Bu şiddet neden?

Esentepe Mahallesi’nde ikâmet ediyorum. Evim Karacabey Meslek Yüksek Okulu’nun karşısında 226. sokaktadır. Anne ve babası devlet memuru olan 5 yaşındaki torunumuza biz bakıyoruz.
            Torunumu haftanın bazı günlerinde, Sadık Yılmaz Öğrenci Yurdu’nun karşısındaki çocuk parkına götürüyorum. Benim gibi emekli olan insanlar da torunlarını aynı parka oynamaları için getiriyor.
            Parka her gittiğimde çocukların, gençlerin bazı olumsuz, yanlış davranışlarına tanık oluyorum. Yerlere gelişigüzel çöplerin atılması, parktaki araçlara, ağaçlara zarar verilmesi, çocukların birbirine taş ve kum atmaları, gençlerin sigara içmeleri, küfürlü argo konuşmaları… Bunlar beni gerçekten çok üzüyor.
            Parka konulan çöp kutuları yok oldu, kamelyaların demirleri kırılıyor, kamelyalara konulan oturaklar ve masalar yazı tahtasına döndü. Üzerinde ateş bile yakılmış.
            Çocuk parkının az ilerisine yapılan basket sahasının zeminine döşenen yumuşak sünger büyük zarar gördü. Topların dışarıya kaçmaması için saha etrafına çekilen örme teller delik deşik oldu.
            Çocukların ve gençlerin yaptığı yanlış davranışları gördüğüm zaman, onları güzellikle uyarıyorum. Yaptıkları davranışların yanlış olduğunu söylüyorum. Ne yazık ki çocukların ve gençlerin yaptığı bu yanlış davranışlar birçok insanımızı pek ilgilendirmiyor. Çocuk annesinin, babasının yanında parktaki ağaçları kırmaya çalışıyor, çöpünü yere atıyor, annesi ve babası çocuğu uyarmıyor…
            Bazen parkta gençlerin ve çocukların kavgalarına tanık oluyorum. Tabii ki hemen müdahale ediyorum.
            26 Ekim Pazartesi günü tanık olduğum bir kavga olayını anlatmak istiyorum; Torunumu basket sahasında oynatıyordum. Basket sahasının hemen karşısında yürüyüş yolunda 4 genç gördüm. Gençlerden 3’ü diğer gence öldüresiye vurmaya başladılar. Kendisine vurulan genç yediği yumruk ve tekmelerden yere yıkıldı, 3 genç buna rağmen öldüresiye dövmeye devam ettiler. Olayı gördüğüm anda gençlere doğru koşmaya başladım. Olay yerine yaklaştığımda 3 genç kaçtı. Dövülen gencin yanına gittiğimde, Şehit Serkan Şahin İlköğretim Okulu ile yürüyüş yolu arasındaki selvilerin arasından  bir genç geldi. Genci döven 3 genç parkın giriş kapısına doğru koşarken, benim tanıdığım üniversitede öğrenci olan 3 genç ise parka girdi. Birbirleriyle biraz konuşup, üniversiteye doğru koştular.
            Hemen 155 polis imdat ve 112’yi aradım. Gencin yanına gittiğimde, yüzünün kan içinde olduğunu gördüm. Gence, “Oğlum seni dövenler kim, seni niçin dövdüler?” dedim. Genç bana kendisini dövenleri tanımadığını ve niçin dövdüklerini bilmediğini söyledi.
            Dövülen gencin yanına gelen arkadaşının koluna girdi, “Ben onu hastaneye götüreceğim” dedi. Ben gence, arkadaşını bu durumda hastaneye götüremeyeceğini söyledim.
            Olaydan az bir zaman sonra polisler geldi. Dövülen genç, polislere de kendisini dövenleri tanımadığını ve niçin dövdüklerini bilmediğini söyledi. Polisler bana genci döven 3 genci tanıyıp, tanımadığımı sordular. Ben tanımadığımı; fakat kaçarlarken, parka giren ve kaçan gençlerle konuşan 3 genci tanıdığımı söyledim.
            Polisler geldikten az sonra ambulans geldi. Yaralı genci hastaneye götürdüler.
            Üniversiteye giden polisler, polis arabasının yanına üç genç getirdiler. Getirilen 3 genç, genci döven 3 gencin kaçarken, parkın giriş kapısından giren gençlerdi. Polisler 3 gence, dövülen genci tanıyıp tanımadıklarını sordu. 3’ü de tanımadıklarını söylediler.
            Bence dövülen genç, kendisini döven gençleri tanıyor. Çünkü olay yerine birlikte geldiler. 3 genç aniden dövülen gence saldırdı ve öldüresiye dövmeye başladı.
            Dövülen genç polislere; Ordu’lu olduğunu ve Karacabey Meslek Yüksek Okulu’nda okuduğunu söyledi. Anlayamadığım, bir insan, aynı üniversitede okuduğu bir arkadaşına, böylesine öldürücü şiddeti nasıl uygular? İnanıyorum ki, olayı görmeseydim, müdahale etmeseydim, dövülen genç çok daha fazla zarar görecekti. Belki de genci döve döve öldüreceklerdi.
            Olay yerine gelen bazı mahalle sakinleri, bir gün önce de bir gencin dövüldüğünü söylediler.
            Bütün bu olaylar, okullardaki gruplaşmalardan, çeteleşmelerden kaynaklanıyor. Grup halinde gezenlerin çoğu kesici ve delici alet taşıyor. Eğer bu olayların önüne başlangıçta geçilmezse, ileride daha üzücü gelişmelere tanık olacağımız kaçınılmazdır.
            Hepimizin çocuğu var. Dövülen gençler kendilerini dövenlerin isimlerini niçin söylemiyor? Tabii ki korktuklarından söyleyemiyorlar. Dövülen gençlere güven verilip, kendilerini dövenlerin, isimleri söyletilip, olaylara sebep olanlar mutlaka cezasını çekmelidir.
            Çekmelidir ki, dövenin yanına kâr kalmasın ve bir sonraki olaya ortam hazırlanmış olmasın!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.