DANSÖZ UZMANI !

AHMET AYGÜN ATA KÖŞE YAZISI

2014 yılı… Sultaniye köyümüz büyük bir felaket yaşadı.8.500 dönüm sular altında kaldı. Köyde kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Ulusal Kanal aracılığıyla seslerini duyurmaya çabaladık. Ulusal basına taşıdık. Günlerce köye gittim. Köyün okuyan gençlerinin çoğu okulları başlamasına karşın gitmemişti. Sordum;

  • Çocuklar gitmeniz iyi olur, neden gitmiyorsunuz?
    En acı yanıtı verdiler.
  • Abi annemizi, babamızı bu halde bırakıp nasıl gidelim. Ya bir şey olursa?
    İçime oturdu, bu sözler. Özellikle Muhtarımız Sayın Derviş Mete’nin sözleri yeni atandığım İlçe Başkanlığımın ilk dersiydi.
  • Abi, Üretimin siyaseti olur mu?
    Hiç unutmadım, bu sözü. Her toplantıda, her eğitimde, her seminerde şiarım oldu. Her siyasi parti gelmişti, o günlerde. Bir sürü şov sergiledi. Kimisi “borçları silinsin” dedi. Kimisi “ötelensin” dedi. Kimisi “şu kadar yıla yayılsın” dedi. Ve gittiler, bir daha sözünü eden de olmadı, giden de. Haaa gidende şunu dedi.
    -Bize oy mu verdiniz, hizmet istiyorsunuz.
    Söz konusu hizmet futbol sahasının önündeki 400 ya da 500 metrelik yolun düzeltilmesiydi. Rampada oradaydı, yolda trafik nedeniyle göçmeler oluşmuştu. Duyduğumda bir demeç vermiştim. Sonra coştu,”oy mu verdinizciler”. Kasım ayı başında yolu yapıverdiler!
    Ve o günlerde Türkiye Ziraat Odaları Başkanı Şemsi Bayraktar’da teşrif etti! Çoook ilgilendi! Öyle ilgilendi ki; dan sözlü bir cümle kurarak Sultaniye Halkının 8.500 dönümlük yok olan ürününü geri getirdi! O günde gitmiştim ama o gittikten sonra. Orada olsaydım, sistemin partilerinin temsilcileri gibi “dut yemiş bülbül” olmazdım. Üretim için canını dişine takan, dünyanın en namuslu üreticisi çiftçimize bu sözü söyleyene neler söylerdim, tahmin edebiliyorum.
    Türkiye Ziraat Odaları Başkanı Şemsi Bayraktar Beyefendi dört gün önce coştu! “Devlet kaynaklarının tümü Tarıma aktarılmalı” diye bir demeç verdi. Akp karşısında gıkı çıkmayan koltuk işgalcisini ne coşturdu, acaba? Gerçeğin farkına vardı desek… Bugüne dek görmez-duymaz-bilmez halini bilince inanamıyorum. O zaman şu kalıyor. Koltuğunun altına ya diken koydular, ya yanmakta olan köz. Bir meslek grubunun başı önder olur, öncü olur. Elini taşını altına ilk sokan olur. Sayın Bayraktar’da bu özellikler hiç olmadı, olmamışta zaten. Sistemin içinde bir makam elde etmiş, tadını çıkarıyordu. Sendikalar Tekel için ayaklanırken Bayraktar’dan tık yok. Şeker Fabrikaları kapatılıp peşkeş çekilirken tık yok. Zehirin (NBŞ) kotası yükseltilirken tık yok. Çiftçi aleyhine Akp hükümetlerinin aldığı üretimi yok eden karar ve uygulamalara karşı tık yok. Türkiye Cumhuriyetinin tarlaları yabancılara peşkeş çekilirken yani işgal edilirken tık yok. Çiftçiye “ananı alda git” derken tık yok. Ülke tarımına ihanet edilirken tık yok. Bir Başkan, bir Öncü hiçbir siyasi görüşün, hiçbir siyasi partinin karşısında el-pençe divan duramaz. Ona Başkan ya da Öncü dışında ne söylenir, siz belirleyin.
    Türk Çiftçi ve Hayvancılığına ihanet eden, üretimi yok eden düşüncelerle mücadele edilir. Çözüm üretilir, dik durulur, alın teri kutsal bilinip her bedel ödenir. Ancak dansöz oynatılmaz. Türk Köylüsü, Türk Çiftçisi üretip karşılığını alabildiğinde kendi çalar, kendi söyler, kendi oynar; bilinçte ve olgunluktadır. Dansöz uzmanına gereksinimi yoktur! Öncülük edebilecek YÜREK ve BİLİNÇTE Başkana, Öncüye gereksinimi vardır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.