KALEM TUTAN ELLER İÇERİ, SİLAH TUTAN ELLER DIŞARI!

Adına “İnfaz” dediler.
Aslında düşünce özgürlüğünü tutuklayan, rüşvetçileri, gaspçıları, hırsızları, katilleri, uyuşturucuları, tecavüzcüleri ödüllendiren kişiye özel “Af Yasası” bu.
Gece yarısından sonra sabaha karşı 03.16’da talimatla çıkıp gelen bir ucube.
Gazetecileri inatla içeride tutma ve bebek evliliğine zemin hazırlama üzerine kurgulanmış “Utanç Yasası” da denilebilir buna.
Gazeteciler açısından bakıldığında, “Bir taşla iki kuş avlama yasası.”
Çünkü, özellikle AB’nin kaygılı bakışları, basın özgürlüğüne bir darbe daha vuran bu yasanın içinden başka neler çıkacağında. Türkiye’nin nereye gittiğinde..
İki yıldır ısıtılan iğrençlik, MHP merdivenli AKP milletvekillerinin sarmaş, dolaş oylarıyla TBMM’den adeta törenle geçti.
Anlayacağınız, 90 bin gaspçıya, rüşvetçiye, hırsıza, katile, uyuşturucuya, tecavüzcüye af getirilerek adeta teşvik primi verildi.
Akıl tutulması galiba süreklilik kazandı.
Belli ki AKP, “Çıldırmışlar Tiyatrosu”nu oynuyor.
Kabile devletlerinde bile görmediğimiz uygulamalarla karşılaşıyoruz.
Bu nasıl bir mantıktır?
Bu nasıl bir insanlıktır?
Daha bir buçuk yıl önce bağıra, bağıra seslenen, “Devlete yapılan suçları bağışlarım, ancak topluma yapılana asla göz yummam” diyen vicdanlar nerede?
Aslında, gizliyi, kapaklıyı yazanları içeride bırakmayla dışarıdaki gazetecilere, “Benim pislikleri mi görürseniz, sonunuz böyle olur” demeye getiriliyor.
Üstelik, Anayasa çiğnenerek yapılıyor tüm bunlar.
Tweet atarak hakaret ettiği söylenenler tutuklanacak, her türlü ahlaksızlığı yapan sahtekarlar tatile çıkarılacak. Kalem tutan eller içeri, silah tutan eller dışarı..
Oh, ne ala memleket! Akıl alacak gibi değil.
Gazeteci dediğin, gerçeği yazmayacak da ne yapacak? Köşe dönmeyi mi düşünecek? Yalanı, talanı mı savunacak? Koşulsuz yandaş mı olacak?
Pes.. Pes.. Pes..
Ah Türkiye’m, vah Türkiye’m.
Bir acayip yönetilen ey halkım.
Görevini dürüstçe yapmaktan başka günahı olmayan gazetecilerin bu yasadan yararlandırılmaması adaletsizliğin tavan yaptığı yerdir. Hukuksuzluktur, eşitsizliktir, insan haklarına saygısızlıktır.
Anayasadan aldıkları ifade özgürlüğü güvencesi ile halkın bilgilenme hakkını kullandıran bu gazetecilerin tutuklanmaları bile hukuksuzken, söz konusu “Af”tan yararlandırılmamasına, “Tuzun kokması” tanımı yeterli değildir.
Yer yüzünde bu denli adalet yoksunu başka bir ülke düşünemiyorum.
“MHP merdivenli AKP, dereleri tersine akıtmaya çalışıyor” demekten başka söylenecek söz bulamıyorum.
Adına siz ne derseniz deyin, bu yasanın dürüstlükle uzaktan, yakından ilgisi yok.
Sizce, Barış Terkoğlu, Murat Ağırel, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Aydın Keser, Hakan Aygün,
Ferhat Çelik isimli gazeteciler rüşvet alsaydı, hırsızlık yapsaydı, kısaca ahlaksızlığı yeğleseydi, bu gün içeride olur muydu?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.