“Geçmişteki Türk Kadın Hakları egemen olmalıdır”

Vatan Partisi Bursa Öncü Kadın Başkanı Avukat Suna Fırat Soydaş Gazetemiz MELTEM’e özel bir demeç verdi. Soydaş günümüzde Kadın Hakları ve Kadına şiddette yaşanan sorunların Türk Ulusu kavramının yitirilmesinden kaynaklandığını belirtti. “Dinimizi yozlaştıran oluşumlar, Batıdan enjekte edilen yozlaşmalar Kadını birer şiddete uygun canlı ya da cinsel meta durumuna getirdi” diyerek demecine başlayan Soydaş sözlerini şöyle sürdürdü. “İslam öncesi Türk toplumunda kadının yeri çok önemli idi. Hatta bugünkü Avrupa’da dahi kadına verilmeyen haklar o günün Türk toplumunda vardı. Bugün Avrupa toplumlarında bile kadın eşeysel (cinsel) bir nesne olarak görülmekte ve toplumsal anlamda erkeklerle tamamen eşit olamamaktadır.
Örneğin; bugün hangi Avrupa ülkesinde bir kadın ordu komutanı vardır? Oysa ki eski Türk toplumunda kadınlar savaşçı, kale komutanı, vali, ordu komutanı olabiliyordu. Hatta Kağan savaşa gittiğinde Hatun başkentte kalırsa, ülkeyi o yönetiyordu. Zaten verilen buyruklar, “Kağan ve Hatun buyurdu ki… ” diye başlıyordu. Hatun’un adının geçmediği, damgasının (mührünün) olmadığı buyruklar geçersizdi. Kadınlar, Hanım adını alıp oba yönetiyor, yeri geldiğinde ordunun başına geçip savaş yönetiyordu. Attilla’nın karşısına çıkan Roma elçileri önce Attila’nın eşi Arıkan Hatun ile görüşmek zorunda kaldıklarında şaşırmamışlar mıydı?
Diyebilirsiniz ki, Bunlar soylu kadınlardı, halk nasıldı? Halkta da durum aynı idi. Çünkü Türklerde soylu-halk ayrımı yoktu. Onlara göre tüm Türkler soylu idi. Kız çocukları erkekler gibi at biner, kılıç kuşanır, savaşa giderdi. Bir kadının birden fazla isteyeni olduğunda, kadın erkeğini kendi seçerdi. Evlenirken de bir kadın ve bir erkek çadırlarını birlikte kurardı. Evlilik çağı gelen erkek ve kadın, ailelerinden yaşarken kalıt payını ister, aldıkları paylar onların çeyizi olurdu. Bu payları birleştirir ve kendi yuvalarını kurarlardı. Herşey tamamen eşitti.
Peki ne oldu da kadının sosyal konumu bu kadar değişti? Yanıt basit: İslam sonrası din gibi gösterdikleri Arap kültürünü bize dayatan Emeviler, kendilerinin anlayışını bize aktardılar. Oysa İslam’ı ilk kabul ettiğimiz sırada, Selçuklularda yüzünü örtmeyen, ata binip kılıç kuşanan, savaşan, erkeklerle birlikte oturup lafını sakınmayan kadınlardan şaşkınlıkla bahseder Arap gezginlerin kayıtları. Hatta Osmanlı’nın ilk dönemlerinde şehir içi güvenlik (o zamanın polis teşkilatı) kadınlardan kurulu “Bacılar” adında atlı birlik tarafından sağlanırdı. Ancak zamanla dili gibi yaşayışında da Araplaşan toplum, kadının toplumsal konumunu aşağılara çekmiştir”.
Soydaş çözüm yolunu açıkladı; “Peki ne yapmalı? Kadınlara yeniden eski Türk toplumundaki haklarını kazandırmak için eski Türk kültürünü canlandırmalı, İslam’a yapışarak kültürümüze bulaşan Arap geleneklerinden Yüce Dinimizi arındırmalıyız… Bilge Kağan’ın dediği gibi “Ey Türk! Titre ve özüne dön!”
Soydaş Vatan Partisinin Diyarbakır Anneleri mücadelesinde yerel basından büyük destek gördüklerini belirterek, “Bu bağlamda Karacabey Meltem Gazetesi’ne ve emekçilerine saygı ve selamlarımla teşekkür ediyorum” dedi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.