HEYET-İ TEMSİLİYE ANKARA’DA
DAHİNİN TARİH SAHNESİ: ANKARA!!!
Tarih; bireyin, toplumun, ulusun ve insanlığın
“AYNA” sıdır. Oraya akıl, mantık, ve bilimin ışığı ile
bakanlar geçmişi ve bu günü tüm gerçekliği ile
görürler; geleceği ona göre kurarlar. GAZİ MUSTAFA
KEMAL ATATÜRK, 27 ARALIK 1919’da ANKARA’YA
geldiğinde bu bilince sahip otuz sekiz yaşında genç
bir PAŞA idi ( 8 temmuz 1919’da istifa etmiş olsa
da). Heyet-i Temsiliye Reisi idi. “Ulusal Kongrede”
oluşturulan bu “HEYET” meclis toplanana kadar
meclisin yetkileri ile donatılmıştı. GAZİ geçmişi
incelemiş ve bu günü gözlemlemişti. ANKARA’YA
geldiğinde kafasında TARİHTEN aldığı ders ile geleceği
kurgulamıştı. ANKARA bilinçli bir seçimdi. ANKARA,
yeni bir başlangıçtı. 13 EKİM 1923’te hukuken Başkent
olacaktır. Anayasanın değiştirilemez maddeleri
arasında yerini alacaktır. Emperyalist devletler bunun
farkındadır. 1930 yılına kadar elçiliklerini Ankara’ya
taşımadılar.
GAZİ’NİN,
“DAHİLİK” yolculuğu SELÂNİK’TE
başladı.
- Selânik, tarihin en önemli uygarlık merkezlerindendir.
Çok dinli, çok etnik kökenli, çok mezhepli ve çok
kültürlü bir kentti. Hem Avrupa, hem Balkan, hem de
Doğu kültürünün izlerini taşıyordu. İstanbul’a uzak
olduğundan görece olarak daha özgür bir ortama
sahipti. Osmanlı aydınlarının sığındığı bir merkezdi.
Mustafa Kemal, Askeri Rüştüye’yi bitirene kadar bu
Mustafa Kemal, Askeri Rüştüye’yi bitirene kadar bu
topraklarda yetişti. - Sanayi Devrimi sonrası daha da azgınlaşan
emperyalizm tüm gücüyle saldırdığı bir devletin
yurttaşıydı( zihinsel olarak teba kimliğini yırtmıştı). - Yıkılmakta olan bir tarım imparatorluğunun bu yıkılışı
durdurmak isteyen subaylardan birisiydi. Bu kuşak için:
“genç yaşta kartlaşmış kuşak” tabiri kullanılmıştır. - Trablusgarp, Balkan ve 1. Dünya Savaşı’nı yaşamıştır.
(1911–1918) - 1910 Fransa askeri tatbikatlarına Osmanlı adına
gözlemci kurmay subay olarak katıldı. 1917 sonu
Şehzade Vakdettin’nin Almanya seyahatine Şehzade
Yaveri olarak eşlik etti. 1918 Avusturya’da tedavi amaçlı
ve 1914 Bulgaristan’da askeri ateşe olarak bulundu.
Böylece Avrupa’yı her anlanda gözlemlemiş oldu. Doğu
ile Batı”yı karşılaştırma fırsatını yakalamış oldu. - 19 Mayıs 1919′ da başlayan, Genelgeler ve
Kongrelerle Anadolu halkını yakından gözlemleme
ile Anadolu halkının kendisini tanıma sürecini yaşadı.
Üstlendiği tüm görevlere seçimle geldi. Ve 27 Aralık
1919 ANKARA!!!
Karakteri, kimliği ve dünya görüşü bu süreçte
olgunlaşan MUSTAFA KEMAL PAŞA için bu seçim
sıradan bir karargah seçimi değildir. İlk anda,
haberleşme, ulaşım ve stratejik olarak seçilen ANKARA,
PAŞA’NIN kafasında gelecek açısından büyük anlamlar
ve değerler yüklenmiş bir yer idi. Şöyle ki; - ANKARA AHİ CUMHURİYETİ’NİN (1290–1354)
BAŞKETİ, Türk’lere ilk olarak bu dönemde başkentlik
yapmıştır.Anayasasının adı”Fütüvvetname”
yapmıştır.Anayasasının adı”Fütüvvetname”
dir( kardeşlik ilkeleri). Ahi Teşkilatı, Hacı Bektaş Veli’nin
tavsiyesiyle kurulmuştur. - Anadolu Uygarlıkların beşiğidir. *Anadolu, tarihin en
eski ve zengin uygarlık coğrafyasıdır. - ANKARA, tüm bunların simgesidir.
Bu birinci nokta:
*Selçuklu Devleti ve Osmanlı Devleti düşünsel
zeminini inanç üzerine inşa ettiler ( dünya tarım
imparatorluklarının ortak özelliğidir).Dolayısıyla Hicaz
çizgisi İstanbul’a ulaştı. Arap kültürü başat kültür oldu.
Yani müslüman olma ile Araplaşma iç içe geçti. - 1839 Tanzimat sonrası Batılılaşma; Batı özentisine
dönüştü. Yani ÇAĞDAŞLAŞMA’dan batıcılık anlaşıldı. - 1918’den sonra Mandacılık düşüncesi egemen oldu.
Kendi ulusunun gücüne güvenmeyenler ya da bunun
farkında olmayanlar, bir başka değişle bağımsız bir
zihniyete sahip olamayanlar kurtuluşu başka yerde
aradılar.
Marksizmden etkilenenler için de merkez Moskova
daha sonra Pekin hatta buna Tiran bile eklenecektir.
Sosyalizmi, kendi topraklarında tarihsel sentezini
yapma yerine başka merkezler arandı.
Bu da ikincisi:
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü farklı kılan temel
etmen; bu tarihsel süreçten etkilenen ve düşünsel
olarak biçimlenen bir karakter olmamasıdır.GAZİ,
bu süreci sorgulayan ve tarihi tersyüz etmenın yol
ve yöntemini arayan bir AYDINDIR bundan böyle.
TAM BAĞIMSIZ bir düşünceye sahip olmasıdır.Orta
Asya Kültürü başka deyişle Türk Kültürü ve Anadolu
Asya Kültürü başka deyişle Türk Kültürü ve Anadolu
Uygarlıkları zemini üzerine “ULUS DEVLET” inşa
etmesidir. İnanç temeli üzerine değil “KÜLTÜR” temeli
üzerine inşa etmiştir.
Bir Türk Bilgesinin “Aydın” tanımı: aydın pergel
gibidir. Sabit ayak kendi vatanındadır. Diğer ayak tüm
evreni dolaşır. Sabit ayağı evrensel değerlerle donatır.
Sabit ayak o sentezlerle kimliğini oluşturur.
Gazi’de: ” Bizim yolumuzu çizen, içinde
yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk ulusu ve
bir de uluslar tarihinin binbir facia ve ıstırap kaydeden
yapraklarından çıkardığımız sonuçlardır…” der.
ANKARA, 27 ARALIK 1919’dan beri bu yüce
emek ve bu yüce değerler üzerinde “çağdaş uygarlık”
tarihi yürüyüşünü sürdürmektedir.
Bu değerleri yıkmak bu yürüyüşün yününü
değiştirmek isteğinde olanlar hükümete sahip
olabilirler ama asla muktedir olamazlar ve de asla ve
de kata olamayacaklardır. Başkenti ANKARA olan
Türkiye Cumhuriyeti, Türk Kültürü, akıl, mantık ve
bilim üzerine inşa edilmiştir. Rehberi hurafe olanlar, tek
sermayeleri “ATATÜRK DEVRİMİ” düşmanlığı olanlar;
bu mücadelede GÜNEŞ karşısında bir “Buz” parçası
gibidirler. Bu yapıyı sarsabilirler ama yıkamazlar.
Yıkamayacaklar.
“…Efendiler uygarlık bir güneş gibidir karşı duranı
yakar…” MUSTAFA KEMAL
Yüzyıl sonra, 21. Yüzyılda ANKARA’YA çağdaş
hukuk devletinin ve özgürlük ve de bağımsızlığın
simgesi olmak yaraşır. Tüm yurttaşların kendi
simgesi olmak yaraşır. Tüm yurttaşların kendi
değerleriy güven ve gönenç içinde yaşamanın anıtı
olmak yaraşır.
27 ARALIK 1919’un düşündürdükleri…