CHP’DEKİ KAVGA BİLİNÇLİ YARATILIYOR!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dürüst mü? Dürüst! Çalışkan mı? Çalışkan! Cumhuriyeti korumak için gece gündüz çırpınıyor mu? Çırpınıyor. Demokrat mı? Demokrat! Özverili mi? Özverili!
Kısaca, gereğini yapıyor mu? Yapıyor!
Öyleyse, diktatörlükle yönetilen ülkemizde seçim kazanamamanın nedeni, neden tek başına Kılıçdaroğlu oluyor?
Akıl tutulmasından ivedilikle çıkmalıyız.
Bizler ne yapıyoruz? Öncelikle aynaya bakmamız gerekiyor.
CHP’de tapılacak adam aranıyorsa, AKP’den ne farkımız kalır?
Başkan değişimi isterken mangalda kül bırakmayanların, zaman yitirmeden “Ben görevimi yapıyor muyum?” sorusuna yanıt bulmalıdır.
Her kim ki, demokrasi mücadelesi yerine, tatil yapmayı öncelikli yaşam biçimi görüyorsa, bilesiniz ki küresel tuzaklardadır.
Bu aşamada genel başkan değişimi istemek, kanseri aspirinle tedavi etmeye çalışmaktır.
Diktatörlükle idare edilen bir ülkede, önceliklerin en önünde ve her koşulda diktatörlüğün değiştirilmesi yer almalıdır. Cumhuriyeti kurtarana kadar, değişik nefes bile alınmamalıdır.
Zamanlama hatasıyla yürütülen ince taktiklerle stratejik yanlışlar yapılmaktadır.
Değişim isteyenler, içinde bulunduğumuz koşulların farkında değil galiba.
CHP’li seçmen olmanın sorumluluğu yok mu? Söz konusu sorumluluğumuzu yerine getirmenin rahatlığını yaşayabiliyor muyuz?
Ne gezer.
CHP’deki değişim kargaşasının planı, programı, 90’lı yıllarda, R.T.E.’nın önü açılırken hazırlanmış bir okyanus ötesi projedir.
Bunları görememe aymazlığına pes diyorum.
Muharrem İnce, beğenmediğimiz Kılıçdaroğlu’na karşı iki kez seçim kaybetmedi mi? R.T.E. karşısında, yüzde 22 fark yemedi mi?
Sanki yüzde 51’le cumhurbaşkanlığını kazanmış havalarına girerek, kaosun fitilini ateşleyen İnce’nin hiç de hoş karşılanmayan bir şekilde, “Sen çekil, ben başkan olayım” demesi anlaşılır gibi değil.
CHP, ince ince doğranmaktadır.
Şu anda koltuk düşünmek, 4-5 ay sonra yapılması fısıldanmaya başlayan yerel seçimleri feda etmeyi göze almaktır. Küçücük umutları da yok etmektir. Bile bile intihardır. Hatta bu kalkışma ihanetle eş değerdedir.
CHP’li örgütlerin yarısından fazlası yan gelip yatarken, (istenilirse somut örnek verebilirim) Kılıçdaroğlu’ndan diktatörlere karşı tek başına savaşarak seçim kazanmasını bekliyoruz.
El insaf.
Demokratik olmayan bir ülkede, diktatörlüğün karşısında tek ses, tek yürek ve tek yumruk olmadıkça, inanın olmaz!
Bu şekilde 50 tane Muharrem İnce gelse hiç bir şey değişmez.
CHP’de bütünlük gerçekleştirilmedikçe, gece gündüz demeden özveriyle çalışılmadıkça, saygı ve sevgi yumağı oluşturulmadıkça seçim kazanılamayacağı gerçeği unutulmamalıdır.
Önceliklerin zamanlaması uygun değilse, bilesin ki, ABD ve İsrail tuzaklarındayız.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.