Banka kredilerinde Şahsi kefalet

Bankalar ile akdedilen kredi sözleşmelerinde bankalar sözleşmelere mutlaka şirket kaşesi üzerinde alınan imza dışında ortakların şahsi imzalarını da almaktadırlar.
Buna şahsi kefalet denmektedir. Anlamı; şirketin borçlarını ödeyememesi durumunda oluşan borcun tamamının müteselsil (zincir) sorumluluğun ortaklara yüklenmesidir.
Pek çoğumuz mikroskop ile okunabilecek türden geniş ve çok maddeli bu sözleşmeleri okumaz ve gösterilen yerleri imzalarız. Bu imzalar bankalara şirketin batması durumunda ayrılmış bulunan ortağa bile ayrıldıktan sonraki on yıl süre (T.Ticaret Kanunu madde 68) içerisinde geri dönüş imkanı vermektedir. Bankalar bu şahsi imza sahiplerine sözleşmedeki bu müteselsil sorumluluk maddesine dayanarak; her türlü icra takibi ve tedbiri uygulamaktadırlar. Kredi sözleşmelerine yalnız ortaklar değil şirket müdürleri veya bankların onayladığı kişilerinde şahsi imza koyması halinde şirketin batması halinde bu imza sahipleri de yukarıda zikredilen şahsi takiplere tabi olacakları açıktır. Bu uygulamadan kurtulmanın yolu ortaklıktan ayrılan (tüzel kişilik olsa dahi) ayrıldığı gün noterden yazılı olarak kredi sözleşmelerinde imzalarının bulunduğu tüm bankalara (borcun olup olmaması önemli değil) eski ortağı veya müdürü olduğu şirkete herhangi bir şahsi kefaletinin kalmadığına dair ihtarname göndermesi ve bu ihtarnamenin bir suretini de saklaması şeklindedir.
Burada üzücü olan şirketin batması durumunda küçük sermayeli ortakların ve diğer şahsi imza sahiplerinin sözleşmedeki imzaları ile tüm varlıklarından sorumlu olmalarıdır. Oluşan borç nedeni ile icra takibine uğrayanların şirkete rücu edebilmesi mümkünse de hukuken sonuç almaları çok zor bir olgudur. İyi niyetli kişilerin mağdur olmaması için kredi sözleşmelerine şirket kaşesi üzerine atılan imza dışında, açığa alınan şahsi imzalardan uzak durmalarını en iyi yol olarak gösterebilirim.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.