Kocatepe ve Hac…

Bugün Türk tarihinin en büyük zaferinin başlangıç günü.

Topraklarımıza göz diken emperyalizme “dur” diyerek tarihin ilk ulusal kurtuluş savaşının sonlandırılması için Afyon Kocatepe'den top sesleriyle başlayan zaferin ilk adımı.

Büyük taarruzun 91 yıl önce başladığı bu kutsal toprakları gezip görüp de coşku ile gözyaşlarını tutamayan kaç kişi vardır? Daha önemlisi bu zaferi yaşamak için bu kutsal toprakları gezip gören kaç Türk vatandaşı vardır?

Bugünlerde vatandaşlarımızın bir kısmı Suudi Arabistan'da bulunan kutsal toprakları ziyaret etmek için heyecanla hazırlanıyor. Bu seyahate çıkacak hacı adaylarından kaçı Afyon'a gitme zahmetine katlanıp bu toprakları vatan yapan kutsal savaşın izlerinde dolaşmıştır?

On yıllardır milyonlarca dolarımızı kutsal hac yolunda harcayan insanlarımızın duygularını anlayabiliyoruz. Yine umre ziyareti ile milyonlarca vatandaşımız pasaportla kutsal topraklara gidiyor. Uzak diyarlardaki kutsal topraklara giden vatandaşlarımızın kaç tanesi pasaportsuz gidilebilen ve çok daha ucuza mal olan bizim kutsal topraklarımızı ziyaret edip toprak altında kefensiz yatanları şükran ile anmıştır? 

Birbirinden farklı iki ziyareti karşılaştırmak gibi bir amacımız elbette yok. Ama her yıl sadece 26 Ağustos tarihinde gelen bir avuç ziyaretçi dışında Afyon, Kütahya, Uşak üçgenindeki şehitliklerde yatanların yalnızlığı insanın içini burkuyor.

Belki 25 Ağustos'u 26 Ağustos'a bağlayan gece Şuhut'tan Kocatepe'ye çıkan 18 kilometrelik Zafer Yolu'nu tırmanamayabilirsiniz. Ama otobüslerle çıktığınız Kocatepe'den savaş alanlarına baktığınızda bir büyük komutanın dehasını askerlik bilginiz olmasa bile anlayabilirsiniz. Kalecik Sivrisinin, Belentepe'nin önemini, uğruna intihar edilen Çiğiltepe'nin değerini kavrayabilir tepedeki muhteşem manzarayı seyreden Atatürk anıtını görünce Nazım Hikmet'in

Bıraksalar ince uzun bacakları üstünde yaylanarak,

Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı.

Diyerek tanımladığı “Sarışın bir kurda benzeyen” adamı daha iyi anlayacaksınız. Sakarya zaferinden sonra Afyon önlerine kadar çekilen düşmanı kovalayan ordularına Kocatepe'yi  mutlaka elde tutma görevi veren Başkomutanın hayatında hiç görmediği bu tepenin stratejik önemini kavrayan harita bilgisine şaşacaksınız.

Kocatepe eteklerindeki Kalecik köyü girişinde Yüzbaşı Agah Efendi şehitliğinde koyun koyuna yatan Mehmetlerin mezarları arasında 12 ve 14 yaşlarındaki Mehmetlerin mezarlarını görünce sarsılacaksınız.

İşte o zaman ezbere söylediğiniz “Biz bu vatanı dedelerimize borçluyuz” sözlerinin anlamsızlığı karşısında irkilecek ve 12- 14 yaşında çocukların nasıl “dede” olduğunu sorgularken, sorgulananın emanete sahip çıkamayan kendiniz olduğunu kavrayacaksınız.

Afyon şehir merkezinde ünlü heykeltıraş Krippel'lin Zafer Anıtındaki güç simgesi sizi coşturacak, hemen karşısındaki Zafer müzesi sizi yıllar ötesine götürecek. Alışveriş merkezi için cami alanlarını istimlak edenlerin “Zafer anıtı için cami yıktılar” yalanlarını anacaksınız.

Yönünüzü Afyon-Uşak-İzmir karayoluna çevirip Düzağaç mevkiinden sağa dönüp Başkomutanlık Meydan Muharebesinin yapıldığı Zafertepe'ye yöneldiğinizde büyük bir zafer sonucu elde edildiği halde artık ekilip biçilmeyen boş topraklar sizi bir kez daha hüzünlendirecek. Şimdiki adı Yıldırım Kemal olan Küçükköy tren istasyonunu yanındaki Yıldırım Kemal şehitliğinde İzmirli Süvari Teğmeni Yıldırım Kemal'in henüz yaraları iyileşmeden katıldığı savaşta bir an önce İzmir'e girmek için atını dört nala kaldırırken şehit oluşunu yaşayacaksınız.

Zafertepe'deki zarif anıtın yanında 30 Ağustos savaşını oradaki savaş krokileri ile canlandıracaksınız. Bir başkomutanın bu kadar yakın mesafeden risk alarak savaşı nasıl yönetebildiğini hayretle göreceksiniz.

Çalköy'de elifin kağnısını, Şehit Sancaktar anıtını, Yüzbaşı Şekip Efendi şehitliğini, Üç Tepeler şehitliğini, Büyük ve Küçük Aslıhanlar'daki şehitlikleri hüzünle izleyeceksiniz.

Dumlupınar meydanında Atatürk'ün ünlü “Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz'dir İleri” komutunu canlandıran heykeltıraş Yavuz Görey'in rölyefi ile büyük kovalamayı anlayacaksınız. Anıtın hemen arkasındaki Atatürk'ün kaldığı karargah evin sadeliğini ve müzedeki silahların ilkelliği ile zaferin büyüklüğünü karşılaştıracaksınız.

Dumlupınar çıkışında tekrar Afyon-Uşak-İzmir karayoluna çıkmadan önceki muazzam Dumlupınar şehitliğinde duygularınız doruğa çıkacak. Buradaki heykellerin ardındaki şehit mezarları sizi bir kez daha irkiltecek. Bu kez 8 ve 11 yaşındaki şehit mezarları sizi şok edecek.

Çiğiltepe şehitliğinde Çiğiltepe'yi yarım saat içinde alma sözünü yerine getiremediği için intihar eden Albay Reşat Çiğiltepe'yi düşünürken yerine getirmediğiniz sorumluluklar karşısında neler yaptığınızı sorgulayacaksınız.

Mısır'daki Esma için dakikalarca ağlayanların, bu şehitlerin mezarı başına kaç kez geldiklerini ister istemez sorgulayacaksınız.

Hiç kimsenin binlerce dolar vererek kutsal ziyaret yapmasına itirazım yok. Bir kez olsun cebinden 100-150 TL harcayıp pasaportsuz girilen kutsal toprakları ziyaret etmemiş olmasını anlayamıyorum.  

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.