İnsan ve Çevre

            Bu öğretim
yılı başında, Şehir Mezarlığı arasındaki yolda tanık oldum: İlköğretim Okulu 4.
ya da 5. sınıf öğrencisi bir kız çocuğu ile babası okul malzemelerini almışlar,
evlerine gidiyorlar. Kız öğrencinin iki eli poşetlerle dolu. Birden duraksadı
ve “Babacığım yerdeki kalem pili alır mısın?”. Babası, ayağının ucu ile pile
vurarak bir metre kadar öteye iteledi. Kız sitemkâr ifade ile, “Babacığım
lütfen pili alır mısın?” dedi ve duraksadı. “Ben onu geri dönüşüme vereceğim”.
Babası mecburen pili aldı. Evlerine doğru yürüdüler. Bu kızımız çevresini
görebilen bir insan, ne mutlu.

            Çevre; Bir
canlının etrafındaki canlı, cansız ve fiziki alanlardır. Çevre eğitimi; Daha
çok çevremizdeki problemlere karşı duyarlı olan, problemlere çözüm
getirebilecek düşünce bilincine sahip geniş kitleler meydana getirmeyi amaçlar.

            Yurdumuzda
çevre eğitimi son yıllarda sivil toplum kuruluşları yoluyla yapılmaya
çalışılmaktadır.

            Okul
kitaplarında, ilköğretim ve lise seviyesinde kitapların sonunda verilmeye
çalışılmaktadır. O da yıl sonuna geldiği için konuların işlenmesine genelde
zaman kalmamaktadır.

            Yeryüzünde
bir buçuk milyon kadar bilimsel olarak tanımlanmış ve isimlendirilmiş canlı
türü vardır. Çevre kirliliği ve olumsuz çevre şartları yüzünden her gün
ortalama 100’e yakın tür yok olmaktadır.

            Çevrenin
korunmasının temeli; at, fil, ayı, kaplumbağa, 
büyük ağaçlar vb. bizim ilgimizi çeken türlere önem vermek değildir.
Esas olan ekosistemlerin (doğanın) korunmasıdır. Unutulmamalıdır ki kaybolan
her bir tür, her bir doğal alan veya alanın bir parçası olsa, bu kayıp kendi
hayatımızdan bir kayıptır.

            Doğaya
değer veren insanlar gereksiz tüketimden kaçınmalıdır. Hayrettin Karaca bu yöne
dikkat çekmek için 20 yıldır aynı kırmızı süeteri giymektedir.

            Belki de
en önemlisi insanları biyolojik çeşitlilik hakkında eğitilmeleri konusuna vurgu
yapmaktadır. Bu konularda artan bilgi birikimi insanların olayları ve bunlarla
ilgili konuları daha iyi anlamalarını sağlayabilir.

            Nedendir
bilinmez artık bir önümüze gelen yere çam ağacı dikmek moda olmuştur. Oysa çam
ağacı tür olarak bilinen mücadeleci yapısından dolayı dikim yapılan alandaki
diğer yerel bitkilerle olumsuz etkiler yaparak doğal bitki zenginliğini
azaltıcı etkiye sahiptir. Unutulmamalıdır ki her bir tür diğer bir türe bağımlı
olarak yaşamaktadır. Birinin yok edilmesi diğerlerinin de yok olmasına neden
olur. Bugün 2500 bitki türünün nesli tehlike altındadır. Bunların bir kaçının
yok olması durumunda ise yaşantısı onlara bağlı 20 ile 40 hayvan türü yok
olacaktır.

            Bozulan
çevrenin restorasyonu; Restorasyonda ilk kural doğal ortama zarar
vermemektedir. Amaç bozulmuş olan eko sistemi eski haline getirmektedir. Ancak
bunu yaparken ortamın bozulmadan önceki durumu hakkında bilgi edinilmelidir.
Son yıllarda Karacabey’de doğal makilikler sökülerek yerlerine fıstık çamı
ormanları oluşturuluyor. Ki makilikler bulundukları bölgenin ekolojik
envanterinin en kısa zamanda çıkarılmasına başlaması gereklidir.

            Çevre
kirliliği; Son zamanlarda artan insan nüfusuna paralel olarak kullanılan
maddelerin sonucunda meydana gelen atık ürünlerin çevre kirliliğini arttırmada
önemli rolleri vardır. Günümüzde bu tür ürünler arasında alüminyum kutular,
plastik malzemeler, kurşun, piller, petrol ürünleri, sentetik malzemeler
kirlenmeye neden olan unsurlardır. Bu maddeler doğaya atıldığı zaman öğütücü
veya çürütücü organizmalar tarafından parçalanamazlar. Çevre kirliliğine ve
istenmeyen değişim bozulmalarına neden olurlar.

            Hava
Kirliliği; Dünyamızda hava kirliliği 17 yy. sanayi devrimi ile başladı. Son 50
yılda insan nüfusunun hızla artması, sanayi kuruluşlarının çoğalması hava
kirliliğini arttırdı.

            Hava
kirliliği sonunda; Asit yağmurları sadece insan sağlığını değil eko sistemdeki
biyolojik yapıyı da olumsuz etkiledi. Ormanlar kurudu, yabani hayvanlar yok
oldu.

            Küresel
ısınma son 15 yılda dünyamızın başına bela olmuştur. Nedeni hava kirliliğidir.
Küresel ısınma (Sera etkisi) sonucu dünyamızın ısısı artmakta, fırtınalar,
hortumlar, zamansız ve aşırı yağışlar olmaktadır.

            Gürültü
kirliliği gerek insan ve gerek hayvanlarda fizyolojik, fiziksel ve psikolojik
problemler getirir.

            Toprak
kirlenmesi, toprak kirlenmesine neden olan bir takım faktörler vardır. Bunlar;
azot, fosfat, asit yağmurları, radyoaktif maddeler, atık sular, katı atıklar
(pil, naylon), petol ürünleri.

            Toprağı
kirleten en önemli faktör insandır. Tarımda kullanılan, gübreler; azot, fosfor,
nitrat, tarım ilaçları toprağı ve akabinde yer altı sularını kirletir.

           

            Su
kirliliği, su cansızdır, fakat hayat verir. Dünyamızda bulunan suların yüzde
97’si tuzlu su, yüzde 2,6 ‘sı buzullar, binde 4’ü tatlı, içilebilir sudur.
Petrol tankerleri, şehirlerin atık suları, deniz kıyılarının toprak ile
doldurulması, aşırı bilinçsiz su ürünü avlanması, evsel atıklar, kızartma
yağları, ağır metaller (alüminyum, kurşun, demir) suların kirleticileridir.

            Toprak
erozyonu çevrenin kirlenmesine neden olur.

            Hava, su
ve topraktan herhangi birinde meydana gelen kirlilik diğerlerini de dolaylı
veya doğrudan etkiler.

            Bozuk
kirli çevre insanlarda verem, sıtma, AİDS ve sara hastalıklarına yol açar.
Hepatit B en tehlikeli çevre hastalığıdır. Böbrek rahatsızlığı, yüksek
tansiyon, zehirlenme kirli çevrenin bize geri döngüsüdür.

            Yukarıdaki
bilgileri Prof. Okan Külköylü oğlu (Abant Ünv.)’nin “Çevre Çevre” kitabından
derledim. Çevreme bir tutam temizlik katabilirsem ne mutlu.

            Ancak
dünyamız bir damla suyun, bir lokma ekmeğin, bir nefeslik temiz havanın
hesabını yapar duruma gelmiştir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.