Kimi Seçeceğiz?

Türkiye 24 Haziran’da bir baskın seçime gidiyor. Yine Devlet Bahçeli’nin girişimi ile ülkenin gündemi değişti. Geçen yıl 16 Nisan tarihinde yapılan tartışmalı halk oylaması ile yapılan değişikliklere göre Cumhurbaşkanlığı seçimi ile milletvekili seçimi aynı anda yapılacak. Meclis bundan böyle işlevsiz kalacağı için milletvekili seçimi tartışılmıyor. Ancak herkes Cumhurbaşkanlığı seçimini tartışıyor.
Türkiye seçime gidiyor ancak, yapılan anayasa değişikliklerini karşılayacak uyum yasaları tanınan 6 aylık süre içinde çıkarılmadığı için yapılacak seçimin hangi kurala göre olacağı henüz belirsizliğini koruyor. Mecliste çoğunluğu elinde tutan siyasi iktidar rakiplerini saf dışı bırakacak yasal değişikliklerle ilgili her gün bir başka şey söylüyor.
Mevcut Cumhurbaşkanının aday olduğu kesin. Ancak muhalefet partileri henüz ortaya bir Cumhurbaşkanı adayı çıkaramadı. İşin daha acı yönü nasıl bir Cumhurbaşkanı profili çizdiklerine ilişkin herhangi bir önermeleri de yok. En sağda görünen partilerle ittifak arayışı sürdürüldüğü için bir Cumhurbaşkanında olması gereken özelliklerin konuşulması yerine seçilebilecek bir aday aranıyor. Seçilsin de nasıl seçilirse seçilsin…
Türk siyaseti adına bir başka acınacak yön ise ülkenin laik Cumhuriyetten yana güçlerinin bir aday çıkaramaması. Ülkemizin değerli siyasetçilerini, aydın bilim adamlarını, hukukçularını öyle hovardaca harcadık ki, bu isimleri bırakın seçmenin kabul etmesini, kendi partileri bile kabul etmiyor ya da savunamıyor.
Demokrat geçinenler sağ siyasal partilerin eskitip bir kenara attığı siyasetçilere kurtarıcı gibi sarılıyor. İnsanların bu kadar kolay harcandığı ortamda aday olabilecekler de kendiliğinden ortaya çıkamıyor. Oysa cesur bir aday ortaya çıkıp ülkenin ihtiyaçlarına uygun bir Cumhurbaşkanı profili çiziverse kitleleri heyecanlandıracak.
Örneğin aday olacak kişi seçildiği takdirde geçen yıl yapılan anayasa değişikliklerine uymayacağını Türkiye Büyük Millet Meclisine yeniden eski işlevini kazandıracak adımları derhal atacağını söyleyiverse toplum hareket kazanacak.
Siyasi partiler tabanlarının düşüncelerini almak yerine kapalı kapılar ardında görüşmeler yapıyor. Ortaya atılan dedikodu niteliğindeki haberler de zaten prestij kaybetmiş partileri daha seçime girmeden yıpratıyor.
Muhalefet partilerinden beklentimiz nasıl bir Cumhurbaşkanı adayı istediklerini açıklamaları, ondan sonra bu profile uygun aday aramalarıdır. Hızla bu yola gitmedikleri takdirde sandığı getiren seçimi de alacak, bir kez daha atı alan Üsküdar’ı geçecektir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.