Bursa Nutku

Bugün Bursa Nutku’nun söylenişinin 81. yıldönümü.
Bursa Nutku, Atatürk’ün devrimci kişiliğini ortaya koyan en temel metinlerden biridir. Bu nedenle de devrim karşıtları Bursa Nutku’ndan şeytan görmüş gibi kaçarlar. Her fırsatta da nutkun Atatürk’e ait olmadığını ileri sürerler.
Öte yandan bu nutku inkâr edenler bile gün gelmiş Bursa Nutku’nun kendisinde ya da içeriğinde anlatılan direniş biçimine gereksinim duymuşlardır.
Demokrat Parti’nin ilk yıllarında Bursa Nutku bizzat Celal Bayar’ın isteği ile bir toplantıda okutulmuştur. 21 Temmuz 1949 tarihinde yapılan DP İzmir İl Kongresinde nutuk, Celal Bayar tarafından Şeref Balkanlı’ya verilmiş ve bir ağızdan okunmuştur. Bu olay tarihi nutkun siyasal alanda da ilk kullanımıdır.
O yıllarda bu nutka gereksinim duyanlar ile ardılları bu davranışlarını unutmuşlar ve nutku daha sonra inkar etmeye yeltenmişlerdir. 1958 yılında nutkun CHP yayın organı Ulus gazetesinde yayınlanması ile DP iktidarı harekete geçerek dava açmıştır. Oysa aynı DP, Bursa Nutku’nu 1954 yılında Ankara Ziraat Fakültesinin kapsına yazdırmıştır.
DP iktidarının 27 Mayıs Devrimi ile yıkılması sonrası, 1961 Anayasası ile gelen özgürlük ortamında yükselen gençlik hareketi Bursa Nutku’na sahip çıkmış ve her fırsatta direnişlerinin temel dayanağı yapmıştır. Bu nedenle 1966 yılında İzmir Bornova Savcılığı Asliye Hukuk Mahkemesinde nutkun Atatürk’e ait olmadığı konusunda bir dava açmıştır. Türk Tarih Kurumu 24 Ekim 1966 tarihinde nutkun Atatürk’e ait olduğu konusunda net bir yanıt vermiştir.
Bu tartışmalar sırasında olayın canlı tanıkları da nutku doğrulamışlar, Atatürk’ü çok yakından tanıyan arkadaşları da nutkun genel karakterinin Atatürk’ün söylem biçimine uygun olduğunu defalarca yazmışlardır.
Atatürk’ün ağzından çıkanları bizzat kaleme alan Bursalı gazeteci Rıza Ruşen Yücer, 1947 yılında yayınlanan “Atatürk’e Ait Birkaç Fıkra ve Hatıra” adlı kitabında ayrıntılı bilgi vermektedir.
Bursa Nutku 12 Mart darbesi sonrası da savcıların hışmına uğramıştır. Sıkıyönetim mahkemelerinde savunma yapan gençler Bursa Nutkunu okudukları için mahkemelerin hışmına uğrayabilmiştir. O mahkemelerde Bursa Nutkunu savunan devrimci gençlerin ardılları olduğunu iddia eden bazı “sol”cular şimdi Atatürk’e pervasızca saldırabilmektedir.
Bursa Nutku 12 Eylül Mahkemelerinde de saldırıya uğramış, Bursa Nutku asılı olduğu yerlerden indirilmiştir.
Atatürk’ün Bursa Nutku 1966 yılında Bornova Savcısı tarafından yargılatılırken o yıllarda okuduğumuz Bursa Erkek Lisesinin tam da Müdür odasının karşısındaki duvarda kocaman bir levhada asılı idi. Bizler de bu nutka sahip çıkan öğretmenlerimizle gurur duyardık. 12 Eylül döneminde bu levhanın kaldırıldığını üzüntüyle öğrendik. Bu satırların yazarının girişimi ile Nutuk o yıllarda levhayı yazan resim Öğretmeni Lütfü Özsoy’a kaligrafik yazı ile yeniden yazdırılarak dönemin ADD Bursa Şube Başkanı tarafından 1996 yılında Bursa Erkek Lisesine armağan edildi. Ne yazık ki bu levha uzun yıllar yerine asılamadı. Ta ki Yunus Temiz okul Müdürü olana kadar. Nutuk halen Bursa Erkek Lisesi duvarındadır.
Nutkun söylendiği yer olan Atatürk Köşkünün kapısına (şimdi müze) yine bu satırların yazarının ADD Bursa Şubesi Başkanı olduğu 2004 yılında nutuk pirinç levhaya kazıtılarak asıldı. Bir süre sonra müzenin onarımı bahanesi ile levha yerinden söküldü ise de onarım tamamlandıktan sonra ADD Bursa Şubesi tarafından yeniden yazdırılarak bir daha çıkmamak üzere yerine asıldı. Ne yazık ki yazıyı asanlar en baştaki “Bursa Nutku” ibaresini çıkarmayı becerdiler!
Bursa Nutku Silivri’de yapılan “Ergenekon” davasında da suç delili olarak iddianamelere yazıldı ve sanıklara Bursa Nutku sorgusu yapıldı.
Bursa Nutku gelecekte de baskıcı iktidarları korkutmaya devam edecek. Olasıdır ki bu baskıları uygulayan polis ve savcılara da bir gün nutukta anlatılan direniş biçimi gerekecek.
İşte O nutuk:
“Türk genci, devrimlerin ve Cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, ‘Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır.’ demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, ‘Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir.’ diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, ‘Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.’ diyecek.
Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, İsmet Paşa’ya ve Meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, ‘Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.’
İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!”
Aklı başında iktidarlar olmadığı sürece Bursa Nutku akıldan çıkmayacaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.