Dersimiz: Atatürkçülük

Atatürkçü Düşünce Derneği, Prof. Dr. Muammer Aksoy'un önderliğinde, 30.11.1989'da kurulmuştur. Derneğin Onursal Başkanı da bir numaralı üyesi Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'dur.
Yapılanma modeli ve üye sayısıyla şu anda dünyanın en büyük sivil toplum örgütü olan Atatürkçü Düşünce Derneği'nin kurulma nedenlerini bilmeyenimiz yoktur. Ancak bir kez daha okumakta yarar var.
“Atatürk'ün bedensel varlığının aramızda olmamasından cesaret alan olumsuz güçler, O'nun yeni Türk Devletini yaratma doğrultusunda ilk adımı attığı 19.Mayıs.1919'dan günümüze uzanan süreçte, Atatürk devrim ve ilkelerine karşı, açık ya da kapalı saldırılarını doruğa ulaştırmıştır. Bundan daha kötüsü, planlı ve sinsi bir çalışma ile devrim ve ilkelerini gelecekte yok etme çabası içindedir.
….. Bu durum karşısında Atatürk devrim ve ilkelerinin, toplumsal sorunlarımızın çözümlenmesinde ışık tutucu niteliğe ve yaratıcı güce sahip olduğuna inananlar,”Atatürkçü Düşünce Derneği”ni kurmuşlardır. O'nun devrim ve ilkelerinin gelecekte de egemen olmasına katkıda bulunma ve onlara bekçilik yapma zorunluluğunu duymuşlardır.”
Bir de, vatan ve söz konusu vatandaki yaşam biçimi olan Atatürkçü Düşünce'nin amaçlarına bakalım kısaca:
“Atatürk'ün önderi olduğu Türk Devrimi'ni ve bu devrimin temelini oluşturan Atatürk ilkelerini ilerlemeye açık tutmaktır. Sürekli geliştirici nitelikteki düşünce sistemini ve Devrimin bugünkü sonuçlarını yarınlara taşımaktır. Atatürk'ün düşüncelerini, davranışlarını, uğraşılarını, yapıtlarını inceleme, araştırma konusu yapma, bunlara karşı olan akımlarla yasalar çerçevesinde düşün savaşımı vermektir.
Atatürk'ü, Atatürkçülüğü ve her alandaki uygulamalarını benimseyenlerin güçlerini bu bağlamda birleştirip O'nun erekleri doğrultusundaki atılımları yaygınlaştırmaktır. Devrim karşıtlarının ulusal yaşamı geriye çekme çabalarından toplumu korumak için her alanda aydınlatıcı ve uyarıcı hizmetler gerçekleştirmektir.
Atatürk'ü, Atatürkçü Düşünceyi yıpratmak ve kötüye kullanmak amacıyla yapılan kalkışmalara, söze ve eyleme gereken yanıtı vermektir. Her türlü olumsuzluğu ve aykırılığı gidermektir. Atatürkçü anlayışın, düşüncenin, ilke ve atılımların özünü tüm anlamıyla açıklamak ve savunmaktır.
Hiç bir ayrım gözetmeden, anayasal demokratik düzen güvencesinde, insan hak ve özgürlüklerini üstün tutarak yurttaşları tam eşitlikle kucaklayıp ulusal dayanışmanın temeli olan toplumsal barışı sürekli kılmaktır. Her tür teröre ve sömürüye karşı çıkarak Türkiye Cumhuriyetini çağdaş sosyal hukuk devleti niteliğiyle sonsuza değin bağımsız kılmak ve bu yolla Türkiye aydınlanmasını güçlendirmektir.”
        Bunları neden yineleme gereği duydum? Bilerek ya da bilmeyerek, giderek yoğunlaştırılan Atatürk düşmanlığını anlamakta zorlandığım için.
    Gelelim asıl konumuza, anımsayacaksınız bu köşede, Atatürkçü Düşünce Derneği Erdek Şubesi'ndeki keyfi uygulamalar sonunda tüzük ihlali olduğunu ve şaibeli kongre yapıldığını anlatmıştım. Söz konusu bu kongrenin ardından Sakine Kılıç'ın Atatürkçü Düşünce Derneği Yüksek Disiplin Kurulu tarafından ihraç edildiğini yazmıştım.
    Sakine Kılıç, iddialarımın doğru olmadığını belirten yeni bir yalanlama açıklaması yaptı. Özetle: “Genel kurul usulüne ve tüzüğe uygundur. Hiçbir şaibe yoktur. Disiplin Kurulu Kararı tebliğ edilmeden üyeliğimin askıya alınmasına karar verildi. Hangi kuruluş olduğu dahi belirtilmeden, “Derneğin amacına aykırı amaç güden kuruluşlara üye olmak ve onlarla birlikte çalışmak” gibi gerekçe gösterildi. İbrahim Bursalı doğru olmayan beyanlarda bulundu.”
Öncelikle belirteyim, iddialarımın arkasındayım. Yazdıklarımın tümü doğrudur.
Sakine Kılıç, ya tüzüğü okumuyor, ya da okuduğunu algılamakta zorlanıyor.
İsterseniz somutlaştıralım:
Atatürkçü Düşünce Derneği Tüzüğü, “Madde 22: Şubeler, genel kurullarını Genel Merkez genel kurulu kurallarına göre yapar.
-Şubeler, genel kurul toplantılarını en az 15 gün önceden Genel Merkeze yazıyla bildirirler. Çalışma dönemini içeren raporlar Genel Merkezin Web Sitesinde ilan edilir.
-Genel kurula katılan üye oyunu, mühürlenmiş oy pusulasına en çok asıl üye sayısı kadar ismi elle yazarak mühürlenmiş zarfın içine koyduktan sonra imza karşılığında kullanır.”
Tüzüğün yaptırımları çok açık.
Genel kurul duyurusu, Genel Merkeze bildirildi mi? Bildirilmedi. Genel Merkezin Web Sitesinde ilan edildi mi? Edilmedi.. Seçimler sırasında çarşaf liste yapıldı mı? Yapılmadı. Yani, üyeler adayların isimlerini, mühürlü oy pusulasına elle yazarak belirlemedi. Bunun yerine önceden hazırlanmış blok liste kullanıldı.
Görülüyor ki keyfi uygulamalarla kurallar açıkça çiğnendi ve tüzük ihlal edildi.
Bu kongrede, hala “Şaibe yoktur” deniliyorsa, bilinmelidir ki akıl tutulması yaşanıyordur.
Sakine Kılıç, başkanlığı bırakmak durumunda kalınca ne denmişti? “Rahatsızlığı nedeniyle istifa etti.” Şimdi ne söyleniyor? “Üyeliğimin askıya alınmasına karar verildi.”
Bu ne yaman çelişki?
Keyfi uygulama yapılmasa, tüzük ihlal edilmese, şaibe olmasa, Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi durduk yerde bir üyesinin üyeliğini iptal etmek ister mi? (Pardon askıya alır mı?)
Atatürkçü Düşünce, kucaklayıcıdır, sıcaktır, sempatiktir ve sürekli çoğalmaktır! Neden Sakine Kılıç'la uğraşsın ki?
“Ben doğruyum, ben çalışkanım, ben Atatürkçüyüm” demeyle Atatürkçü olunmuyor. Atatürkçülük söylemde değil, eylemdedir. Yalan, yanlış “Basın açıklamalarıyla” halkı kandırmak niye?
Oturup düşünülse, “Ben nerede hatalı davrandım” özeleştirisi yapılsa, daha doğru olmaz mı?
Atatürkçü Düşünce, özgürlüktür, bağımsızlıktır, Türkiye Cumhuriyetidir. Burada görev yapmak onurdur, insan olmaktır.
Atatürkçü Düşünce'ye hizmet etmek, Allah'a ibadet etmek kadar güzeldir.  
             Sakine Kılıç hukukçudur, demogoji yapmayı bıraksın da, hala kendisine iftira atıldığını söylüyorsa, yalan haber yaptığımı yargı kararıyla kanıtlasın.
    Kanıtlasın, kendisinden özür dileyeceğim.
    Kanıtlayamazsa, Sakine Kılıç ne yapacak?
    Özür bekleme hakkımı kullanmaya başladım bile.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.