Cumhuriyet’i CHP koruyacaktır!
Ezilenin yanında
olacağını duyuran Av. Necati Yentürk’e sevgi seli
*Aday adaylığını
pazaryerindeki bir sabahçı kahvesinde açıklayan emekli eğitimci, Av. Necati
Yentürk, coşkulu kalabalığa seslenirken, Mustafakemalpaşa ve Karacabey’in
Ankara’da gözü, kulağı ve dili olmak istediğini açıklayınca, taraflı-tarafsız
tüm seçmenlerin alkış yağmuruna tutuldu.
*Halkın giderek artan
ilgisinden ve aday adaylığı zenginliğinden CHP’nin iktidara yürüdüğünün açıkça
görüldüğünü söyleyen İlçe Başkanı Gürkan Esen: “Necati Yentürk, Ankara’da
onurumuz olur. Yentürk’ün seçilmesiyle, Mustafakemalpaşa, Bursa ve Türkiye
kazançlı çıkar” dedi.
Mustafakemalpaşalı emekli eğitimci, Avukat Necati Yentürk
dün Pazaryerindeki bir sabahçı kahvesinde CHP’den Bursa milletvekilliğine aday
adayı olduğunu açıkladı.
Seçmenlerin
yoğun ilgisiyle karşılaşan Yentürk, ezene karşı ezilenin yanında olacağını,
güçlüyü değil haklıyı savunacağını ve emeğe saygı duyacağını söyleyince coşkulu
kalabalığın alkış yağmuruna tutuldu.
CHP İlçe
Başkanı Gürkan Esen’in, geçmişte ilçe başkanlığı yapmış ağır topları da yanına
alarak seçmene tanıttığı Necati Yentürk’e çok güvendiğini söyledi. Yentürk’ün
seçilmesi halinde Ankara’da onur duyulacak bir milletvekili olacağından kuşku
duymadığını dile getiren Esen, aday zenginliğinin ve halkın coşkusunun CHP’yi
iktidara taşıdığının göstergesi olarak algılanması gerektiğine dikkat çekti.
CHP İlçe
Başkanı Esen, Naceti Yentürk’le birlikte tüm adaylara başarı dilerken, CHP’nin
iktidar yürüyüşüne herkesin katkı sunması gerektiğini belirtti.
Kendisine
sıcak ilgi gösteren seçmenlere teşekkür eden aday adayı Necati Yentürk ise
Türkiye’nin yalanla, talanla, yağmalanarak bölünme noktasına geldiğine vurgu
yaptı ve AKP’ye yüklendi.
Yentürk, CHP’yi,
1923’te kurulan Cumhuriyet’ten bugüne kalan tek miras olarak gösterdikten
sonra, Cumhuriyet Halk Partisi’nden milletvekilliğine aday adayı olmaktan onur
duyduğunu dile getirdi.
Mustafakemalpaşa
ve Karacabey’in Ankara’da gözü, kulağı ve dili olmak istediğini kaydeden Necati
Yentürk, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Mustafakemalpaşa,
kişiliğimi oluşturan ilişkilerimin, dostluklarımın temellendiği yerdir. Bu
nedenle milletvekilliği adaylığımı buradan açıklamayı uygun buldum.
Cumhuriyet
Halk Partisi’ne Orhan Bürksu ağabeyimizin ilçe başkanı olduğu yetmişli yıllarda
üye oldum. Daha sonra araya öğretmenlik yıllarım girdi. Ancak, partimizin
kurucusu Mustafa Kemal’in ilkeleri, yaşam felsefesi, yurt ve halk sevgisi
yaşamımın yol göstericisi oldu.
Mustafakemalpaşa’nın
Koşuboğazı Köyü’nde doğdum. İlçemizin Karaoğlan Köyü’nde öğretmenlik yaparken
12 Eylül faşizminin gadrine uğradım ve Çankırı’nın Ilgaz ilçesinin bir köyüne
sürüldüm.
O köyde
öğretmenlik yaparken bir taraftan da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne
devam ettim ve 1989 yılında fakülteyi bitirdim. Rahmetli Erdal İnönü’nün
başbakan yardımcısı olduğu DYP-SHP ve DYP-CHP koalisyon hükümetleri döneminde
Başbakanlık’ta İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı danışmanı olarak görev
yaptım. Ülkemiz kamu çalışanları beni ilk memur sendikamız Eğitim-İŞ ve daha
sonra Eğitim Sen’in kurucusu olarak tanırken, Bursa halkı da Tüketici Derneği
başkanı olarak yaptığım çalışmalardan dolayı öğrendi.
Öğrencilik yıllarımda her köylü çocuğu gibi ben de demet
çektim, çapa yaptım, domates topladım, pancar kestim. Doğup büyüdüğüm yerler
ile bağımı koparmadım. Şu an köyde yaşamasam da onların çektiği sıkıntıları
akrabalarımın, köylülerimin şahsında sürekli yaşadım. Köylünün traktörlerin
deposunu doldurmak için çektiği sıkıntıyı, gübre tedarikinde karşılaştığı
üzüntüyü, bir yıl boyunca çoluk çocuk çalışıp elde ettikleri ürünün yok
pahasına ellerinden çıkardığında yaşadığı hüznü çok iyi biliyorum. Bütün
yüreğimle inanıyorum ki, Genel Başkanımız dürüst insan, temiz insan Kemal Kılıçdaroğlu’nun
önderliğindeki Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında çiftçimizin sıkıntıları en
aza indirgenecektir. Partimizin iktidarında da bu amaca yönelik olarak;
tarımsal desteklemelerle ilgili tarımsal destekleme çerçeve kanunu çıkarılacak,
çiftçinin kullandığı mazottan özel tüketim vergisi kaldırılacaktır. Tarım
sigortaları kanunu değiştirilerek yoksul çiftçilerin sigorta primlerinin tamamı
devlet tarafından karşılanacaktır. Tarımsal kredilere uygulanan faiz oranları
üreticiye yük olmayacak düzeye çekilecek ve çiftçinin tarımsal girdilere ucuz
ve kolay erişimi sağlanacaktır.
Yıllarca öğretmenlik yaptım. Tek maaşla çocuk okutmanın, ev
geçindirmenin ne olduğunu, ay sonunu getirmekte zorlanan ücretlinin, hiç
olmazsa ele güne karşı rezil olmamak için gelecek ayların maaşıyla geçinmek
zorunda olduğunu bilenlerdenim.
Serbest meslek sahiplerinin primlerini dahi ödemekte
zorlandığı, siftah yapmadan kepenk kapamanın getirdiği hüzün bu ülkede yaşayan
herkes gibi benim de yabancısı olmadığım konulardır.
Hele hele işsizlik ve bunun getirdiği maddi ve manevi
yıkım… Her vicdan sahibi insan gibi benim de içimi acıtmaktadır.
Kısacası toplumumuzun yaşadığı her insani sıkıntı benim de
sıkıntımdır, benim de sorunumdur, benim de yürek yaramdır.
İnanıyorum ki, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında babalar
akşamları eve bir şey götürememenin, analar evde kazan kaynatamamanın, çocuklar
işsiz kalıp ailesine yük olmanın acısını çekmeyecektir.
İnsanlarımız bir yandan yoklukla, yoksullukla boğuşarak
ömrünü geçirirken, diğer yandan düşünen insanlarımız da ayrı bir sıkıntının
içine girmektedir Ucu açık yargılamalarla, düşünen insanlar cezaevlerinde çile
doldurmaktadır. Cumhuriyetimizin kurucusu olma onurunu taşıyan Cumhuriyet Halk
Partimiz bugün gelinen noktada ne yazık ki Cumhuriyet’i savunma göreviyle karşı
karşıya kalmıştır. Çünkü cumhuriyet rejimimiz ve onun seksen yıllık birikimi
son yıllarda tehdit altındadır. Bugün bu tehdit ciddi bir noktaya tırmanmış
durumdadır.
Halkın haber alma özgürlüğünü
mesleğinin temel kriteri yapmış olan gazetecilerimiz günlerdir haber alma,
haber verme ve dolayısıyla halkın özgürce bilgilenme hakkının tehlikeye
girdiğini duyurmak için gösteriler, yürüyüşler yapmaktadır.
1923’te kurduğumuz Cumhuriyet’ten
bugüne kalan tek miras neredeyse Cumhuriyet Halk Partisidi. Ülkemizin yer altı
ve yer üstü değerleri uluslararası sermayenin denetimine girmiştir. Neredeye
tamamı yabancılara satılmıştır.
Ordumuzun neredeyse tüm komuta
kademesi ya tutuklanmış yada potansiyel suçlu durumuna düşürülmüştür.
“Yurtta Sulh, Cihanda
Sulh” şeklinde özetlenen dış politikamızın yerini, tarihsel ve dinsel
bağlarımız olan komşularımızın işgal edilmesine aracılık hizmetleri almıştır.
Sekiz yıldır Irak’ta bir buçuk milyon müslümanı
katledenler, iki gün öncesinden itibaren Kıbrıs savaşındaki tek destekçimiz
kardeş Libya’ya saldırı başlatırken, ülkemizi yönetenlerin ise bu saldırının
neresinde olduğu hala bilinmezliğini korumaktadır.
Yurdumuz gibi ilçemiz ve halkımız
da yanmaktadır. Bugün, Karacabey ve Mustafakemalpaşa ovalarındaki en verimli
arazilerin önemli bir kısmı yabancı bankalar tarafından haczedilmiş durumdadır.
Çiftçimiz, hayvancımız, esnafımız bitap düşmüş, yetişkin nüfusumuzun önemli bir
kısmı da işsiz bırakılmıştır.
Son dört
yıldır Mustafakemalpaşa ve Karacabey halkı kendi seçtiklerinin aracılık ettiği
doğa ve çevre katliamcısı yatırımcılarla mücadele etmekten yorulmuştur.
İnatlar, Marzinc, İstanbul-İzmir Otobanı, Mermer ve kum ocakları gibi projeler
tarım ve hayvancılığı, ormanları, temiz doğayı yok etme projeleri olarak karşımıza
dikilmiştir.
Mustafakemalpaşa
ve Karacabey için söylediklerimiz ilimizin ve ülkemizin diğer bölgeleri için de
geçerlidir. Bugün, yalan ve talan yol arkadaşlığı etmiş, güzel yurdumuzu yangın
yerine çevirmiştir. Sizden bu yangına gücüm oranında dur demek için yetki
istemeye geldim. Seçilirsem kuşkusuz sadece ilçe halkımızın vekili olarak iş
görmeyeceğim. Başta komşu ilçemiz Karacabey ve tüm ilimizin vekili sıfatıyla
sizin Ankara’daki gözünüz, kulağınız, diliniz olmaya adayım. Şayet sizlerin de
teveccühü ile partim beni aday gösterir de seçilirsem burada verdiğim sözlerin
arkasında olacağımı ve asla ve asla geldiğim yeri unutmayacağımı bilmenizi
isterim.”