İnsan olmak

Başak için yeşerip sararmak ve olgunlaşmak neyse, insanoğlu
için de ölüm aynıdır.

            Ölümün
kaçınılmazlığı ortadadır. Önemli olan yaşadığın sürece insan kalabilmektir.

            Bu nedenle
onurlu bitirilmesi gereken en asil görevin yaşam olduğu unutulmamalıdır.

            Bir lokma
ekmek için yalan söylemeye değmez.

Bir zamanlık mevki için el etek
öpersen yaşamı kuru bir ağaç gibi geçirirsin.

            Nasıl ki
ölüm tartışma götürmez birinci gerçekse, ikinci sırada düşünülmesi gereken ise
insanı insan yapan değerlerin korunmasıdır.

            Öncelikle
belirtelim, insanı insan yapan değerlerin başında, erdemli ve onurlu bir yaşam
gelir. Bunun için de dürüst olunması gerekir.

            “Erdem uzaklarda, çok uzaklardadır. Ona götüren yol uzundur, diktir,
çetindir, kan, ter içinde kalmadan çıkılmaz o yokuş.”

            Bilginlerimiz
çok doğru söylemiş.

            Peki
güçlünün yanında olmak, zalimin karşısında el pençe divan durmak ve sonra da
sürekli erdemden dem vurmak neyin nesidir?

            Yaşamını
yalakalıkla beslenerek sürdürenlerin ikide bir onurdan söz etmesine gel de
şaşırma.

            Hırsıza
göz yuman hırsız, cinayeti görüp de ağzını açmayan katil değil midir?

            Hırsızlık
yalnızca çalmayla, katil yalnızca adam öldürmeyle olmuyor. Bunları görmezden
gelmeyle de aynı suç işlenmiş demektir.

            Namusu
yüzünde çizili, yamalı bohça gibi dolaşan asalak birilerini düşünün…

            Olduğu
gibi görünmezler…

            Bunlar
genellikle “Ben bilirimcidir.” Yani hastadır.

            Avukattan
çok avukattır. Doktordan çok doktordur. Emin Çölaşan’dan çok yazardır. Demirel’den
çok siyasetçidir. Mustafa Denizli’den çok teknik direktördür.

Oysa tam anlamıyla anguttur.

            Toplumda “Kıl”
olarak tanınır. Tatmin olabilmek için sürekli boş mikrofon kollar. Döndürek
gibidirler. Rüzgâra göre yelken açarlar. Bol bol vatan, millet, Sakarya
edebiyatı yaparak su kurnazı geçinirler.

            Sonra da;
dürüstlüğün, erdemin, onurun üzerine basa basa adamım diye dolaşırlar.

            Çok garip
değil mi?

            “Şalvarı şaltak Osmanlı / Eğeri kaltak Osmanlı / Eken de yok, biçen de
yok / Yiyende ortak Osmanlı.”

 

            Karacabey’in çıkarları her şeyin üzerindeymiş (!)

         meltem’in 08.12.2009 tarihli sayısında, “Politika Kazanı Kaynıyor” köşesinde yer alan “Muhalefet Çatırdıyor” başlıklı yazıda, Belediye’nin
suya bir yılda iki kez zam yapması eleştiri konusu olmuştu.

            Özellikle
muhalefetteki DP’li iki meclis üyesinin zam kararı alınırken oylamaya
katılmayarak dolaylı destek vermesinin dikkat çekici olduğu ve bunun arkasındaki
sır perdesinin aralanması gerektiği gündeme getirilmişti.

            Suya zam
yapılmasının ötesinde, DP’li iki meclis üyesinin oturuma katılmamalarının
arkasındaki espriyi algılamaları ve gerçekleri okuyucu ile paylaşmak için
araştırmaya çalışmaları nedeniyle meltem’deki gazeteci kardeşlerimi
sorumluluklarının bilinci içindeki tutumlarından dolayı kutluyorum.

            “Muhalefet Çatırdıyor” haberinin arkasındaki gizli görüşmeleri şeffaflaştırmaya
çalışarak gazeteciliğin gereğini yerine getiren meltem ailesinin hazırladığı söz konusu
yazıdan hemen sonra DP İlçe Başkanı Mehmet Ali Köfteci’nin elektronik
postasından “Karacabey’in çıkarları her şeyin
üzerindedir”
başlıklı açıklama geldi.

            “Hangi sıfatla, hangi yetkiyle kimin yazdığı belli olmayan” diyerek abuk sabuk giriş yapılan
sözde yanıt yazısı noktasına virgülüne dokunulmadan 09.12.2009 tarihli meltem’de yayımlandı.

            Bir kez
daha halkın enayi yerine konulmak istenildiği görülen söz konusu açıklamada bol
bol masal anlatılmış.

            Ancak “Kalemşorların” kaleme alabileceği bir
açıklamanın “Hangi sıfatla, hangi yetkiyle kimin
yazdığı belli olmayan”
sözleriyle başlamasına ne denir?

            Diyelim ki
ben yazdım. Ne yapacaksın ki be yereyakın hokkabaz.

            Haber
yazarken birilerinden sıfat mı alacağız, yetki mi isteyeceğiz?

            “Su zammı”
geçerken arazi olanların “Karacabey’in çıkarları her şeyin
üzerindedir”
palavrasına kargalar bile güler.

            Halkın
muhalefet görevi verdikleri, kıvırcık yapmadan inandırıcı bir duruş sergilemesi
gerekmiyor mu?

            Yalanla,
sömürüye yönelik açıklamayla halkın enayi yerine konulması dürüstlük müdür?

            DP’nin
hazırlamadığı çok belli olan bu bildiri örgüt adına da talihsizliktir.

            Türkiye’yi
yönetmeye soyunan koskoca DP’nin Karacabey örgütünde iki satır yazı yazacak bir
kişi yokmudur da, basın açıklamalarında partiyi kullanarak kendi duygularını
dillendirmeye çalışan “Kalemşorlara” görev verilir!

            Bunları, yalakalığına
dayanamayıp Halit Akçatepe sahneden, Tarım Bakanı kürsüden atmadı mı?

            Kovulmadığı
kapı kalmayan “Kalemşorları” DP bilmiyor mu?

            Koskoca
parti böylelerinin elinde oyuncak yapılır mı?

            CHP, MHP,
DSP, DYP ve ANAP’taki başarılı çalışmalarından (!) sonra DP’ye kapaklanan “Matematik mühendislerini” anlamak için yüzüne bakmak yeterlidir.

            Halk
dalkavukları ne yaparsa onlar da onu yapar.

            DP
açıklama yapmak durumunda kalıyorsa, kendi ilkeleri doğrultusunda yanıt
vermelidir.

            Başkalarıyla
başkalaşmamalıdır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.