gibi, kamulaştırma iş ve işlemleri yapılmayacağı, mevcut toprak sahibi sayısında çiftçinin kendi isteği dışında bir azalmaya meydan verecek bir işlemin de yapılmayacağı bilinmektedir.
Yerel basında yayımlanan tüm değerlendirmeler eksik bilgilere dayalı olarak yapılmış olup, her türlü tedbir “Tarım Reformu Genel Müdürlüğünce” alınmaktadır.
Sonuç olarak, 3083 sayılı kanun uygulaması; önlem alınmasını gerektirecek bir durum olmayıp aksine çiftçinin daha çok gelir elde etmesini, arazi varlığını koruyup artırmasını, ileriye dönük ümitlerini kuvvetlendirici bir olgu olup, çiftçinin faydasınadır. Gelişmiş ülkelerde yıllar önce yapılmış ve bitirilmiş bu çalışmalar ülkemizde de yapıldığında, çiftçinin ekonomik refahı yükselerek çiftçinin topraktan kaçmasını değil daha çok toprağı işlemeye yönelmesini teşvik edecektir” şeklinde konuşarak açıklamasını noktaladı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.