İğneyi kendimize batırmalıyız!

Eğitimin tartışıldığı panelde, Öğretmen sorunları gündeme gelirken teşhisi Emekli Öğretmen İsmail Hakkı Özsarı koydu.
İğneyi kendimize batırmalıyız!
Karacabey Eğitim-Sen Şubesi ve Özel Grup Dershaneleri’nin, 24 Kasım Öğretmenler Günü çerçevesinde düzenlediği “Niçin Eğitim? Nasıl Eğitim? Nasıl Öğretim?” konulu panel önceki akşam Gençlik Parkı (Şehir Parkı) içindeki Masal Cafe’de yapıldı.
Panele konuşmacı olarak Bursa Eğitim-Sen Şubesi Örgütlenme Başkanı Cengiz Yalçın, Karacabey Eğitim-Sen Temsilcisi Salih Tunç, Karacabey Özel Grup Dershaneleri Kurucularından Ali Rıza Çakır, Özel Grup Dershaneleri Edebiyat Öğretmeni Hüseyin Taşçatan, İsmail Hakkı Özsarı (Eğitimci-Yazar), Karacabey Öğrenci Meclisi Başkanı Sinan Çiftçi ve Önder Eren konuşmacı olarak katıldı. “Niçin Eğitim? Nasıl Eğitim? Nasıl Öğretim?” konulu panelin yönetimini Sabahattin Soner yaptı.
Karacabey Eğitim-Sen Şubesi ve Özel Grup Dershaneleri’nin, 24 Kasım Öğretmenler Günü çerçevesinde düzenlediği “Niçin Eğitim? Nasıl Eğitim? Nasıl Öğretim?” konulu panel önceki akşam Gençlik Parkı (Şehir Parkı) içindeki Masal Cafe’de yapıldı.
Panele konuşmacı olarak Bursa Eğitim-Sen Şubesi Örgütlenme Başkanı Cengiz Yalçın, Karacabey Eğitim-Sen Temsilcisi Salih Tunç, Karacabey Özel Grup Dershaneleri Kurucularından Ali Rıza Çakır, Özel Grup Dershaneleri Edebiyat Öğretmeni Hüseyin Taşçatan, İsmail Hakkı Özsarı (Eğitimci-Yazar), Karacabey Öğrenci Meclisi Başkanı Sinan Çiftçi ve Önder Eren konuşmacı olarak katıldı. “Niçin Eğitim? Nasıl Eğitim? Nasıl Öğretim?” konulu panelin yönetimini Sabahattin Soner yaptı.
Panelde öğretmenlerin ekonomik, demokratik ve sosyal sorunlarının yanı sıra eğitimde yaşadığı sorunlarda masaya yatırıldı. Konuşmacılar eğitimci olarak karşılaştıkları sıkıntıları ve sorunlara çözüm önerileri getirirken, Öğrenci Meclisi Başkanı Sinan Çiftçi ideal öğretmen profilini öğrenci gözüyle ortaya kayarak, beklentilerini aktardı. Panelde konuşmacıları dinlemeye çok sayıda eğitimci ve velide geldi. Halka açık yapılan panele üniversite öğrencileri ve halkın akın etmesi ise organizasyonun başarısı olarak değerlendirildi.
Açılış konuşmasını yapan Karacabey Eğitim Sen Temsilcisi Salih Tunç, törenlerde söylenen övgü dolu sözlere karınlarının tok olduğunu ve çözüm beklediklerini belirtti. Tunç, “Törenlerde söylenen övgü dolu sözler yerine somut çözüm öneriler bekliyoruz. Sınıflandırılmış ve rütbelendirilmiş öğretmenlerin tek bir vasıf altına alınması ve kadrolaştırılması için mücadelemiz sürüyor. Sendikalar üyelerinin haklarını korumaya ve sivil toplum örgütü kimliğiyle de halkının sorunlarını kamuoyuna taşımakla görevlidir. Emekçilerin ve öğretmenlerin özlük haklarını korumak için sürdürdüğümüz mücadelede KESK ve Eğitim-Sen iktidara tek muhalif sendikadır. İktidar bu yüzden sendikamızı yıpratmaya ve çökertmeye çalışıyor. Karacabey Eğitim-Sen 143 üyesiyle dimdik ayaktadır. Ayakta durmaya da devam edecektir!” diye konuştu.
Bursa Eğitim-Sen Şubesi Örgütlenme Başkanı Cengiz Yalçın’da eğitim camiasının sorunlarına değindiği konuşmasında, ekonomik büyümeden pay alamayan öğretmenlerin yoksulluk sınırında yaşadığını vurguladı. Yalçın, “Eğitimcilerin aldıkları maaşlar giderek azalmasına karşın, yoksulluk sınırı rakamları her geçen gün yukarılara tırmanıyor. Buradaki sorunda güllük gülistanlık gösterilen ekonomide. Sürekli yapay gündemlerle, ekonomi hep arkaya itiliyor, gizleniyor. Emekçi, memur, öğretmen gelir artışından çay kaşığının ucuyla pay alırken, sermaye gruplarına ve iktidar yanlılarına kepçeyle dağıtılıyor. Fedakarca çalışan öğretmenler yıllardır insanca yaşam mücadelesi veriyor. Son beş yılı ölçü olarak geriye doğru baktığımızda yapılan maaş zamlarının enflasyon oranlarının çok altında kaldığını görüyoruz. 2007 yılı araştırmaları gösteriyor ki öğretmen maaşı 900 YTL ve yoksulluk sınırı rakamının yüzde 43’ünü karşılıyor. Ekonomik olarak sürekli geriye giden bu tabloda eğitimciler gelecek kaygısıyla işlerini yapamaz, mesleğine kendini veremez hatta büyük kentlerde ek iş yaparak geçinmeye mahkum edilmiştir” dedi.
Özel Grup Dershaneleri Edebiyat Öğretmeni Hüseyin Taşçatan ise edebiyatçı kimliğiyle konuya yaklaşarak geçmişte yazdığı bir yazıdan örnekler verdi. Taşçatan, yazısında öğretmen öğrenci ilişkilerindeki çarpıklığa dikkat çekti. Taşçatan; “Yazımda geçen notu silah olarak kullanan, öğrencisini sevmekten aciz ve memur zihniyetiyle çalışan öğretmenlerin, öğretmenler gününü kutlamıyorum. Ben Teyfik Fikret gibi ileri görüşlü, Atatürk gibi yenilikçi, idealist, ıssız diyarlarda, sobasız, penceresiz, elektriksiz okullarda çalışan eğitim sevdalıların öğretmenler gününü kutluyorum” diye konuşan Taşçatan, dinleyicilerden büyük alkış aldı.
Geceye damgasını vuran Eğitimci-Yazar İsmail Hakkı Özsarı, öğretmenlerin maddi ve sosyal sıkıntısını anladığını ancak, iğneyi birazda kendimize batırmak gerektiğini söyledi. Özsarı, “Genç öğretmenleri karşımda görünce heyecanlanıyorum. Şöyle biraz geriye baktığınızda sizde iz bırakan ve bırakmayan öğretmenler olduğunu hatırlayacaksınız. Aslında her iki öğretmen tipi aynı koşullarda eğitim aldıktan sonra ve öğretmenlik yaptı. Sevgiyle saygıyla andığınız öğretmenler mesleklerini severek, hakkını vererek yaptılar ki sizde iz bıraktılar. Eğitimin gerçekten iyi olabilmesi için bence üç temel kural vardır. Birincisi iyi öğretmen, ikincisi iyi öğrenci, üçüncüsü de iyi mekan ve uygun çevre. İyi öğretmen nasıl olacak veya olunacak? Öğretmen olacak bireyler insan sevgisiyle dolu olacak. Gelecek kaygısıyla aile, akraba ve arkadaş baskısıyla öğretmenliğe zorlanan bireyler psikolojik ve sosyolojik testlerden geçirilerek yeterlilikleri aranmalı ilkönce.
Hayatım boyunca iki tip öğretmen tanıdım birisi işini iyi yapan diğeri de yapmayan. Halbuki bu iki grup arasındaki şartlar eğittir. İşini iyi yapmayan öğretmen bildiğini anlatır, anlayan anlar anlamayan anlamaz diye düşünür. Sınıfın hakimi olmak ister, öğrencisine hak vermez. Çağı takip etmez, bilgisini yenilemez ve alanında yetersiz kalır. İyi öğretmen ise demokratiktir, açıktır, öğrencisini tanır onun dünyasına girmeye çalışır. Çağın gereklerini yerine getirir, bili birikimini yeniler. Öğrencisinin ufkunu açmak için tüm isalcılığıyla çalışır.
Öğretmen olarak sigara paramızdan arttırıp bir kitap alıp okumuyorsak, okul dışında öğrencimizi görmezden geliyorsak, boş zamanlarını kahve köşelerinde veya öğretmen evinde oyun oynayarak geçirip lak lak ediyorsak iğneyi birazda kendimize batırmalıyız. Bu gün öğretmen evinde neden kitaplık yok diye düşünmeyen öğretmen oyun kağıdının eskiliğinden, okey taşının silikliğinden veya maç muhabbetinden başka bir şey konuşmuyorsa ne kendimizi geliştiririz, ne de gelecek nesilleri çağdaş medeniyetler seviyesinde yetiştiririz” dedi.
Karacabey Özel Grup Dershaneleri Kurucularından Ali Rıza Çakır, öğretmenlerin mesleklerine uygun fakülte veya okullardan mezun olması gerektiğine değindi. Çakır, “Günümüzde öğretmenler eğitim ve fen edebiyat fakültelerinden çıkıyor. Doktorlar, avukatlar, mimarlar ve sosyologlar nasıl kendi alanlarında eğitim veren kurumlarında eğitilerek uzmanlaştırılıyorsa öğretmenler içinde Öğretmen okulları veya fakülteleri kurulmalı. KPSS sınavında yeterli puan almakla öğretmen olunmuyor. Öğretmen okullarını kurarak tıp fakültelerinde olduğu gibi mesleğinin gereğini yerine getirebilecek, kapasiteli çağdaş öğretmenler yetiştirmeliyiz. Milli Eğitim hep deneme tahtası olmuştur. Bu ülkede 45 günde öğretmen yetiştirildiğini ve iki senede liseden mezun olan öğrenciler gördük. Hiç tartışılmadan kredili sistem geldi yeni bir nesilin nasıl yok edildiğini gördük. Sonra seçmeli ders sistemi geldi hemen vazgeçildi” diye konuşan Çakır, geçmişte TÖS’ün önderliğinde toplanan eğitim şuralarının kararlarını uygulanması halinde bugün eğitim sisteminde yaşanan çarpıklığın büyük oranda ortadan kalkacağını ifade etti.
Önder Eren, geçmişten bu güne eğitim sisteminde yaşanan değişimleri ve ortaya çıkan sorunları öğrenci velisi gözüyle yorumlayarak geçmişten bu güne değin yaşananları aktardı. Eren, çeşitli vesilelerle sosyal aktivitelerde eğitimci olarak bulunduğu belirterek, öğretmenliğin zor bir görev olduğunu belirtti.
Karacabey Öğrenci Meclisi Başkanı Sinan Çiftçi ideal öğretmenin tanımlamasını yaptığı konuşmasında, öğrencilerin öğretmenlerden beklentilerini dile getirdi. Niçin Eğitim? Nasıl Öğretim? Nasıl Öğretmen? sorularına cevap aradıklarını belirten Çiftçi, “Niçin Eğitim? Eğitimsiz toplumların, kültür düzeyleri son derece düşüktür.Cahil toplumlar diğer milletler tarafından kucaklanmaz. Yalnız kalmaya mahkumdur. Nasıl Öğretim? Öğrenci ve öğretmen haklarının eşit olduğu bir öğretim. Şiddetsiz, hakaretsiz öğretim. Nasıl öğretmen? Eğitimci ruhu taşıyan bir öğretmen. İçin de insan sevgisi, sınıfta anne ve baba olan bir öğretmen istiyoruz. Öğrencisine hak veren, demokratik bir anlayışla sınıfına hakim olan öğretmenler bekliyoruz” diye konuştu.
Panelin ardından müzik eğlence programına geçildi. Musa, Caner ve Ali üçlüsü ile İbrahim, Orçun, Tuncay ve Eylem’in şarkılarıyla coşan konuklar gece boyunca doyasıya eğlendi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.