Dijital çağında gücün özgürlüklerle imtihanı!

Dikkatli bakışların odağında Amerika’nın olması olağan…

Trump’ın seçim sonuçlarını kabullenmeyip koltukta kalmak için uğraş vermesinin sonuçları üzerine giderek farklılaşan yorumların belki kendine göre haklılığı var ama…

Bu süreçte yaşananlar gösterdi ki dünyayı görünürde siyasetçiler yönetiyor olsa da artık yalnız olmadıklarının da ortaya çıkmış olmasıdır.

Twetter, facebook, ınstagram gibi sanal mecralar, siyasette “dijital imparatorlukların” giderek daha belirleyici olacağını ortaya koyuyor.

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı sıfatını taşıyan Trump’ın halkı galeyana getiren tweetlerine koydukları yasak…

Yeni bir çağın içinde siyasetçilerin tek başına söz söyleyemeyeceğine işaret etti.

Ekmeğe, suya, işe ihtiyaç duyan bir kıtaya insani yatırımlar yerine dijital imparatorluklarını pekiştirecek internet altyapısı için Afrika’ya milyar dolarlık yatırımlar yapılıyor olması…

Bayrağa, marşa, toprağa ihtiyaç duymayan dijital imparatorlukların geleceği tasarlamada siyasetçilerden çok daha öne geçme isteğinin bir parçası olarak önümüzde duruyor.

Bilginin, iletişimin hızlı aktığı bu yenidünyada insanları artık altı dolu olmayan gerekçelerle kimsenin yanına çekme şansı da kalmayacak gibi duruyor.

Farkında mısınız; gazetelerin, televizyonların tek kutuplu akışını youtube üzerinden açılan kanallarla aşmaya çalışan bir Türkiye fotoğrafı da önümüzde belirmeye başladı!

Dijital imparatorluklar çağında gücün kimde olduğundan çok özgürlüklerle ilişkisinde nerede olduğu öne çıkacak gibi duruyor.

Trump’a getirilen kısıtlamanın okuması bu…

Televizyon kanallarının bile ulaşamadığı izleyici sayısına youtube’da kanal açanlar ulaşabiliyorsa bunun başka bir açıklaması olabilir mi?

Amerikalılar, Trump’ı neden seçmedi?

Bir yerde özgürlük yoksa zenginlikler de geçicidir.

Amerikalılar bunu Trump’la yaşadılar.

Yanılmadıklarını da 6 Ocak olaylarında anlamış oldular!..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.