İki yüzlülük ve Halit Türkkan gerçeği

Rüzgara göre yelken açanlar,fırtına
çıkınca sığınacak liman ararlar. Onlar için ilkesizlik ilkedir.

            Sözde
gazetecilik yaptıklarını söylerler, gerçekleri gizleyerek yolsuzlukları
savunurlar.

            ADD
Karacabey Şubesi’nde 40 bin TL’nin hesabını veremeyenlerle ilgili tek satır
yazabildiler mi? Üstüne üstlük, “Düşmanımın düşmanı dostumdur” mantığı ile hırsızları baş tacı
yaparlar.

            Neden
acaba?

            Gazeteciliği
siyasetle karıştırıp ticarete soyunurlar. Demokrat Parti’nin kuruculuğuna
öncülük yapıp yönetimlerinde yer alırlar.

            Sonra, ustalarını
çırak çıkarıp ele geçirdikleri gazetelerinde ise Ak Partili Belediye’ye bol bol
yağ çekip bal çalarlar.

            Sanki
Belediye’de eleştirilecek hiçbir şey yokmuş gibi kalem oynatmazlar, oynatamazlar.

            Bunları
yeniden neden yazma gereği duydum.

            Anlatayım.

            Meltem’i
bilen bilir. Bilmeyen arşive girer öğrenir.

            Meltem,
ilkelerinden ödün vermez. Okuyucusuna saygı duyar. Gazeteciliğin etik
değerlerini korumaya özen gösterir. Yalanı, talanı düşünmez. Bireysel çıkarları
için gazetecilik yapmaz. Öncelikle, halkın ve ülkenin çıkarlarını düşünür.

            Anımsayacaksınız,
2007’de Belediye 22 gün süre ile Meltem’e kilit vurdu. Değişen bir şey olmadı!

            Meltem,
Belediye ile ahbap-çavuş ilişkileri için hiçbir zaman ilkesizleşmedi. Hiçbir
zaman ısmarlama haber yapmadı. Hiçbir zaman Belediye’nin kapısını aşındırarak,
“Ben size her türlü yanlışı yaptım. Özür dilerim. Kulunuz,
köleniz olayım. Ne olur, beni affedin.” diye aylarca yalvarmadı.

            Ergün
Koç’a arkadan vurmadı. Ne söylenecekse yüzüne açıkça söyledi, yazdı.

            Ak
Parti’yi en fazla eleştiren Meltem, Ak Partililerle mahkemelik olan ve davaları
halen süren Meltem.

            Peki nasıl
oluyor da Ak Parti’ye yandaş gazete oluyor? Nasıl oluyor da, Ak Partililere
ısmarlama haber yapıyor?

            Herkesi
kendileri gibi düşünenler böyle yazıyor.

            Gazetecilik
+ DP Yöneticiliği + AK Parti İlçe Başkanı Adem Surguç’la sarmaş dolaş kuzu
sarması + Siyaset, ticaret ilişkileri = antin kuntin.

            Adem
Surguç’çularda korku dağları sarmış olacak ki, son haftalarda AK Parti’ye kukla
aramaya başladılar.

            Meltem’in de
arşivlerinden yararlanarak sürdürdükleri linç girişimi ile AK Parti’yi kendi
istedikleri gibi yapılandırmaya çalışıyorlar. Surguç’un üflediği isimleri
(Seçkin Eken ve Samet Karakaşlar) gizleyerek taçlandırmaya uğraşıyorlar.

            Bunlar
bizi ilgilendirmez.

            Karacabey’de
kimler AK Parti’yi nasıl şekillendirmeye çalışıyorsa çalışsın, işimiz olmaz.

            Ancak, aynı
yazı içinde Meltem’e “Ismarlama haber yapıyor, yandaş
gazete” denilerek
haksızlık yapılıyorsa buna göz yummayacağımızın bilinmesini isteriz.

            Yiğidi
öldür ama   

         Atalarımız, “Yiğidi öldür, ama hakkını yeme” demişler.

            Bu
pencereden bakıldığında yargısız infaz görüyoruz.

            Adem
Surguç döneminin sona ermesiyle, AK Parti İlçe Başkanlığı için geçen isimler
arasında yer alan Halit Türkkan’a karşı özellikle yapılan haksız saldırıları
doğru bulmuyoruz.

            Savunma
hakkını bile kullanamayan birine karşı yalan yanlış ifadelerle karalama
yapılması inanın insanı mesleğinden soğutuyor.

            Aynı
karalamalar bir yerel gazetede temcit pilavı gibi ısıtılıp, ısıtılıp AK Parti
İl Yöneticilerine servis yapılmaya çalışılıyor.

            Gerçekler
kabak gibi ortadayken, savunma bile yaptırılmayan birine karşı sürdürülen linç
girişimleri işkenceye dönüşmüş durumdadır.

            Neden
acaba?

            İşkence
kime nasıl yapılırsa yapılsın, karşı durulması gereken suçtur.

            Halit
Türkan gerçeğini anlatmak bize düşmez ancak, bu durumda doğruları söylemeyi
zorunlu bir görev kabul ediyoruz.

            Öncelikle
bilinmelidir ki, Karacabey’de AK Parti’nin yeni yapılanmasını, kendi tabanı
belirleyecektir. İl yönetimi de bunu elbette ki bizimle değil de kendi
yapılanmasını ayakta tutan temeldeki çimento gibi temsilcileriyle görüşerek
gerçekleştirecektir.

            Bunlar
doğru işleyişlerdir.

            Yada
sürpriz yapıp uzaydan birini atayacaklardır. (!)

            Sonunda
kıyamet kopmaz. AK Parti’nin iç meselesi bizi de hiç ilgilendirmez.

            İyi güzel
de iki genel seçimin ilkinde yüzde 39, ikincisinde yüzde 44 oy alan AK
Parti’nin İlçe Başkanı Halit Türkkan değil miydi? AK Parti, en parlak, en
huzurlu dönemlerini Halit Türkkan’la yaşamadı mı? Parti, Halit Türkkan
zamanında sürekli açık olmuyor muydu, sürekli dolup taşmıyor muydu? Oysa şimdi
sinek avlanmıyor mu? Bunları nasıl görmezden gelebilirsiniz? Partideki cadı
kazanları Türkkan döneminden sonra kaynamaya başlamadı mı?

            Bunların
da çakma AK Partililerden kaynaklandığı bilinmiyor mu?

            Yerel
seçimlerde yüzde 23, referandumda “Hayır” çıktığında Halit Türkkan ilçe
başkanı mıydı da özellikle siyasetçi-ticaretçi bir yerel gazete tarafından şimdi
günah keçisi gibi gösterilmeye çalışılıyor! Bu ne yaman çelişki? Bu ne iki
yüzlülüktür böyle?

            Neden
acaba?

Atalarımız, “Yiğidi öldür, ama hakkını yeme” demişler.

            Biz de
savunmasız bırakılan birine haksız yere yapılan saldırılara karşı daha fazla
seyirci kalamadık.

            Bilmem
doğru mu yaptık?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.