İkinciyi geçersen ikinci olursun

“Toscana Siena’da yüz yıllardır yapılan tarihi at yarışlarındaki en kötü derece hangisidir bilir misiniz? Beşincilik, onunculuk, sonunculuk değil. İkincilik!” diyerek bu yıl Süper Lig’de ikinci olan Fenerbahçe’yi az buçuk azarlamış Azarlama Müdürümüz Özge Ersu.
Devamını getirmiş sonra:
“‘Second place is the first loser’ denir. İkinci, ilk kaybedendir, çünkü ‘birinciye yenilmiştir’. Oysa biz (takım ayırımı yapmadan ve belli bir spor dalını konu yapmadan) yıllardır şerefli yenilgilerle büyüdük, yenildik ama ezilmedik, hezimet gördük ama stattan, salondan başımız dik ayrıldık, istikrarlı ikinciliklerimiz oldu ve Türkiye’de bir ömür böyle geçti. Avucumuzdan akıp giden kum taneleri gibi, çoğu zaman hep son virajda kaybettik. Neden o son darbe vurulmaz, o son metre tırmanılmaz, o ‘Final Cut’ yapılmaz ki? Çünkü ‘ikinciliklere alıştırılmışız’. Çünkü bu yazımdan sonra da ‘Olsun ya, öyle deme, ikincilik de azımsanmamalı’ diyenler olacaktır. Kusura bakmayın, ben sevinemiyorum. Kabul edemiyorum.”
Bu yazıyı efsane tenisçi Martina Navratilova’nın sözü ile yorumlamış sevgili Sinan Günpınar da: “Önemli olan yarışmaktı diyorsan, en iyi ihtimalle ikinci olmuşsundur”.
Bu da benden gelsin: “Züğürt Tesellisi mi derdik biz buna?”
Özge Ersu ‘Toscana Siena’da yapılan at yarışları’ deyince epey bir gerilere gittim ve gözümde bir anda Ben Hur filminin o efsane at yarışı sahnesi canlandı. Charlton Heston’un baş rolünü oynadığı film sinema tarihine imzasını atmış filmlerden birisidir malum. Hatta bu sahne çekilirken gerçek bir ölüm yaşandığı da yazılır film notlarında. (Bu sahnenin videosunu izlerken o ölüme canlı canlı şahit olacaksınızdır.)
Her birini dört atın çektiği ve sürücünün bir kap içerisinde ayakta durarak atları yönlendirdiği iki tekerlekli arabaların yarışı yapılır bu sahnede. Büyük bir arenada, kralın ve halkın karşısında (zannedersem dokuz kez) dönerek tamamlamaya çalışırlar yarışı.
Dört beyaz atın çektiği arabada yarışan kahramanımız Judah Ben Hur’u arenada seçmek kolaydır. Birinciliğe oynayan rakibinin dört siyah atı vardır ve sürücü kişi atları sürekli kamçılamaktadır. Arabasının tekerleklerindeki kıyıcı bıçakları yanına yaklaşan arabaların tekerleklerine şöyle bir dokunduruvermesi rakip arabanın tepe taklak olmasına yeterlidir.
Birinciliğe odaklanmış sürücü her türlü hileyi yapmaktadır kısacası.
Atlarının gemlerini silkeleyerek atlarına güç veren Ben Hur’un ise atlarına hiç kırbaç vurmadığını görürüz sahnede.
O da birinciliği istemektedir ama birinciliğe hile ile değil, kendi gücü ile ulaşmak istemektedir. Bu arada bir de hilekâr yarışçı ile mücadele etmektedir.
Sonunda ilahî adalet yerini bulur ve hilekâr yarışçı kendi tuzağına kendisi düşerek yerle yeksan olurken, Ben Hur yarışı birinci tamamlar.

Bu sahnenin sonunda ikinci olan yarışçının ayağa kalkıp, üzerindeki tozu toprağı silkeleyerek, “Önemli olan yarışmaktı, yenildim ama ezilmedim” dediğini ve ikincilik alkışlarını kabul ettiğini düşünün bir.
Oldu mu?
Olmadı değil mi?
Uymadı…
O dönemde de zaten kimse onu ikinciliğinden dolayı alkışlamazdı.
****
Ölümüne çıkılan yarışlar çok can yakmış olmalı ki insanlar zaman içerisinde yenilgiyi kabullenmeyi öğrenmiş. Hatta bir de bunu erdem haline getirmiş.
Kabullenişler günlük hayat içerisinde meziyet olsa da, eğer ki mesele bir yarış ise biz bu meziyet için ‘baştan kayıp’ demek daha doğru olur.
Birinciliğe odaklanmaktadır birinci olmanın sırrı.
İkinciliğe razı olarak çıkılan her yarış kaybedilmeye mahkûmdur kısacası.
Tüm yarışlara birinci olmak için hazırlanılır. Bazen birincilik paylaştırılsa da aslında her yarışın “1” birincisi vardır.
İkincilikten mutluluk çıkartmak ya da bilgece konuşmalarla ikinciliği onurlandırmaya çalışmak ise ne kadar da abesle iştigaldir.

İkinciler ne yapsınlar diyeceksiniz, ağlayıp kahrolsunlar, kendilerini yerden yere atarak ölsünler mi?
Elbette ki değil…
Ama ikinciyi geçmekten de bu kadar mutlu olmasınlar lütfen.
Bükemedikleri bilekleri öpüp, sonra da birinciliği niçin kıl payı kaçırdıklarını sorgulasınlar.
Zafer kazanmış kumandan edasıyla etrafta duyarsızca dolaşmasınlar.
Altın madalya almışcasına sırıtmasınlar.
İkincilikten kendilerine paye çıkartmasınlar.
Ve;
Birinciliği önemsemiyorlarsa eğer o yarışa hiç çıkmasınlar…
****
Ben Hur filminin o muhteşem sahnesini izlemek için tıklayınız:
cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.